tag:blogger.com,1999:blog-50892505095012140812024-03-13T21:17:52.815-07:00BolbasketAhmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.comBlogger255125tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-41321276920037969122020-10-02T05:26:00.002-07:002020-10-02T05:26:57.292-07:002020-21 Sezonu Efes Zenit (1 ekim 2020)
<div class="separator" style="clear: both;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmmiGfUS4Y7EoibohosRwQwMECCQiG3ul40ZfV0xNlK7n3VLBhMvNtLTL06zFsC0SNA8bjDyJ94bamsu6peeRX3Tb0GSdmQYhEgOf_GduAPpqabTzjcFfKgU6orJgmJx4hYRYXezYjvqE/s1000/1148903.jpg" style="display: block; padding: 1em 0; text-align: center; "><img alt="" border="0" width="320" data-original-height="580" data-original-width="1000" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmmiGfUS4Y7EoibohosRwQwMECCQiG3ul40ZfV0xNlK7n3VLBhMvNtLTL06zFsC0SNA8bjDyJ94bamsu6peeRX3Tb0GSdmQYhEgOf_GduAPpqabTzjcFfKgU6orJgmJx4hYRYXezYjvqE/s320/1148903.jpg"/></a></div>
Merhabalar,
Uzun zaman sonra yeniden yazmak istedim. Gerçi bu yazma isteğini güzel ve şanlı bir galibiyet uyandırsa iyi olurdu. Ama öyle olmadı. Efes’den beklentimiz çok büyük. Geçen sene inanılmaz bir performans sergilediler. EL şampiyonluğunun en önemli adayı iken şansız pandemi sonrası EL’in iptal edilmesi ile o güzel oyunu kupa ile taçlandırmak mümkün olmadı.
Geçen sene takımla birlikte yıldızlaşan ve mükemmel oynayan Larkin’in yokluğunda Efes’in nasıl bir performans sergileyeceği merak konusuydu. Sonuç istediğimiz gibi olmadı. Larkin olsa Efes kazanırdı ama kaybedilme nedeni Larkin’in olmaması değil. Larkin olmadan da Efes maçı kazanacak duruma gelmişti ama bence maça ilişkin temel sorun Ergin Ataman’ın henüz hazır olmaması.
Yoksa neredeyse iki senedir bir arada oynayan oyunculardan kurulu bir takım bu kadar kötü oynamazdı.
Müsaadenizle biraz maçtan bahsetmek istiyorum. Maç öncesi Larkin yoksa efes nasıl bir beşle sahada yer almalı sorusunun cevabı muhtemelen aşağıdaki beştir.
1-Micic
2-Beaubois
3-Simon
4-Moerman/Singleton
5-Dunston
Bence maçın hikayesi Ergin Ataman’ın bu beşe ulaşma çabasında saklı. Kadroda yer alan her oyuncu oynadı. Ama ataman bu beşi ilk yarıda oynatmadı. Mesele sadece ilk beş meselesi değil. Simon iki numarada oynayamıyor. İlk yarı boyunca Simon’u iki numarada denedi. Anderson bu düzeyler için yetersiz bir oyuncu. Ve bunu çok maçta ispat etti. Mümkün olsa da Simon’un iki numarada denendiği süreler ile kendi yeri olan üç numarada oynadığı dönemlere ilişkin maçın skorlarını gösterebilsek. Simon’un iki numarada oynadığı dönemin skoru muhtemelen 7 sayılık bir fark getirirdi.
Ataman bu beşi sahaya sürmek için 3. Periodun başlamasını beklemiş. Sahaya çıkan bu beş, Simondan 4 üçlük Beaubois’den bir üçlük ile 9 sayıya ulaşan farkı sadece 2 dakika 45 saniyede yaptı. Dunston’ın galiba sakatlanması ve oyundan çıkması ile beş bozuldu ama yerine gelen Sertaç ile takım farkı 5 sayının üzerinde götürmeyi başardı. Ki bu süreçte çok iyi savunma yapan efes pangos’dan iki son saniye üçlüğü yemişti. Ona rağmen farkı koruyabildi. Ribaunt sorunları vardı ama takım hücumda geçen seneki akışkanlığa kısmen de olsa ulaşmıştı.
Rakip faul hakkı dolmuştu. sonrasında anlamsız bir şekilde 3 uzunlu bir beş ile oynamaya başladık.
1-Micic
2-Anderson
3-Singleton
4-Moerman
5-Sertaç
Faul hakkı dolan takıma karşı bu beş top kayıpları ve yediğimiz penetreler ile fark kapanmaya başladı çok kısa bir sekansta oldu bu.
Daha sonra aşağıdaki beş ile yeniden 8 sayılık fark oluştu.
1-Micic
2-Beaubois
3-Simon
4-Singleton
5-Tibor
Ama tibor savunmada ve hücumda yeterli katkı vermiyor ve değişiklik yapılması gerekliydi. Fark erimeye başlamıştı. Aslında burada Tibor yerine Sertaç alınsa işler düzelebilirdi. Tibor bu maç özelinde 13 dakika Sertac ise 7 dakika oynadı. Sertaç iki blok yemesine rağmen iyi iş çıkarttı. Maçın sonunu oynayabilirdi. Beaubois’nın kötü oynadığı anlarda doğuş oyuna girdi ama Micic yerine.
Bilemiyorum maç boyu genelde ergin ataman sanki pek hazır değilmiş gibi geldi bana. 3 uzun ve Andersonlu beş ile adeta ilk maçı zenit e hediye etti.
İki takım arasında istatistiklere baktığımızda Efes’in asist sayısının düşüklüğü dikkat çekiyor. Beabois maçta en iyi olduğu anlarda çıktı. Patlama yapabilirdi ilk yarı. Kısa rotasyonu Micic, Beaubois ve Simon şeklinde olmak zorunda. Micic 40 dakikaya yakın oynamalı Larkinsiz dönemde. Doğuş girdiğinde micic ve simon olmak zorunda. Beabois yerine de Buğrahan oynayabilir. Bunun dışında kalan rotasyonlar ciddi sorun yaratıyor. 3 uzunlu rotasyon ise olmuyor. Ki zenit takımı uzun rotasyonu oldukça vasat. Ona karşı üç uzun bence anlamlı bir deneme olmadı.
Efes’in alışılan oyunu çift oyun kuruculu bir düzen. Bu nedenle simon’u oyun kurucuda kullanma çabası intihar oluyor. Bundan hızla vazgeçmesi gerek. Tempolu oyun efes’in karakteristiği oldu. Mevcut kadro da bu oyuna alışık. Larkin yokken farklı bir oyun tarzı ile oynayıp larkin gelince yeniden tempolu oyuna geçmek bana mantıklı gelmiyor. Çok yetenekli oyuncular var efes’de. Doğru rotasyonlarla iyi işler yapabilirler.
Son söz: umarım Larkin çabuk döner ve umarım Dunston’ın önemli bir sorunu yoktur.
Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-4715545132601272802013-01-11T13:28:00.003-08:002013-01-11T13:29:53.458-08:0010-11 Ocak 2013 Maccabi-Fenerbahçe (91-73) ve Efes-Alba Berlin<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieQSYh8ECYiqcGV8EY2aQ3cD5JsSXkRiSRKHM0-E6vF_xnxxoJOiLIYll1EIvAAAEDIKqgCjnv_YiVmZpHNnur4p7yV2oBEMUhEKG7YiEver_QRHGzRi5FIt7hxg1wupB7MGNKOt8mAAA/s1600/maccabi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="191" width="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieQSYh8ECYiqcGV8EY2aQ3cD5JsSXkRiSRKHM0-E6vF_xnxxoJOiLIYll1EIvAAAEDIKqgCjnv_YiVmZpHNnur4p7yV2oBEMUhEKG7YiEver_QRHGzRi5FIt7hxg1wupB7MGNKOt8mAAA/s400/maccabi.jpg" /></a></div>
Maccabi eski Maccabi değil diyerek rakibin zayıflığını ön plana çıkarabiliriz ya da top 16'da mücadele eden ve evinde oynayan bir EL takımı olarak rakibi fazlaca güçlü görebiliriz. Her iki düşüncede doğru tespitler yapmamıza mani olur. sorun rakipten değil tamamen bizden kaynaklanıyor.
Maccabi deplasmanında Fener ilk üç periodda en azından skor tabelasında sadece 5 sayı ile gerideydi ve maç sonuna kadar bu skoru koruyabilse kazanadabilirdi. Ancak Fenerbahçe son periodda 25 sayı gibi oldukça yüksek bir skor katkısı ile oynamasına rağmen potasında gördüğü 38 sayı ile adeta yıkıldı. Piagiani maç sonrası Siena ile ilk iki maçta iki mağlubiyet almasına rağmen F4 yaptığını hatırlatarak henüz kaybedilmiş birşey olmadığını söyledi. Çok da haklı.
Herkesin malumu olduğu üzere Fenerbahçe'nin temel sorunu savunmada. Özellikle de pota altı savunmasında. EL'in pota altında en ağır takımı. andersen ve batiste yaşları nedeniyle savunmada neredeyse yoklar. Bunun yanısıra piagiani'nin 4 kısalı sistemi (bogdanovic'in kısa savunmasından rahatsız olan piagiani onu parkede daha fazla tutmak için 4 numaraya kaydırdığını düşünüyorum.)pota altı savunmasının tamamen çökmesine sebep oluyor. ilginçtir dün Fenerbahçe gördüğüm kadarıyla sadece oğuz parkede iken rakibine karşı 8 sayı gibi bir diferans yakalayabildi (5 sayı gerideyken 3 sayı öne geçebildi.) yaklaşık 7. ile 15. dakikalar arasında oyunda kalan Oğuz yanılmıyorsam sonrasında bir daha oyuna girmedi ve Fenerbahçe de maç içinde bir daha öne geçemedi. Bogdanovic'in kendi pozisyonuna dönmesi ve batiste ya da andersen'den herhangi bir yollanarak pota altı için alınabilecek bir savunma bakanı ile Fenerbahçe mevcut kadrosu çok işler yapabilir.
Mccalebb'e yapılan corciani (dış şutunu riske etme)muamelesinin rakipler adına ters tepmesi yakındır. Mccalebb'in dış şutu zayıf değil. geçen sene siena'da %50 üçlük yüzdesi ile oynamıştı. şu an top 16'da %16 ile oynuyor ama bu yüzde düzelecektir. Zaten biraz yüzdeli sokmaya başladığında savunma kendisine biraz daha yaklaşacak ve rakibini eksilten Mccalebb'in müthiş penetrelerini daha fazla izleme şansı bulacağız. ancak asıl mesele son kez altını çizmemiz gerekirse atılamayan sayılarda değil, savunulamayan toplardan kaynaklanıyor. Umarım tez zamanda Piagiani kendisinde var olan umutları parkede takımının oyunu ile bizlere aşılamayı başarır. 11 sayı ortalaması ile oynayan Shawn James'den 22 sayı yememiz pota altını savunamamamızı göstermesi açısından önemli bir örnek.
Buradan Efes-Alba maçına geçebiliriz. Shawn James'in biraz kısası ve forvet pozisyonunda oynayanı: Dean Thompson ise, adeta tek başına koca Efes pota altında takımını zafere taşımaya çalıştı. top 16'da efes maçı öncesi 5 sayı ortalama ile oynayan Dean, Efes potasına 15 sayı gönderdi. Efes'in de en önemli sorunu aynı Fener gibi pota altı savunması. maçın sonunu iki kısa uzunu ile oynamayı tercih eden Mahmudi (bu tercih bu maç özelinde bana çok saçma gelmişti)bu tercihi ile maçı kazandı.
Alba Efes'den 8 ribaunt fazla aldı ve bu 8 ribaunt ile kendi adına tarihi bir deplasman galibiyetine oldukça yakınlaşmıştı. Doğrusu oynanan basketbola baktığımızda Alba'nın arzuladığı senaryonun gerçekleştiği söylenebilir. Efes maçı bir türlü koparamadı. Ancak hücumda savanovic ve farmar gibi yıldızlarının gösterdikleri performans Alba'nın doğruları fazlasıyla sahaya yansıttığı Efes deplasmanından galip gelmesine fırsat vermedi.
Takımda taşların oturmadığı şu günlerde alınacak her galibiyetin büyük önemi var. Umarım işler Efes adına hep böyle devam eder. Uleb'de dahil olmak üzere kötü başladığımız hafta en azından değerli bir galibiyetle bitti.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-37451579143557577612013-01-04T13:03:00.000-08:002013-01-04T13:03:10.099-08:00Efes-Panathinaikos ve Fenerbahçe-Siena (ya da Bobby Brown) <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTUEF3jzrK-zgpqQ86vuwJ66ztvE8JLiGXtEz9dzdTpJ2uEtbGUMePiiN9HCz0OXbauHMmYDJ3Oci4EYvg3pK7qqkxpClJQ2HGTdpk6wfto_Cx4JAnXVTQNRkadKfZq_bFRutKzIZkXMo/s1600/bobby-brown-montepaschi-siena-eb12.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="205" width="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTUEF3jzrK-zgpqQ86vuwJ66ztvE8JLiGXtEz9dzdTpJ2uEtbGUMePiiN9HCz0OXbauHMmYDJ3Oci4EYvg3pK7qqkxpClJQ2HGTdpk6wfto_Cx4JAnXVTQNRkadKfZq_bFRutKzIZkXMo/s400/bobby-brown-montepaschi-siena-eb12.jpg" /></a></div>
Efes 2013'ün ilk, top 16'daki ikinci maçında, Diamantidis'siz Panathinaikos'u pek zorlanmadan yenebildi. Efes'in 9 kişilik bir rotasyonla oynadığı bir maçtı. Kadroda olan Kerem Tunceri, Doğuş ve Ermal'e Mahmudi süre vermemeyi tercih etti.
Maç sonrası mikrofonlara konuşan Mahmudi, maçın sonunda farkın 20'li sayılardan 14 sayıya inmesinin nedeninin, son perioddaki durağan oyun olduğunu açıklaması aslında Efes'in bu sene ne yapabileceğinin temel göstergesi. Mevcut Efes kadrosu ağırlıklı olarak hızlı oynamak zorunda. Set hücumunda da skor üretebilecek opsiyonları olsa da özellikle Farmer'ın açık alandaki maharetleri set ya da Mahmudi'nin tabiriyle durağan oyunda adeta yok oluyor. Efes'deki temel sorun ise tam bu noktada karşımıza çıkıyor. Mahmudi kanımca (her ne kadar kendisi kabul etmese de) durağan basketbol ile parıldayan bir koç. günümüz basketbolu çok hareketli ve Mahmudi bu basketbola uyabilmek için amerikalı kısa ve hareketli oyun kurucular seçiyor. Solomon, Jenkins, Gordon, Farmar... liste uzamaya müsait. Mahmudi ile hızlı hücum bir arada nasıl olabilir sorunu kadar önemli bir diğer sorun ise mevcut Efes pivot rotasyonu ile durağan olmayan bir basketbolun nasıl oynanabileceği. Barac, Ermal ve Semih ağır ayaklara sahipler ve çabuk ayaklı uzunlara karşı önemli sıkıntıları var. Bu iki sorunun altından Efes'in bu sene kalkabileceğine ben inanmıyorum ve bu iddiamı Efes'in bu sene en iyi oynadığı maçtan sonra dile getiriyorum. umarım beni yanıltırlar. Dün gece Efes uzunları karşılarında kendilerinden daha ağır bir pivot rotasyonu bulabildiği için parıldadı. Mahmudi,Big Sofo'nun savunması için Barac ve Semih'i uyarmış. Fiziksel temeaslı bir mücadele ile onu tutamayacakları açıktı ve oyunculara geri çekilip blok yapma savunması uygulamalarını belirtmiş ve Semih ve Barac Sofo'ya sahayı dar ettiler. Tebrikler Efes...
Fenerbahçe kazanması gereken bir maçta maalesef Siena'ya boyun eğdi. halef ile selef'in (bobby brown ile mccalebb) eşleşmesinde Bobby Brown EL tarihine geçecek bir performans sergiledi. 50 raking aldığı maçta brown 41 sayı 7 asist'lik performansı %67 şut ve %100 serbest atış yüzdesi ile sağladı. Bobby Brown'u durudurmak ya da yavaşlatmak adına Ömer tercih edilebilirdi. Bunu pek denemedik ve maçı seyrederken bu durumu çok yadırgadım. Aslında iki takım adına da olumsuz bir maç olduğu söylenebilir. Geçmişte Euroleague'in ön alanda en iyi savunma yapan takımlarının savunmada bu kadar kötü olmaları şaşırtıcı. Siena'yı bilemem ama FB'nin bu işe acil önlem alması lazım. her maç 100 sayı civarında yiyerek top 16'da barınmak mümkün değil. kadroda yer alan tripkovic'in savunması iyi olsa da kısa rotasyonundaki temel açıkları giderebilecek bir oyuncu olmadığını biliyorum. daha da vahimi F.B'nin temel sorunu pota altında. FB maçın yarıya yakınını 4 kısa ile oynadı. Oğuz, Kaya kadrodaydılar ama hiç süre alamadılar. Batiste ve Andersen ise 20
dakikadan daha fazla oynayabilecek fizik-kondisyona sahip değiller ve sahip olamayacaklar. Piagiani sanırım uzun rotasyonuna güvenmiyor ve Bogdanovic'i uzun forvet olarak kullanma yolunu deniyor. Top 16'dan çıkmayı başarsalar bile mevcut kadro ile yollarının uzun olmadığı rahatlıkla söylenebilir. bu noktada en büyük endişem kısa vadede gelebilecek bir başarısızlığın Piagiani'ye mal edilme ihtimali. Piagiani umarım uzun yıllar ülkemizde, ülkemiz basketboluna hizmet eder.
Efes ve Fener top 16 öncesinde doğru takviyeler yapabilirdi. umarım kaçan balıklara üzülmeye devam etmeyiz.
Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-41059701394212312822012-12-08T05:37:00.001-08:002012-12-08T05:37:33.753-08:00Efes Evinde Kayıp (Efes: 76- Cajasol: 91) <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjPo41CWZmNWVNv1Or-KFzIyVwKZMNRMEyk-rrIYYqajwJTCxGnHIU5nrjoNYEdYBIpERf7xcIocLhHRGPCas6AQYXTuDQxBrFM9xEZii3WQYlKuzAaMYtmLhtV1acdyl7EkSQ6KjTuj-w/s1600/Stanko-Barac-Efes-Pilsen.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="206" width="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjPo41CWZmNWVNv1Or-KFzIyVwKZMNRMEyk-rrIYYqajwJTCxGnHIU5nrjoNYEdYBIpERf7xcIocLhHRGPCas6AQYXTuDQxBrFM9xEZii3WQYlKuzAaMYtmLhtV1acdyl7EkSQ6KjTuj-w/s400/Stanko-Barac-Efes-Pilsen.jpg" /></a></div>
Daha zayıf olan kadro'nun daha iyi bir takım olduğunu gösteren bir maç oldu adeta. Aslında garip bir şekilde aynı şeyi hem fener hem de efes için söylemek mümkün. McCalebb ve Farmer sahada değilken (fiziki ya da mental) her iki takımımız ne yapacakları ya da daha doğrusu yapamayacakları ile maçın kendileri adına sonunu hazırlıyorlar. Garip bir şekilde zayıflıkları maç içinde aşırı ön plana çıkıyor ve kuvvetli yanlarını bir türlü sergileyemiyorlar.
Aslında Fenerbahçe'yi ayrı yazmayı planlamıştım ama paralellikler o kadar fazla olunca aynı yazı içinde hem Efes hem de Fener'i değerlendirmek mümkün. Efes'in kadrosu biraz daha kuvvetli ama kenar yönetimi açısından Fenerbahçe bir adım önde.
iki takımın da pota altı savunması kötü. Batiste çok yaşlanmış. Baby Shaq bile ona karşı çabukluğunu kullanıyorsa bu noktada düşünmek lazım. Kaya ve ilkan haricinde ayağı çabuk oyuncu yok pota altında. Kaya düşünülmüyor. basketbol oynamak için her türlü fiziki yeteneğe sahip ilkan ise hem tecrübesiz hem de savunmada hücumdaki kadar aktif olmayı sevmiyor.
Efes için işler görece yolunda. Vujacic haricinde herkesin kötü oynadığı bir günde(mahumudi de kötüydü) mağlubiyet kaçınılmazdı. Vujacic'in bu oyunu devam ederse Efes'den daha iyi sonuçlar bekleyebiliriz. Ancak aynı Fenerbahçe gibi pota altı savunmasına bir çözüm bulmaları şart. ihale, Barac'a kalıyor ancak rotasyondaki 5 oyuncundan tek birindeki sorun bu kadar can acıtmaz bence. Barac çok değerli bir oyuncu kim ne derse desin. Ancak pota altında barac'la birlikte oynarken onun açıklarını kapatabilecek bir oyuncu olmaması büyük sorun, savunmacı,blokcu ve ribauntcu bir dört numarası olmaması Efes'de Barac'ın aşırı göze batmasına sebep oluyor.
Uzun rotasyonuna yapılacak bir hamle ile hem fenerbahçe hem de Efes kötü başlayan seneyi aynı geçen sezon OLY'un yaptığı gibi mutlu sonla bitirebilir.
Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-29251986657850853812012-11-16T14:35:00.000-08:002012-11-16T14:35:46.109-08:00Anadolu Efes - Emporio Armani: 77-71<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLwehNeSDEr5UXLA8u0GMn5-Man08PBgUj5jDMds630valHIR68mjwosy5pmpWrGze61myMPTv8Ne_ywkjc4hqlcCouVqg9y4GbWjM8DF72nJhHTc3lG9gIR9marfcXTN7N5oRLcD0Ycw/s1600/anadolu_efes_ea7_emporio_armani.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="212" width="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLwehNeSDEr5UXLA8u0GMn5-Man08PBgUj5jDMds630valHIR68mjwosy5pmpWrGze61myMPTv8Ne_ywkjc4hqlcCouVqg9y4GbWjM8DF72nJhHTc3lG9gIR9marfcXTN7N5oRLcD0Ycw/s400/anadolu_efes_ea7_emporio_armani.jpg" /></a></div>
Armani farklı bir takım geçen sene yaptığı yatırımın meyvesini pek alamamıştı ancak bu seneye iyi başlamıştı. ilk iki hafta değerli galibiyetler alabilmişti ancak işler bir anda tersine döndü ve Efes'le karşılaşmadan önce zalgiris caja labarol ve ve OLY'a 3 hafta üst üste kaybettiler. Son olarak Efes'e de kaybettiler ve grup çıkma ihtimallerini zayıflatacak bir duruma geldiler. şu an için gruptan dördüncüsü olarak çıkabilecek bir durumları olsa, caja labarol ya da cedevita'ya karşı alacakları mağlubiyet(ler)ile EL dışı kalmaları mümkün olabilir.
Nasıl ki Armani için işler iyi değilse aslında aynısı Efes için de söz konusu. Efes'in inişli çıkışı görüntüsü maç içinde sürekli karşımızda. 40 dakika iyi oynayan bir Efes hepimizin arzusu. Nisan ayını bekliyoruz hep birlikte.
bu maçı çok fazla değerlendirmeden oyunculardan hareketle bir kaç şey söylemek isterim. Vujacic ve KG bu maç özelinde çok fazla ön plana çıktı ve çıkarıldı ancak bu--tam da bu noktada Gordon'u anmamak bence büyük haksızlık olur. Gordon Shipp geldiğinden bu yana en iyi oyununu sahneledi. Oyun kurucu görevini layığı ile yerine getirdiği gibi sorumluk alması ve hritik penetreleri ile rakibi oldukce iyi oldu.ça zorladı ve bu galibiyetin altına en az Vujacic ve KG kadar imza atmış oldu.
bu maçı değerli kılan hususlardan birisi Farmar'ın fiziken olduğu ama ruhen olmadığı durumda Efes'in ne yepacağı konusundaki endişeler bence birazcık hafiflemiş oldu. Vujacici her maç böyle olmayacak onu hepimiz biliyoruz ancak Vujacic iddia edildiği gibi savunma yap(a)mayan bir oyuncu olmadığını dün gösterdi. Vujacic'in hücumda bu kadar iyi olmasının nedeni bana göre savunmada gayretinden dolayı hücumda zihnini rahatlamış olmasıdır. Yaptığı atışları ve seçtiği şutları hak ettiğini düşünmesi, daha öz güvenli atışlar yapmasını sağladı. Son tahlilde Farmar'sız Efes'in de isterse sahaya bir karakter koyabileceğini görmüş olmamız bence bu maçın en büyük yararıdır.
bu grupta her an herşeyin olabileceğini düşünürsek, ikili averajı yakalayacak bir sonuç elde etmemiş olmamız da ayrıca güzel oldu.
En büyük dileğimiz ikinci yarıdaki mücadeleci görüntüyü maçın geneline yayabilmemizdir.
ıca tartışlı
Diğer bütün takımların olduğu gibi Efes'in de önemli eksiklikleri var. bu takım Mahmudi'nin olmadığı gibi, takımın, mahmudi sistemine uygunluğu da ayrıca tartışılabilir. ancak oyunculara bireysel bazda bakıldığında çok önemli ve değerli isimlerin kadroda olduğu görülebilir. Bu değerli oyunculardan bir takım kimyası yaratmak işi ise Mahmudi'nin omuzlarında. kendisine kolaylıklar diliyorum.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-78837546842471514632012-07-25T06:43:00.001-07:002012-07-25T06:43:57.707-07:00Koç Değişiklikleri"4 büyük"ler (bjk-gs-efes ve fb) koçlarını değiştirdi. GS'ın koçu efes'e GS'a gelmesi beklenen koç BJK'a BJK'ın koçu GS'a geldi. Bu değişiklik yumağından sağ salim kurtulan tek takım olan FB, BJK'nın eski GS'ın yeni koçunun yardımcısı olan bir isimle anlaştı.
bunların hepsini tek bir yazıya sığdırmak kolay olmayacak.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJjRk6PhYMSD6RjQFQt9Xbl5o0hw9Ak7chLhd8LsbkDGq1dAkp4Fri5QNzmyNENnIz7Rqf0QfNQMY9JUzQY9kIW9-ASG0PokqMEvw5enuruvgKdm9fQ0pIbEPrRHjfmb1b0QjvtnJW7xA/s1600/Ergin+Ataman.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="200" width="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJjRk6PhYMSD6RjQFQt9Xbl5o0hw9Ak7chLhd8LsbkDGq1dAkp4Fri5QNzmyNENnIz7Rqf0QfNQMY9JUzQY9kIW9-ASG0PokqMEvw5enuruvgKdm9fQ0pIbEPrRHjfmb1b0QjvtnJW7xA/s400/Ergin+Ataman.jpg" /></a></div>
Ataman'la başlayalım. Malum en çok eleştirilen o oldu. Ataman geçen sene BJK'ın basketbol tarihini adeta yeniden kaleme aldı. dile kolay 3 kupa. yanlışların bu kadar doğru sonuçlanması olacak iş değil ama o mesele dipsiz kuyuya taş atmak gibi bir şey. Ataman sene sonunda GS'a geçti. ondan beklenecek bir hamle diyelim ama düşündüğünüz anlamda değil. ben kişisel olarak Ataman'ın antrenörlüğünden ve oyuncu seçimlerinden haz etmem ancak yiğidi öldürsem de hakkını vermeyi severim. bu topraklarda doğru bildiğini yapmaktan ve söylemekten kaçınmayan ender insanlardan birisidir Ataman. Ataman'ın kararını Ataman açısından değerlendirsek aslında ne kadar "irrasyonel" bir karar olduğunu görmemiz zor değil. BJK'ta kalsa ve başarısız olsa Ataman ne kaybedebilir. sponsor yok. para yok. ne kadar ekmek o kadar köfte der ve çekilir. Ama GS'da işler öyle değil. Ataman 3 kupayı GS ile alamazsa başarısız kabul edilecek. bunu bilecek kadar akıllı bir insan ve adeta meydan okuyor. kime? bence kendisine. Bence zoru seçiyor. belki de pişman olacak ama onun doğası öyle. yada öyle kodlanmış diyelim.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLeWCF1a_2aAI-4HA0ukGlCBffDfUEdOHamIKrnHsiZ0lHahn4dlszssaj6L3hXJ67mf8D6k53pmhxssb5AtM1qfcdYtPsTZIIO4GcB2gjjxdB0HjrofRBBl9213WMAtsYED4WOHHIw_M/s1600/mahmudi.png" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="266" width="353" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLeWCF1a_2aAI-4HA0ukGlCBffDfUEdOHamIKrnHsiZ0lHahn4dlszssaj6L3hXJ67mf8D6k53pmhxssb5AtM1qfcdYtPsTZIIO4GcB2gjjxdB0HjrofRBBl9213WMAtsYED4WOHHIw_M/s400/mahmudi.png" /></a></div>
Mahmudi'ye gelelim. Türkiye'de işlerin ne kadar sonuç odaklı geliştiğinin en güzel örneği. Tarihi Moskova zaferi sonrası yıllarca GS'ın başında kalacağını beklerken Türkiye lig şampiyonluğunda BJK'a boyun eğmesi ve faturayı da yöneticilere kesmeye çalışması ile bir anda gözden düştü. onun için kötü mü oldu? Hayır aksine daha iyi bir bütçe daha iyi tanıdığı bir klüple anlaştı ve EL'de mücadele şansı yakaladı. İtibar mı kaybetti. bence hayır ama GS basketbol yönetimi bu süreçte itibar kaybetti. EL mutluluğu yaşatan antrenörüne güzel bir teşekkürü bile çok gördüler.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmzqDg_WBm-lf5gcDrM1D76-lSx2Ov-2s4c3g4K4nZ8pzPKQBRWDhQymTtZRW4ixo-fgklCLNCUBfv1lslswJrJ_gmglqbbWKhTE1_Tkk3Xm4VEajviPfbTwSrVbnHwAHYiw-DA7JaKDE/s1600/kunter.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="266" width="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmzqDg_WBm-lf5gcDrM1D76-lSx2Ov-2s4c3g4K4nZ8pzPKQBRWDhQymTtZRW4ixo-fgklCLNCUBfv1lslswJrJ_gmglqbbWKhTE1_Tkk3Xm4VEajviPfbTwSrVbnHwAHYiw-DA7JaKDE/s400/kunter.jpg" /></a></div>
Ve huzurlarınızda Erman Kunter. liseli olması nedeniyle her sene takımın başına düşünülen ama bir türlü yurda dönemeyen başarılı insan. yine aynı senaryo ile GS'a geleceği düşünülürken bir anda kendisini BJK'ta bulan büyük koç. ve bir anda EL'de bulan büyük koç. Memleketteki saçmalıklardan dolayı seneye tekrar Fransa'ya gideceğine dair büyük bahisler oynayabilirim ama bu sene için çok çırpınacağı ve emeklerinin karşılığında hiç bir şey elde edemeyeceğini düşündüğüm büyük koç. bence Fransa'da kalsa onun için daha hayırlı olurdu. yolu açık olsun demek istiyorum ama onun da farkında olduğu gibi çok zor günler geçireceğini tahmin etmek içim müneccim olmaya gerek yok.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgvlRDwG0zBq9sQ8bJDx1E0oRMReHIbX6BcAAN0lx1CLeIprQwe7LtTm_c45EL-soYQ-2NBTQjDn8tQB55wZt4Vz7Ipe7jH2qjZ_e0TWzIIfeFsoB5Md2rbldlcZ8aXdwQVo8oM8gBl_E/s1600/piagia.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="200" width="250" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgvlRDwG0zBq9sQ8bJDx1E0oRMReHIbX6BcAAN0lx1CLeIprQwe7LtTm_c45EL-soYQ-2NBTQjDn8tQB55wZt4Vz7Ipe7jH2qjZ_e0TWzIIfeFsoB5Md2rbldlcZ8aXdwQVo8oM8gBl_E/s400/piagia.jpg" /></a></div>
gelelim senenin en önemli hamlesine. piagiani. ben kendisini Ataman'ın yardımcısı olarak tanımıştım. boynuz kulağı geçer atasözünün cuk oturduğu durumlardan birisidir piagiani'nin hikayesi. Piagiani büyük koç. EL'in isimsiz takımını EL'in en önemli takımlarından birisi haline getirdi. Savunma ve hücum basketbolunun bir arada nasıl oynanabileceği konusunda ve takım oluşturma konularında uzmanlaşmış çok değerli bir antrenör. umarım değeri bilinir. McCalebb'i alabildiği takdirde bence özlenen F4 uzakta olmayacaktır. kısa vadedeki beklentiler ve arzulanan oyun kurucu transferinin yapılamamsı neticesinde beklenen sonuçların gerçekleşmemesi durumunda umarım kısa vadede vazgeçmek gibi bir yanılgıya düşülmez. Uzun yıllar hem Fenerbahçe'nin ve hem de Türkiye basketbolunun hizmetinde olmasını beklediğimiz bir koç.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-35715317991647794432012-03-01T01:07:00.003-08:002012-03-01T02:31:20.205-08:00Fenerbahçe: Milli Takımdan da Kötü<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZj82G_LHNNoRqt49PQfwENUsW4wHA4sc6ZN2wUigesMfyr0LK26_GtW3Uktk1MCFTncO-luNz_IuQS3y9K6stSsV4wEgSPWLv_7q6nGyIgiD1EZPAk2I5uup-LUwcciNY95XCiNl9M3Y/s1600/spahija_tau.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 378px; height: 273px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZj82G_LHNNoRqt49PQfwENUsW4wHA4sc6ZN2wUigesMfyr0LK26_GtW3Uktk1MCFTncO-luNz_IuQS3y9K6stSsV4wEgSPWLv_7q6nGyIgiD1EZPAk2I5uup-LUwcciNY95XCiNl9M3Y/s400/spahija_tau.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5714874270032260242" /></a><br />Son haftalarda Fenebahçe'yi Türkiye Milli takımına benzetiyor ve buradan hareketle Hidding'in veciz sözü ile alamadığı galibiyetleri "it's a little bir the turkish way" sözü ile değerlendiriyordum. Ancak milli takım aynı fenerbahçe gibi kendi fırsatlarını yaratmıyor ama ayağına gelen fırsatları da bu şekilde kenara itmiyordu.<br /><br />Fenerbahçeli oyuncular aslında bu fırsatı itmeye çok önce başladılar. Daha ilk turda gruptan elenmekle başbaşa olan takım, şansın da yardımıyla grup birincisi oalrak ürt tura çıkmıştı. Unics'in Milano'ya kaybettiği haberi ile Panathinakos'a karşı aslında grup birinciliği maçına çıkmışlardı. Ama çok da iyi olmayan Panathinaikos'u yenmemek için ellerinden geleni yaptılar. buna rağmen hala Unics'i 5-6 sayı ile yenerek en azından grup ikincisi çıkma ihtimali vardı. unics'ii yenmemek için herşeyi yaptılar. neyseki unics de 5-6 sayı ,ile kaybetmek için herşeyi yaptı. Maç uzadı. Uzatmalarda yine eline gelen fırsatı tepmek için önce bogdanovic sonra da Ukic'İn yaptığı fauller ile ve sonrasında Gist'in topu oyuna sokmak yerine dışarı atması ile unics son bir üçlükle işi bitirme şansı yakaladı. Neyseki o üçlük girmedi ve Milanoı maçı bizim için bir anlam kazandı.<br /><br />Ununu elemiş Milano ile karşılaşılaqn ekibimiz, panathinaikos'un Unics'i yenmesi ile ikinci olarak üst tura çıkacaktı. Barcelona ile eşleşmemek adına Panathinaikos'un mutlaka kazanamsı gerekiyordu. kaybettiği anda grup ikincisi olacaktı. Fenerbahçe ise Milano'yu yenecek ve en azıdnan top8'e bir takımımızı göndereceğiz diye düşünüyorduk.<br /><br />Final maçında Fenerbahçe'nin daha sert bir oyun ortaya koyacağını düşünmüştüm ama o sertliği fenerbahçe bir türlü sağlayamadı. Ömer'in yoklupu bunda mutlaka etkili ya da Mirsat'ın knock down sonrası devre dışı kalması bu sertliğin olmamasında etkili olabilir. <br /><br />Ancak asıl problem sahada daha maçın ilk dakikasından itibaren mücadele eden herhangi bir oyuncu olmamasıydı. belli bir düzeydeki basketbolda müsabakalarıdna rakip sizden kalite olarak kötü de olsa akıttığınız ter kadar sonuç alabilirsiniz. terden ıslanmamış forma ile maç kazanılmaz. nitekim daha çok terleyen daha çok terletmiş oldu. Panathinaikos'un Unics'i yenmesi ile üzüntümüz katmerlendi...<br /><br />Solomon Ömer kinsey gibi ön alanda çok baskılı ve ömer ve semih'le pota altında sert olan Fenerbahçe'den ruhsuz ve mutsuz oyunculardan kurulu bir takım yaratan Spahija'a sevgiler. Tanjevic'i arayacaksınız deselerdi bir tarafımızla gülerdik herhalde. Heyhat, saha içi %75 ile oynayan ve rakipte onu duruduracak bir tane oyuncu yokken Oğuz'un sadece 10 dakika tutulması bile büyük sorun. <br /><br />Avrupa defterini kapatan Fenerbahçe için sene başındaki iki hedeften de uzaklaşılmış durumda. Ömer ve Mirsat'ın ruhu play-off'larda ortada olmazsa 3. hedeften de uzaklaşmaları tahminlerinden daha öabuk gerçekleşebilir.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-25859823895832965962012-02-22T22:22:00.000-08:002012-02-22T23:22:14.156-08:00İtilmiş(ler)in Mücadelesi: GS-Efes: 64-56<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEglzlABKATTGiSshUi48ADX4TbWNE0rHo1IbhBEsab74eIS2J402cYzn5Ee3AeI7U4fYZ9umssgyqq-rKAyhXgJnL1T4d3ujJ8Yp7rJqsTObf0kJoXpmhIbAvPDe63nG_eadFbnrN98iaE/s1600/galatasaray.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 178px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEglzlABKATTGiSshUi48ADX4TbWNE0rHo1IbhBEsab74eIS2J402cYzn5Ee3AeI7U4fYZ9umssgyqq-rKAyhXgJnL1T4d3ujJ8Yp7rJqsTObf0kJoXpmhIbAvPDe63nG_eadFbnrN98iaE/s320/galatasaray.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5712226570275523682" /></a><br />Kimin kazanacağının iki takım için de fazlaca bir önemi yoktu. Efes yenebilseydi eğer üst tura çıkmak adına matemetatiksel olarak şansını devam ettirebilecekti belki ama, CSKA'nın olduğu grupta OLY'a iki maçta kaybedip de üst tura çıkma umudu taşıyabilmek ancak basketbolun mucizileri ile mümkün olabilirdi. Galatasaray evinde Efes'i yenerek mucize beklentisini hızla sonlandırmış oldu. <br /><br />Galatasaray kaybetseydi, fazlaca birşey kaybetmeyecekti. Oly'u yenmek mecburiyetinde idi. Ancak Efes'i yenince artık 1 sayılık bir mağlubiyet de GS'a Top8'in yolunu açacak. OLY takımı, kadro olarak olmasa da isim tecrübesi ile bir adım önde. Evinde oynayacağı için yine bir adım önde. <br /><br />Galatasaray'ın bu sene EL'de oynaması bile mucize kabul edilebilirken, önce top 16'ya kalması ve son maçlar öncesinde hala grupta ikinci olması çok önemli. grup maçlarında iyi oynadığı maçlar olsa da büyük takımları yenememişti Galatasaray. öyle ki forumlarda ve basketbol sitelerinde bu takımın top 16'da galibiyet yüzü göremeyeceğini iddia edenlerin sayısı hiç de az değildi. Galatasaray CSKA gibi yenilmeyen bir devi, OLY ve Efes gibi bu düzeylerde basketbol oynamaya alışmış takımları bir bir yendi. <br /><br />Başlığa dönersek kimdi bu itilmişler: <br /><br />85-86 jenerasyonunda hırvatların göz bebeği olan Barac'a karşı, onun arka planında kalmış Andric. Andric'in Galatasaray'a katkısı ile Barac'ın Efes'e katkısını göz önüne getirin. <br /><br />Geleceğin oyun kurucusu olarak lanse edilen Doğuş'a karşı, görev adamı kimliğiyle ümit takımlarda oynayan Göksenin. Doğuş Top 16'da sadece 4 saniye görev aldı. Göksenin ise 15 dakika.<br /><br />Ömrü, Kerem'e yedeklik yapmakla geçmiş Ender dün Efes'in fişini çekmekle meşguldu. Ender'in yerine getirilen oyunculardan hiçbirisi Kerem'i yedek bırakacak kalitede olmaması enteresan.<br /><br />Sırpların geç parlayan yıldız forveti Savanovic'e karşı ikinci hatta üşüncü planda dahi hatırlanmayan Savovic. <br /><br />İsmi oyunundan büyük olan Cenk Akyol'a karşı, oyunu isminden büyük olan Caner.<br /><br />NBA yıldızı Vujacic'e karşı, boyunda büyük işler yapan Gordon.<br /><br />Yıllardır ülkemizde oynayan Shumpert Efes için yetersiz görülüp bırakılmıştı. şimdi o pozisyonda Efes'in yedeği yok.<br /><br />Biri 2008'de diğeri 2009'da ülkemize gelen ve aynı işleri yapan iki oyuncudan Kinsey geldiğinden beri EL'de oynama şansı yakalamışken, büyük takımlarda oyanamışken, NBA'de oynamışken, Shipp ona göre hep ikinci planda kalmıştı.<br /><br />Bu itilmiş oyuncular, boylarından büyük bir işe soyundular ancak boylarıdan büyük iş yapmayı seviyorlar. umarım rüyaları mutlu sonla biter.<br /><br />Maça ilişkin bence yazılacak pek birşey yok. Daha çok isteyen, kazanamyı başarabildi. Efes savunma direncini arttırdıkça Galatasaray daha da fazla arttırdı. Ancak bu düzeylerde sadece savunma ile maç kazanmak kolay değil. Galatasaray'ın hücumda alternatifler üretmesi gerekiyor. dönem dönem hücumda patlamalar yaşasa da,hücumun tıkandığı anlarda, hakemler sertliğe fazla müsade etmediklerinde Galatasaray'ın galibiyet çıkartması pek mümkün olmuyor.<br /><br />Umarım şu ana kadar sergiledikleri mücadeleyi OLY'a karşı da sergileyerek arzulanan bir galibiyet alırlar ve hakettikleri yerlere ulaşırlar.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-26917512993958479712012-02-09T22:35:00.000-08:002012-02-10T00:09:19.094-08:00Aslan Yürekli Takım: Tarih Yazdı<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4xw3Ko6DJJXz9MNgDIeCVU3peAa4IfyDwWYWWJTA2sAD3zzqkYUBGlH5XcsWEj8Bd2XtPzOgaMyaDPyCPLDzVA3BCvxKamGLZLGdhQzx5skHbLdBHz-oyoWPZbh8CWgjj_tQXf27o_f0/s1600/IMG_0252.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4xw3Ko6DJJXz9MNgDIeCVU3peAa4IfyDwWYWWJTA2sAD3zzqkYUBGlH5XcsWEj8Bd2XtPzOgaMyaDPyCPLDzVA3BCvxKamGLZLGdhQzx5skHbLdBHz-oyoWPZbh8CWgjj_tQXf27o_f0/s320/IMG_0252.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5707407935127646514" /></a><br />Başlıktaki takım kavramı aslında iki hafta önce OLY maç sonrası Mahmudi'nin bahsettiği taraftarından malzemecisine, yönetim ve teknik heyetinden oyuncusuna kadar bir bütünü ifade ediyor. Hatta Tufan gibi takımı desteklemeye gelen eski oyuncuları, Muslera ve Sabri gibi takımı desteklemeye gelen futbolcuları da içeriyor.<br /><br />Bütün mesele inanmaktan geçiyor. Ender maç sonrası demecinde, "moskovada doğru şeyler yaptığımız sekanslar vardı. Doğruları arttırdığımızda CSKA'yı yenebileceğimize inanmıştık" mealinden birşeyler dedi. İşte bu inancın sonucunda zafer geldi. Maç sonrası CSKA antrenörü Kazlauskas'ın belirttiği üzere "kötü oynadığımızı söyleyemem ama temel olarak Galatasaray bizden daha fazla kazanmayı istedi ve işte bu onlara bu zaferi getirdi". <br /><br />Dün Galatasaray'ın CSKA'yı yenerse prestij haricinde ne kazanır diye düşünmüştüm. Buna çeşitli cevaplar verilebilir ancak salt üst tura çıkmak anlamında meseleye bakıldığında üst tura çıkmak için Galatasaray'ın Efes'i yenmesine gerek kalmaması anlamında önemli bir galibiyet. Galatasaray bu galibiyeti ile OLY'u yenerek F8'e kalabilir. <br /><br />CSKA açısından grupta başka mağlubiyet almayacağı ve ilk maçlarda aldığı sonuçlar neticesinde neredeyse bırakın üst tura çıkmayı, üst tura birinci sıradan çıkmayı garantilemişti. Bu anlamda bu mağlubiyet CSKA açısından büyük bir kayıp değil. Ancak nağmağlup şampiyon olacağı beklenen CSKA'nın Galatasaray gibi eleme gruplarından gelen ve bu organizasyonda ilk kez yer alan bir takım tarafından mağlup edilmesi, CSKA yenilmeyecek argümanını, herkes CSKA'yı yenebilir şekline çevirerek, CSKA'da psikolojik bir yıpranmaya yol açacaktır. <br /><br />Maçın en kısa özeti olarak isteyen ve hakeden kazandı diyebiliriz. CSKA öyle bir takım ki 86 sayı ortalama ile oynuyor. Top 16'daki sayı ortalaması ise GS maçı öncesinde 89. 77 sayıdan daha aza sayı atmayan bu takımı galatasaray 64 sayıda tuttu. Bu sonuca yol açan şey CSKA'nın kötü oyunu değil. Kazlauskas kötü oynamadık diyor. Galatasaray'ın ondan daha iyi oynaması bu sonucu sağladı. CSKA oyucnuların fiziksel üstünlüğü CSKA lehine ne ribauntlarda ne de top çalmalarda yansıyabildi. CSKA bir ribunt fazla alabildi. Galatasaray ise 4 top fazla çaldı.<br /><br />İstanbulda oynanan Barcelona maçında ikinci period kabusu 3. ve 4. periodlarda yeterince telafi edilemediğinden Barcelona'ya karşı galibiyet alamamıştı aslanlar. Siena maçında ise 3. period kabusu sonrasında 4. periodun süresi yetmemişti. CSKA'ya karşı Barcelona maçında olduğu gibi ikinci period kabusu yaşandı ancak bu kabus Barcelona ile kıyaslandığında küçük kaldı ve 3. ve 4. perioddaki mücadele ile maç kazanıldı. Galatasaray rotasyona girince kadro derinliğindeki zaaflar nedeniyle tökezliyor. bu tökezlemenin süresi ve büyüklüğü doğrudan maçın sonucunu etkiliyor. Rotasyondaki denge sağlanıncaya kadar maç elden gidebiliyor. dün çabuk toparlanan aslanlar dengeyi sağladılar ve maçı kazanmayı başardılar.<br /><br />Aslında Galatasaray taraftarının maç öncesinde ki şovundan aldığımız yukarıdaki fotograf tüm maçı anlatıyor. Krilenko ve Teodosic'in maçta çok yıpranacaklarını anlatan fotografı maç içinde sıklıkla gördük. Emzikli krilenko fotografı ise Andric'in sertliğine karşı Krilenko'nun hakemi itirazları şeklinde karşımıza çıktı. bu anlamda Galatasaray taraftarı yukarıdaki şov ile maçın ne yönde cereyan edeceğini önceden görmüştü ve hem kendi takımını hem de rakip takımı bu sona psikolojik olarak hazırladı.<br /><br />Bu mücadele ile GS F8'i bence hak etti ancak Efes'in OLY'a iki kez kaybetmesi nedeniyle GS'ın F8'e kalması bence pek mümkün değil. Umuyorum Yenilmez Armada'nın torunları ile F8 rüyası gerçek olur.<br /><br />Fenerbahçe panathinaikos maçına ilişkin pek bir şey yazasım yok. Çünkü Unics'in aldığı sürpriz mağlubiyet sonrası Fenerbahçe'nin Panathinaikos'u yenme zorunluluğu ortadan kalkmıştı. Bu nedenle bu maçı fenerbahçe'nin kazanabileceğine dair ufacık bir ümidim bile yoktu. Daha da farklı kaybederler diye düşünmüştüm.<br /><br />Geçen hafta yazdığım şekilde yazıyı sonlandırayım. Bu haftaki maçlarımızdan önce bir galibiyet, 2 mağlubiyet alacağız dense muhtemelen herkes Efes kazanır FB ve GS kaybeder derdi. Beklenenler ile gerçekleşenler ne kadar farklılaşabiliyor. Tekrar tebrikler Galatasaray. Umarım bu mücadelenizi en azından F8 ile taçlandırabilirsiniz.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-28115458734176936552012-02-08T22:45:00.000-08:002012-02-08T23:02:34.670-08:00Ufuk ile Yolun Sonu<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5rHS6LoZ0pFSn4D_WbvLznmRGdPxNu2bbPs7NZ3-475HvxrXzr6aGa9gxMghX3ETZWWFVxW1f8g7UO3-w1178DJQbDWylTIBZrqpo4Y1mRq2-2aT1in7vOnn6d-wbeVhJ4VQ1vWiDdHQ/s1600/ivkovic.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 246px; height: 276px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5rHS6LoZ0pFSn4D_WbvLznmRGdPxNu2bbPs7NZ3-475HvxrXzr6aGa9gxMghX3ETZWWFVxW1f8g7UO3-w1178DJQbDWylTIBZrqpo4Y1mRq2-2aT1in7vOnn6d-wbeVhJ4VQ1vWiDdHQ/s400/ivkovic.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5707027214090633250" /></a><br />OLY'u seyrederken aklıma nedense Naumoski'li Efes geldi. Naumoski önderliğindeki vasat kadro, iyi bir koç ve savunmadaki arzulu ve iştahlı oyun ile kendisinden kağıt üstünde çok daha güçlü takımları çaresiz bırakıyordu. Dün izlediğim OLY işte o bizlerin özlediği başarılı Efes'e benziyordu. aralarındaki tek fark OLY kadrosunun naumoski'li efes'den daha derin olması.<br /><br />Sene başında herpimizin aklında aynı soru işareti vardı. Soru basitti: kadro iyi sayılabilir ama Ufuk bu takımda nasıl bir kimya oluşturacak? Doğrusu Spanoulis bizim tarafta olsa da durum çok değişir miydi emin değilim. Emin olduğum tek şey; Ivkovic Efes'in başında olsaydı böyle bir durumla karşılazmazdık.<br /><br />Maçın sonundaki agresif oyunu daha ilk dakikalardan itibaren koyup fark peşine düşmek gerekirken, bence sadece farkı koruma umuduyla buraya gelen OLY'a kaybetmek çok acı verici. Efes evimizde oynanacak F4 öncesinde F8'e bile kalamadan veda etti. Ufuk küçük bir umuttan bahsetmiş ancak o şartlar gerçekleşse dahi (bence imkansız) efes'in yolu yine de açık değil. <br /><br />Barac hedef tahtasına çevrildi. 2.17 boyu ile nasıl rakiplerini durduramıyor deniliyor. Savanovic'den bahseden yok. Kerem'den bahseden yok. Kinsey'den bahseden yok. Sinan'dan bahseden yok. CEnk Akyol haricinde kadrodaki her bir oyuncu beklentinin altında oynuyor. Sorun Barac'da değil. Tek bir şanssızlığı vardı Efes'in o da Ermal'in sakatlanmış olması. Ermal'ın maçıydı bu. Sonuç değişirmiydi bilemem ama F8'den ötesi hayal gibiydi Efes için F8 şu an hayal oldu.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-56230354546731413412012-02-02T22:39:00.000-08:002012-02-02T23:17:14.869-08:00Fenerbahçe-Panathinaikos ve CSKA-Galatasaray: Basketbolumuz nereye?<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWTG65id4m-OqTphcCT2dBjwIyVNwv3C9K9HcbN2skaZtdREEXg_t1DG-FhY5NCVbrCoBzfAFrrgN38HlnrLDmQkH32pX2DZiJaRTQXPyjFa-52J37wFK5l4VcDQj9TUH9DY5bTcKQHFM/s1600/k%25C4%25B1r%25C4%25B1lgan.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 274px; height: 184px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWTG65id4m-OqTphcCT2dBjwIyVNwv3C9K9HcbN2skaZtdREEXg_t1DG-FhY5NCVbrCoBzfAFrrgN38HlnrLDmQkH32pX2DZiJaRTQXPyjFa-52J37wFK5l4VcDQj9TUH9DY5bTcKQHFM/s400/k%25C4%25B1r%25C4%25B1lgan.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5704804755780444962" /></a><br /><br />Rakibi kırmayı beceremiyoruz ama çok kırılganız.<br /><br />Bu haftaki EL maçlarımızdan önce size takımlarımız toplam 54 sayı fark yiyecek deselerdi ne düşünürdünüz. Benim aklımdan şöyle bir senaryo geçerdi. Herhalde Efes 6-7 sayı, Fener 9-10 sayı fark yemiştir diye düşünür ve geriye kalan 37-39 sayılık farkı da Galatasaray'ın hanesine yazardım. işin traji-komik tarafı bu 54 sayılık farkdan payına en az düşen Galatasaray. EL'in bence gelmiş geçmiş en iyi kadrosuna karşı ilk sezonunda hem de deplasmanda oynayarak EL'in gediklisi olmuş diğer takımlarımızdan daha az fark yediler. <br /><br />Kabus gibi bir hafta ve hatta kabus gibi Top 16. toplam oynadığımız 9 maçta 3 galibiyet 7 mağlubiyetimiz var. Bana sorarsanız Galatasaray'ın OLY galibiyeti haricinde kayda değer galibiyetimiz yok.<br /><br />Top 16'ya 3 takımla katılmak ne kadar gurur verici ise aldığımız sonuçlar da o kadar gurur kırıcı...<br /><br />Sene başında yanlış hatırlamıyorsam two nations Cup'ta Efes-OLY ve Fenerbahçe-Panathinaikos maçlarında toplam 35 sayı fark atmıştık. şimdi onlar bizimkilere 39 sayı fark attı. Bence yatıp kalkıp bunun üzerinde düşünmemiz lazım.<br /><br />Maçlara gelirsek; CSKA maçı için söylenecek fazla bir şey yok. Galatasaray kendisinden beklenen mütevaiz oyunuyla elinden geleni yapmaya çalıştı. Mahmudi'Nin sözleri ile rakip "daha tecrübeli, daha atletik ve daha fizikliydi". buna ek olarak daha kaliteli oyunculardan kuruluydu. Genç Furkan'ın Avrupa'Nın en iyi pota altı rotasyonuna karşı ortaya koyduğu yürek keza Lucas ve Ender'in katkıları önemliydi. Caner ve Shipp'de katkı veren oyunculardandı. Lakovic, Andric ve Shumpert'tan büyük katkı almadan GS'ın büyük maç kazanam ihtimali yok.<br /><br />Fenerbahçe sene başından beri vurguladığımız gibi her şeyi yapabilir. Garip mağlubiyetler ve beklenmeyen galibiyetler alabilir. Ancak benim izlnimim Spahija dün gece intihar etmeyi tercih etti. Ömer sakat ya da hasta mı? Vidmar da öyle. Maça başlaması gereken iki oyuncun da sahada değil. fenerbahçe'de Aydın Örs'le birlikte kısa rotasyonundaki inanılmaz savunma yerine kağıttan bir savunma ile başlandı. İlk periodda gelen farkın ile demoralize olan Fenerbahçe bir daha toparlanamadı.<br /><br />Ribauntlardaki 12 ribaunt daha az aldık (Smith sakatlanmasa ribaunt farkı daha da büyük olabilirdi.) daha fazla top kaybettik, daha az top çaldık ve daha az asist yaptık. Sahannın her yerinde kaybettik. Kaya haricinde maçta yüreğini koyan bir oyuncu yoktu. Kaya'nın iyi oynama nedeni de ilk beşte sahaya çıkmış olmasından kaynaklandı diye düşünüyorum.<br /><br />Enseyi karartmayalım ama şapkayı önümüze koyup düşünme vaktimiz geldi. kayda değer bütçeler ile bu kadar kırılgan kadrolar oluşturmayı nasıl başardık. İstanbulda oynanacak F4 öncesi son 16'da 3 takımımız var ve bırakın f4'ü Top 8'e bile kalacak takımımız yok gibi...Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-8149085706044120842012-02-01T22:27:00.000-08:002012-02-01T23:12:23.788-08:00Hayalller ve Gerçekler II: OLY-Efes:18-0<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg7kZxogCtVwWtw1vWiQVzIr7kVO_MUwf5IyVv-qQM6DgGhVRGiBdTyWwxbFyOVLnMDXxZdAoHmPj0O6Cc8QTkd5rHc832EMZb_ptYX4wjSAdGOF42au89-Yw7yFYeJZNK1TSlQ13iUF4Y/s1600/ufuk_sarica_KU5BQ.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 200px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg7kZxogCtVwWtw1vWiQVzIr7kVO_MUwf5IyVv-qQM6DgGhVRGiBdTyWwxbFyOVLnMDXxZdAoHmPj0O6Cc8QTkd5rHc832EMZb_ptYX4wjSAdGOF42au89-Yw7yFYeJZNK1TSlQ13iUF4Y/s400/ufuk_sarica_KU5BQ.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5704432697780711378" /></a><br />Bu bir devam yazısı. 24 Ocak Salı günü takımlarımızın F4 ihtimali konusundaki görüşlerimi paylaştığım yazının devamı. O yazıda temel olarak two nations cup'ta bizim takımların ve rakip PAO ve OLY takımlarının durumları ile bugün Top 16'da aynı takımların durumlarından hareketle kaleme alınmış ve takımlarımızın coaching olarak yeterli katkıyı alamadığına ilişkindi. Efes çok daha kaliteli kadrosuna rağmen sene başında İstanbul'da two nations cup'ta 2o'li sayılarda rahat bir galibiyet aldığı rakibine karşı Pire'de 83-65 gibi farklı bir mağlubiyet aldı. Bence bu mağlubiyet tamamen takımların koçları arasındaki kalite farkının göstergesi. <br /><br />Ufuk Sarıca bizim generasyon için basketbol ilahıdır. Efes'in efsane kadrosundan hala basketbolun içinde olan tek isim. Şu anda Efes'i çalıştırmasının nedeni coach'luk kariyerinden değil, o efsane kadronun bir parçası, önemli bir parçası olmasındandır. Efes'in çocuğu olmasıdır onu Efes'e coach yapan faktör. Ancak İstanbul'un ev sahipliği yaptığı F4 için, büyük bir bütçe ayıran Efes'in Ufuk tercihi sene başında çok tartılşılmıştı ve şu anda da o tercihin yanlış olduğu maalesef gün yüzxüne çıktı. Kadro mühendisliği konusunda çok şey söylenebilir ancak bunların hiçbirine girmeden çok basit bir soru sormak istiyorum. İki takım sene başında coach'ları değiştirmiş olsaydı şu anda nasıl bir efes ve nasıl bir OLY izliyor olabilirdik. Muhtemelen OLY, Sarıca yönetiminde ilk tur grubundan bile çıkamayıp havlu atardı. Efes ise çok daha farklı bir konumda olabilirdi. <br /><br />24 ocak'taki yazıda OLY'un yükselen bir trende sahip olduğunu yazmıştım. Efes rakibi hafife almanın faturasını ağır ödedi. İç-dış dengesini kuramayan takımlar kaybetmeye mahkumlar. penetre sonrası biraz dışarı pas yaparak rakibin aşırı gömülmesine engel olabilirdi. fark açılmaya başlayınca rakibe baskı yapacak takımda iki pivot oynatma dehası ile Ufuk adeta farka davetiye çıkarttı. Suni açılan farkı kapatmak yerine farkın daha da açılmasını sağladı. bu tip denemeler maçın başında yapılabilir ancak en kritik anda yapılmaz. Maç sonrası alan savunması ile rakibi yakaladık ama Sloukas fişi çekti mealinden bir açıklama yapmış Ufuk. Fişi çeken doğrusu Ufuk oldu. Ya da tersinden bakıp IVkovic de oldu diyebiliriz. Çünkü maç boyu OLY'un neden Spanoulis, gecevicius ve Sloukas'ı yanyana oynatmadığını düşünüyordum. Meğerse 4. perioda saklamış bunu Ivkovic. Şapkadan tavşanı çıkarttıp maçı almayı başardı. Tebrik etmek lazım her ne kadar sevmesem de sayarım kendilerini...<br /><br />Ufuk bence en etkili olabileceği beşi hiç yanyana oynatmadı. Rotasyonda örneğin lafayette-kinsey-vujacic-savanovic ve batista gibi bir beş bence çok faydalı olabilirdi. Çeşitli varyasyonlar gördük ama bu varyasyonu göremedik. Sunucu ve yorumcu OLY çok kırılgan bir takım. OLY geriye düştüğünde tekrar sıçrama yapamaz gibi bir şeyler söylüyorlardı. Ya GS-OLY maçını seyretmemişler ya da Efes'i, olduğundan daha güçlü görüyorlar. Kırılgan olan Türk takımları. Denk rakiplere karşı farkı açıp koruyabilen takımımız var mı? Efes'in normal sezonda en farklı galibiyeti 14 sayı ile Armani'ye karşı.Bu argümanımı çürütebilecek tek maç FB-OLY maçı fenerbahçenin 16 sayı farkla kazandığı maç. Ancak genel olarak bakarsak maç içinde çift hanelerde fark yakaladığımız pek çok maç kafa kafaya bitti. <br /><br />Her şey bitmedi. Efes yeterli farkı yakalayamaz bence. Ancak İstanbul deplasmanında GS'ı yenebilir belki. Böylece 3 galibiyet ile üst tura çıkabilir. iş averaja kalmaz ise bizim takımlarından biri üst tura çıkabilir ancak averaja kalırsa OLY kesin üst turda...Çaprazda Siena ile eşleşileceği için Efes'in üst tura çıkması bence daha önemli. GS'ın iki kere kaybettiği Siena'ya karşı şansı olmayacak. Rakip Madrid olsaydı ise GS'ın üst tura çıkmasını isterdim.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-50423275796576299932012-01-26T23:32:00.000-08:002012-01-27T05:23:45.813-08:00Spanoulis mi büyük yoksa Lakovic mi derken Gordon Sahne Aldı...<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDXNVY_d_zXb4eFfZ5ulwRtdo0vDmUcNLbwBLTRUaBcdM3kjBufUYl0ieBcXB45Hh1AGnnhw2DaYz0N6wO2OJYbB9w_X3rAqw9z06Jplq_xHX21ydaKEI3f2RTKU6JY74stqK3hFUkM6M/s1600/terim_durust_albayrak_basket.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 397px; height: 306px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDXNVY_d_zXb4eFfZ5ulwRtdo0vDmUcNLbwBLTRUaBcdM3kjBufUYl0ieBcXB45Hh1AGnnhw2DaYz0N6wO2OJYbB9w_X3rAqw9z06Jplq_xHX21ydaKEI3f2RTKU6JY74stqK3hFUkM6M/s400/terim_durust_albayrak_basket.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5702261555163715010" /></a><br />Galiba maçın özeti başlıkta gizli. Galatasaray iki kere kaçtı. OLY Spanoulis önderliğinde iki kere yakaladı ve hatta ikincisinde öne de geçti. O noktada galatasaray maçın son anlarında bir adım daha iyi oynayarak kazandı derken orta sahadan atılan basket ile maç uzatmaya gitti. Uzatma anlarında OLY daha iyi başladı ancak Galatasaray hak ettiği maçı kazanmayı bildi. <br /><br />Normal sürenin son 2,5 saniyesinde GS, 1 sayı farkla önde ve iki faul atışı kullanacakken o atışlardan ilki de sayı olunca ikinci atışı kaçırmak yönünde bir tercih yorumcu İhsan Bayülgen tarafından dile getirildi. mahmudi ise öyle bir tercih yapmadı. Mahmudi bence doğru olanı yaptı. Çünkü Mahmudi anı değil geleceği düşündü. 3sayılık fark, 1 sayılık farktan iyidir dedi. Ancak bu seçimi nedeniyle maçı kaybetme noktasına geldi. Hakedilen maçın kaybedilmemesi muhtemelen en çok onu mutlu etmiştir.<br /><br />Maçın hakkı aslında çift haneili bir farktı. çift ahneli bir fark durumunda Galatasaray 3'lü averaj konusunda önemli bir adım atmış olacaktı. Ancak kim ne derse desin, EL'e eleme grubunu geçerek gelmek, EL'deki ilk sezonunda Top 16'ya kalıp, top 16'da OLY gibi buraların gediklisi (bu sene kadro olarak geçmiş senelerden daha zayıf olsa da) bir takımı yenmek kolay değil. Yıllardır EL'de oynayan takımlarımızın son senelerdeki El performanlarına baktığımızda Galatasaray'ı ayakta alkışlamamız gerekiyor.<br /><br />Maç sonrası Mahmudi'nin, taraftar bizden birisi, teşekkür edersek onlara yabancı muamelesi yapmış oluruz mealindeki açıklamaları çok güzeldi. Ancak EL sitesinde "altıncı adamımız taraftarımıza çok teşekkür ederim" şeklinde bir açıklaması var. Ama asıl güzel açıklama son saniye basketi ile maçı uzatmaya götüren genç oyuncu Slokas'dan gelmiş. "Son saniyede attığım üçlük benim için olağanüstüydü. Başımı yukarı kaldırdım, süreyi gördüm ve atışı yapıp dua ettim. Tanrının benim sayı yapmamı istediğini düşündüm. Ama uzatmalarda aynısı olmadı. Tanrı onların kazanmasını istedi. kişisel olarak benim için önemli bir olaydı ancak yarın kimse bunu hatırlamayacak çünkü maçı kaybettik."<br /><br />Tanrıdan ziyade taraftarı, oyuncuları ve teknik ekibi hatta tribünde oturan/heyecandan oturamayan Albayrak hep birlikte bu galibiyetin alınmasında pay sahibiler. <br /><br />Maça gelince doğrusu Galatasaray maçın her anında daha iyi gibiydi. farkın kapanma evresinde OLY oyuncuları zorlama atışları sayıya çevirirlerken buna karşılık GS oyuncular daha rahat atışları sayıya çevirememişlerdi. iki tane kaçan smaç pozisyonu farkın yeterince açılmaması ile sonuçlandı. Savunmada GS bence üst düzey oynadı. Savovic hem GS forması ile hem de El'de ilk maçı olmasına rağmen sırıtmadı hatta başarılı bir görüntü çizdi. Son tahlilde rakibin en çok asist yapan oyuncusu Kyle Hines oldu. Takım olarak GS'ın savunmadaki başarısını göstermesi açısından güzel bir örnek. özellikle alan savunmasına geçişler ve tekrar adam adamaya dönmeler bence harikaydı. çünkü 24 saniyelik hücum süresinde iki farklı savunmayı uygulamak kolay değil. Hafif baskı ile alan savunmasına geçiliyor hücum süresi 10 saniye kaldığında bir aqnda adam adama savunmaya dönülüyor. bunu başarılı bir şekilde uygulamak hiç kolay değil. Tek eleştirim 3 numarada Haluk'a hiç şans verilmemesi oldu. Özellikle shipp 44 dakika oyunda kalmayıp biraz dinlenme fırsatı olsa idi daha farklı bir sonuç belki alınabilirdi.<br /><br />Doğrusu çok sevinilecek bir sonuç olmadığının altını çizmemiz gerek. Galatasaray önce 14 sayılık sonra ise 10 sayılık fark yakaladı ancak farkı koruyamadı. 3'lü averaj ihtimali düşünüldüğünde 1 sayılık fark yeterli değil. Galatasaray üst tur için Atina'dan galibiyetle dönmeli. ya da efes'e karşı (OLY ile efes arasındaki maçlardaki averajı aşacak bir)averaj sağlamalı. Bu galibiyete Efes cephesi sevinmiş olmalı. OLY onlar için ikincilik adına daha ciddi bir rakip. bu anlamda onların kaybı efes'in kazancı gibi görülebilir.<br /><br />Son tahlilde gerek efes'le iç sahada yaapcağımız maçta gerekse deplasmanda OLY ile oynanacak maçta bu düzeydeki bir mücadele Top 8 ile sonuçlanmasa dahi hem GS camiasını hem de basketbolseverleri tatmin edecektir. Yolları açık olsun.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-48775621140712513302012-01-25T22:31:00.001-08:002012-01-25T23:03:57.195-08:00Fener Zorla Kazandı, Efes Kolayca Kaybetti<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSK9so_RkqzhxywWPTh90iISeNZiR0Ei3Bc7nXpcZICCWDYVv_3MjSg1KnBySWSMhcW8F16bXpQG102FDN5ScB_yfGQRfBZCZ_FM5GiH4Y5J6NPQCF1vx0aGT6MJRvHg5mmCxVcTyZeRg/s1600/fenerbahce_ulker_arena_7366953.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSK9so_RkqzhxywWPTh90iISeNZiR0Ei3Bc7nXpcZICCWDYVv_3MjSg1KnBySWSMhcW8F16bXpQG102FDN5ScB_yfGQRfBZCZ_FM5GiH4Y5J6NPQCF1vx0aGT6MJRvHg5mmCxVcTyZeRg/s400/fenerbahce_ulker_arena_7366953.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5701832136755469442" /></a><br />İki maçı anlatmak da zor. CSKA güçlü ama takımlar arasındaki fark skor farkı kadar büyük değil. Ama rakip hem isim bazında hem de takım olma bazında Efes'ten daha önde olduğu için evinde oynadığı maçta kolayca kazanabildi. Efes kağıt üstünde değil ama takım oyunu açısından kendisinden biraz daha iyi olan takımlara karşı kaybetme, hatta farklı kaybetme geleneğini bu maçta da sürdürdü. Çapraz grupta yer alan Siena-Real maçını seyredince CSKA ve Siena aksilik olmaz ise F4'e çıkacak iki takım görünümünde.<br /><br />Lafayette savunma açısından takıma katkı verecek gibi. Kinsey'in iştahlı savunması dönem dönem iş yaptı. Bunlar komik cümleler oldu. Çünkü rakipten 96 sayı yediğimiz maçta takımın savunmasından bahsetmek saçma gibi geliyor ancak iyimser olarak koca maçta Efes adına olumlu gördüğüm tek konu bu oldu. CSKA bu sene 4. kez 90 sayı üzerine çıktı. Brose, Zalgiris gibi takımlara karşı 90'lı sayılar buldu. Birde ciddiye aldığı Panathinaikos ve Efes'e karşı bu performansı sergiledi. Kötü mağlubiyet. Bu kötü oyundan sonra oyuncular psikolojik olarak OLY maçına daha hazır olurlar ve bambaşka bir Efes izleyebiliriz.<br /><br />Fenerbahçe'yi değerlendirmek özünde zor. Ne yapacaklarını öngörmek, ne yaptıklarını anlamak pek kolay değil. Hele rakipte kendisi gibi anlaşılmaz bir takım olduğunda işler iyice güçleşiyor. Geçen hafta evinde oynadığı maçta Panathinaikos'a 20 sayı farkla kaybettikten sonra mutlaka kazanamsı gereken bir maça çıktılar. Ancak kazanacak güçleri yok. Son topa maçı getirmiş olsalar da bunun sebebi büyük oranda Spahija idi. Hem oyuncular ve hem de Spahija mental olarak inişli çıkışlı bir görüntü sergiliyorlar. İstatistiklere bakıldığında kazanan taraf sanki EA7 gibi duruyor. raking değerinde daha iyiler. Fener'in 7 asistine karşı EA7'lu oyuncular 18 asist yapmış. 3 ribaunt daha fazla yapmışlar. hem ikilik hem de üçlük yüzdeleri daha iyi. Fener'in iyi olduğu şeyler ise faul yüzdesi ile maçta yaptıkları iki blok. Daha kötü yüzde ile hücum eden Fener pota altını daha fazla zorlaması ile maçı kazanmayı başardı.<br /><br />Maçtaki en güzel şey ise salondu. muhteşem bir salon basketbolumuza kazandırıldı. emeği geçenlere binlerce teşekkürler. <br /><br />Unics deplasmanda Panathinaikos'u yenerek hesapları alt üst etti. Sezon içinde Galatasaray ve Siena'ya karşı izlediğim maçlarında beklediğimden daha iyi bir takım olduklarını gördüm. Ancak top 16'da grup birinciliğine oynaaycak akdar büyük bir takım değil. Panathinaikos bu mağlubiyet sonrasında Fenerbahçe maçına daha fazla önem verecek.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-81744202797378232962012-01-24T00:10:00.000-08:002012-01-24T01:03:37.423-08:00F4: Hayaller ve Gerçekler<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqoGnCouuphFehs96e0TM7AjUSbOYn2kPpGWjVhte_gK2JKcEJIRBjwTzmnfAVwilAjIpRdYOqDNOrdwQxcpCui1eklAIQTbUmPhSsU_easmY43oD0_o2iT-flXqv2gZ2T7naqxvK0zfk/s1600/final-four-2012-euroleague-logo-342-95822.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 308px; height: 220px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqoGnCouuphFehs96e0TM7AjUSbOYn2kPpGWjVhte_gK2JKcEJIRBjwTzmnfAVwilAjIpRdYOqDNOrdwQxcpCui1eklAIQTbUmPhSsU_easmY43oD0_o2iT-flXqv2gZ2T7naqxvK0zfk/s400/final-four-2012-euroleague-logo-342-95822.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5701120011173918546" /></a><br />F-4 konusunu tartışmak için çok erken olsa da içimdeki sese kulak vermek zorunda hissettim. Özellikle OLY-CSKA maçını seyrederken Efes ve GS için işlerin ne kadar zor olduğunu gördüm. OLY'dan hareketle bizim takımları değerlendirmek biraz garip bir durum olsa da aslında geleceğe ilişkin önemli bir takım ipuçlarını OLY'dan hareketle değerlednirmek mümkün. <br /><br />Sene başındaki two nations cup bu yazının hareket noktası. Efes-OLY maçını hatırlayanlarınız vardır mutlaka. 25 sayı gibi bir farkla Efes olympiacos'u tarumar etmişti. Aynı OLY aynı kupada Fenerbahçeyi yenmişti. EL'de ise Fenerbahçe Yunanistan'da 7 sayı ile kaybedip içerde 16 sayı ile OLY'u ikili averajda geride bırakacak sonucu almayı başardı. <br /><br />Olympiakos önceki yıllarda kıyaslandığında küçük bir bütçe ile yola çıktı ara transferde açıklarını kapatabilecek oyuncular alarak yoluna devam etti. Neredeyse bir oyuncuya bağımlı olarak kurduğu kadroda (spanoulis'den bahsediyorum)o oyuncudan yoksun şekilde çıktığı deplasmandan galibiyet almayı becerdiler. Mutlak favori CSKA'ya karşı ise bence çok iyi direndiler. Maçı kazanacak bir kadroları olmasa da yeni rotasyonları henüz oturmasa da çok iyi basketbol oyandılar. OLY EL için oldukça vasat kabul edilebilecek kadrosuna rağmen zaman içinde bence hem doğru eklemeler hem de coach'un katkısı ile kadrosuna oranla iyi sonuçlar alan bir takım oldu. OLY'nin sene başındaki savruk görüntüsü giderek kayboldu. basketbol olarak baktığımızda yükselen bir trende sahip oldukları söylenebilir.<br /><br />Sene başındaki GS ve Efes ise şuandaki görüntüsünden daha iyi basketbol oynuyordu. EL eleme turunda GS'ın oyandığı basketbolu biraz BARCA maçında görebildik bir daha o oyunun izine rastlayamadık. Two Nations Cup'ta Yunan Takımlarını parçalayan Efes'i bir daha izleme fırsatımız olmadı. Gerek GS'ın gerekse Efes'in takıma yaptıkları ilaveler ile güçlendiklerini iddia etmek büyük iyimserlik olur. Efes'in OLY'u normal şartlarda rahat geçip grup birinciliği için CSKA ile ikili averaj hesabı yapması gerekirken, tahminim OLY ile ikincilik hesabı yapacak. Galatasaray'ın ise OLY'dan galibiyet alması beklenirken son dönemde GS'ın oynadığı basketbol karşısında bu beklentiyi korumak pek kolay değil. Grup ikinciliği Efes için F-4 hedefinin bittiği anlamına gelmez. Çaprazda muhtemelen Siena grup birincisi olur ve doğrusu Madrid daha kolay bir rakip olsa da iki kere kaybettiğimiz Madrid yerine Siena ile F4 mücadelesine girmek daha keyifli olabilir. Galatasaray'ın tek şansı OLY ve Efes'den en az birer galibiyet alarak 3'lü averajı kovalamak olabilir. Ama çaprazdaki rakipler karşısında GS'ın F4 yapma ihtimali yok. <br /><br />Fenerbahçe en zor değerlendirilecek takımımız. Sene başında two nations cup'ta daha güçlü Panathinaikos'u yenen buna karşılık daha zayıf OLY'a kaybeden bir takımdan bahsediyoruz. Fenerbahçe aynı milli takımımız gibi, o kadar yabancı oyuncusu olmasına rağmen, profesyonel olmaktan ziyade, psikolojik faktörler ile mücadele eden bir takım. "It is i think a little bit a Turkish way" veciz sözü Fenerbahçe'ye o kadar uyuyor ki. Bu anlamda Top 16'daki en zayıf takıma yenilebilir ve elenebilir ya da en güçlü takımı yenerek daha da ilerilere gidebilir. Kağıt üstünde kısa rotasyonundaki o inanılmaz zenginlik ile aslında F4 için Fenerbahçe çok kuvvetli bir aday. Çaprazda Barca ve Maccabi var. Maccabi'nin ikinci olacağını düşündüğümüzde, grup birinciliği Fenerbahçe için çok önemli. Two nations Cup'ta rahat kazanılan Panathinaikos maçını veri olarak aldığımızda grup birinciliği için FB'nin çok kuvvetli bir aday olduğunu söyleyebiliriz. <br /><br />Son tahlilde F4 için en kuvvetli adayımız Fenerbahçe. Ancak onun F4 için grup birincisi olması adeta şart. Bu nedenle de EA7 gibi bir takıma maç kaybetme lüksü yok. Bu hafta takımlarımız için en önemli hafta. GS-OLY maçı Efes'i de yakından ilgilendiriyor. CSKA maçı Efes'in gücünü görmek adına önemli bir maç. Fener için EA7 maçı ise mutlaka kazanılması gereken bir maç.<br /><br />tüm takımlarımıza f4 yolunda başarılar...Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-26366002635215770022012-01-18T22:09:00.000-08:002012-01-18T23:12:25.451-08:00Unics-Fenerbahçe: 76-71<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXUQGVSh3nAsSM8-2ZPEAC8fMfR_s3lvLKU11ARGA_KUPvd2NPmJ5s4d7EtbBQyPAiCYJkPyKs_wxmSv7YEZeNkUYvdvzX0mNRmmDqAOilLNkov6VVyHn6rkuHc1LVT7zbzCtHvEsLvdQ/s1600/vladimir-veremeenko-unics.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 267px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXUQGVSh3nAsSM8-2ZPEAC8fMfR_s3lvLKU11ARGA_KUPvd2NPmJ5s4d7EtbBQyPAiCYJkPyKs_wxmSv7YEZeNkUYvdvzX0mNRmmDqAOilLNkov6VVyHn6rkuHc1LVT7zbzCtHvEsLvdQ/s400/vladimir-veremeenko-unics.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5699235751518395586" /></a><br />Bizim takımların performanslarına ilişkin değerlendirme yapmak pek de kolay değil. temelde iki büyük sorunumuz var. birincisi, skor avantajını elimize geçridiğimizde rakibi yıkacak farkı yakalayamıyoruz. Boks terimi ile rakip groggy durumdayken, knockout vuruşunu neden yapamıyoruz? ikincisi ise rakip knockdown olduğunda tekrar dirilmesine neden izin veriyoruz. bu ikincisini dün akşam izledik. ilk durumu ise Unics'e karşı Galatasaray'ın istanbulda oynadığı maçta izlemiştik. Galatasaray çok iyi başlamıştı. Ancak son vuruşu yapamadı ve son çeyrekte maç gitti. bu ilk duruma ilişkin örnekleri arttırmamız fazlasıyla mümkün. bunu açıklamak da görece kolay. rakibi groggy duruma getirecek kadar kuvvetliyiz ama knockout yapacak kadar kuvvetli değiliz. İkincisini açıklamak çok zor. Rakibin dirilmesine neden bu kadar kolay izin veriyoruz. Unics maçı bizim için bunu açıklamak adına maalesef güzel bir örnek.<br /><br />öncelikle sevgili yorumcu abimiz ve spiker kardeşimize ilişkin nacizane fikrimi paylaşmak isterim. Doğrusu NTV'nin elindeki en iyi ikili olduğunu söylemek mümkün. ancak maalesef maç kaybedilmeye başlandığında hakeme ilişkin açıklamalara kolayca sarılabiliyorlar. dün bunu aslında dile getirmediler ancak bilinç altları o kadar buna açık ki. Hakem lehte faul açldığında <strong>nihayet</strong> ya da en sonunda çaldılar şeklinde kelimeler dillerinden kaçıyor. Kaybedince sorunu dışımızda değil kendimize aramamız gerekir. Bunu herp birlikte yapabilediğimizde belki başarıya giden yolu aralayabiliriz. Bilemiyorum belki yayıncı kuruluş muhtemelen takımlarımızı, yöneticilerini üzmemek adına onlara eleştiri getirilmesini yorumcu ve spikerlerine yasaklamış olabilir ya da onlar kendi kendilerine bu noktada bir sansür uyguluyor olabilirler ancak bu tip sorunları dile getirmemek sorunların var olmadığı anlamına gelmez. Gerek idari gerekse teknik bakımdan Avrupa'nın önde gelen klüplerinin çok gerisindeyiz. Bu sadece Fenerbahçe için değil, Efes ve Galatasaray için de geçerli. Galatasaray buralarda yeni oynamaya başladığı için bu hoş görülebilir belki ama fenerbahçe ve efes'in teknik ve idari hataları can sıkıcı oluyor.<br /><br />Aslında sonuca bakarsak, mağlubiyet olsa da kötü bir sonuç değil. Fenerbahçe istanbul'da bu takıma karşı gerekli farkı yakalar. Ancak fenerbahçe çok istikrarsız büyük olmayan ama potansiyelli takımlara karşı kaybetmeye açık bir görüntü veriyor. Bilbao'ya karşı alınan mağlubiyetler maalesef bizi bu düşünceye sevk ediyor.<br /><br />Maça geldiğimizde yorumcu Bayülgen sürekli rakibin farkı kapatırken çok yorulduğunu çok efor sarf ettiğini bu nedenle de maçın sonunda Fenerbahçe'nin daha kuvvetli kalabileceğinin üstünü sürekli çizdi. genel olarak basketbolda büyük farklar gerçekten de aşırı efor ile kapatılabilir ancak dün Unics'li oyuncular normal üstü bir efor sarf etmeden maçı çevirdiler. eğer gerçekten öylesi bir efor sarf edilmiş olsaydı 30'lu yaşlarının üzerinde hatta 35'lerine merdiven dayamış oyuncuların (lyday, samaylenko, domercant), 33 dakika civarı bir ortalama süre ile oynamaları ve bu süreçte dakikalar ilerledikçe performanlarında bırakın düşmeyi artma olmasını açıklamak mümkün olamazdı. Unics'li oyuncular antremendan hallice bir mücadele ile maçı lehlerine çevirdiler ve Fenerbahçe için can skını olan da zaten bu durum. rakip çok ekstra efor harcamadan ve çok ekstra bir oyun oynamadan kolaylıkla 17 sayılık farkı eritiverdi. ve biz tv başında bunu seyrederken, koç benchte ve oyuncular ise saha içinde bunu aynı bizim gibi sadece seyrettiler.<br /><br />Fenerbahçe %50 ile üçlük attığı bir maçı kaybetti. Kaybetme nedeni ise ikilik atışlarda bizim %30'larda rakibin ise %50'lerde olması. Doğrusu özellikle elinizde Vidmar gibi savunma açısından Avrupa'nın belki de en sert oyuncusuna sahipken ve karşınızda uzun rotasyonu açısından Avrupa'daki sıradan takımlardan birisi varken pota altında bu kadar zorlanmak Fenerbahçe için can sıkıcı. Fener'in gerçekten çok kaliteli bir kısa rotasyonu var ve basketbolda kısa rotasyonu uzun rotasyonundan daha önemli ancak uzunları hiç kullanmamak böylesi sonuçlara yol açıyor.<br /><br />Sorunlardan en önemlisi bence Fener'in Ukic'i oyun kurucu ile yedeklememesi. Preldzic oyun kurucu gibi oynadığındanbu sıkıntı gün yüzüne çıkmıyor ancak Preldzic kötü olduğunda Jerrels (her ne kadar son günlerde beklenenden üstün bir oyun ortaya koysa da) oyun kurmadığından Fenerbahçe pota altından hücum etme yönünde bir irade ortaya koymuyor.<br /><br />Özellikle ayakları çok ağır olmayan uzun oyuncular Fenerbahçe'yi çok zorluyor. Vereemenko muhtemelen verimlilik puanında kariyer rekorunu bu maçta kırmıştır. <br /><br />basketbolda galibiyet için temel faktör rakibin zaaflarını görmek ve oralara yüklenmekten ve kendi zaaflarımızın üstünü mümkün mertebede örtmekten geçer. Fenerbahçe galibiyetlerinde dahi rakibin zaaflarına yüklenmiyor. Kendi zaaflarını da örtmeye çalışmıyor. Benim kadrom daha kaliteli diye sahaya çıkan Fenerbahçe kendisinden daha kötü kadrolara sırf bu yüzden kaybediyor. Kendi zaalarını örtmeye çalışmayan ve rakibin zaaflarına yüklenmeye çalışmayan Fenerbahçe yenebileceği maçları kaybederek taraftarlarını fazlaca üzüyor. kısacası yazının başındaki soruya geri dönersek, Fenerbahçe özelinde genel olarak bizim takımlarımız akılları ile değil, gönülleri ile oynuyorlar.<br /><br />Fenerbahçe normal sezondaki grup birinciliğini Top 16'da üst tur olarak değerlendirememzse çok yazık olur.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-71549118123604770502011-12-08T22:33:00.000-08:002011-12-08T23:06:02.144-08:003'te 3 olmadı: Galatasaray:63 Siena:67<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgD3zBhmPOwa4FvNk3MPtRPgMlnNNfN_Fc52DG8HxlxkNqy5hjsvqfDe62jwKUZMFidcbexY28mTDyJixWkQS_2PkFzyqa4aCEj_Fe9Uiatelg5ARyLGhx9wZo-FlOIwEXiD2NmkLr7cnI/s1600/oktay-mahmudi1.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 250px; height: 190px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgD3zBhmPOwa4FvNk3MPtRPgMlnNNfN_Fc52DG8HxlxkNqy5hjsvqfDe62jwKUZMFidcbexY28mTDyJixWkQS_2PkFzyqa4aCEj_Fe9Uiatelg5ARyLGhx9wZo-FlOIwEXiD2NmkLr7cnI/s400/oktay-mahmudi1.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5684020552176247442" /></a><br />McCalebb, Lavrinovic ve kaukenas gibi önemli oyuncularından mahrum Siena karşısında Shipp'den yoksun bir galatasaray, Zaza'sız oynayan bir galatasaray'ın ne yapacağını merak ediyordum. Aslında kafamdaki senaryo birazcık buna benziyordu. Tek farkla ki, dar rotasyonla oynayan Siena'nın maçın sonunda bizden daha fazla seçim hatası yapacağını ve seyirci baskısıyla son dakikalarda maçı alacağımızı düşünmüştüm; olmadı.<br /><br />Mahmudi'nin dediği gibi "deneyim belki sadece bir kelime ama bu maç örnek olarak alındığında anlamının çok daha anlamlı olduğu açığa çıkıyor." Tabi buna sadece oyuncu deneyimi değil coaching deneyimini de eklemek gerek. Klüp deneyimini de eklemek gerek. hepsi bir araya gelince bu sonuç çıktı denilebilir. Ama ben buna pek katılmıyorum.<br /><br />Doğrusu Lakovic, Shumpert, Songolia ve Ender deneyimsiz oyuncular değiller. Mevcut Siena kadrosunda da Zizis, Andersen, Rakocevic, Stonerook haydi bir de ress diyelim tecrübeli oyuncular.<br /><br />Siena'nın kaybedecek birşeyi yoktu. Bizim de kaybedecek fazla birşeyimiz yoktu. Pota altında Andersen gibi bir adamla çok iyi boğuştuk. Maçı sürekli domine ettik. tek sorun maçı koparıp gidemememiz bunun nedeni de Songolia ve Shumpert aynı gün ikisi birden kötüydü. Onlardan birisinden gelecek bir katkı ile bu maçı kazanırdık. Cevher girdi bir ara belki Cevher de ısrar edilebilirdi. En önemlisi ise yoruldu mu bilmiyorum ama Andric'i maçın sonlarında çıkartmak en önemli hatamız oldu diye düşünüyorum. Hem çok kuvvetli hem de konsantresi çok yüksekti. Çıkıp tekrar girdiğinde aynı konsantrasyona sahip değildi ve Andersen'in çok kritik şutuna el dahi kaldırmadı. <br /><br />Kaybedlen bir şey yok son tahlilde ancak alınacak galibiyet güzel moral olurdu. Takımın güvenini arttırırdı. Hem de 3'te 3 yapmış olurduk. Kazandığımız şeyler var. maçın sonunu iyi oynamak gerektiğini bir kez daha gördük. Sertaç oyuna girdi ve çok güzel bir sayı yaptı. Lucas bu düzeylerde oynayabileceğini bazı çatlak seslere göstermiş oldu.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-13191908181587619042011-12-07T22:10:00.000-08:002011-12-07T23:10:07.269-08:00Efes-EA7 Milano: 84-70 (Efes Kısaları Ses Vermeye Devam Etti) ve Nancy:53 Fenerbahçe 73 (Preldzic Ses Verdi)<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTl4V9aHsykOjj5VkZLVlHRQuWv7KqLCf609A7s4_JtdGTv2PEop4-xU8IKMFZrc0RTn-_pTqKDygBxSv0561A10I75UdJyJnQvBZHvUo69COaEatRnCLlT60J0vQ40VqbRLLnBcHpeEw/s1600/cenk+akyoll.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 304px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTl4V9aHsykOjj5VkZLVlHRQuWv7KqLCf609A7s4_JtdGTv2PEop4-xU8IKMFZrc0RTn-_pTqKDygBxSv0561A10I75UdJyJnQvBZHvUo69COaEatRnCLlT60J0vQ40VqbRLLnBcHpeEw/s400/cenk+akyoll.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5683650645610473938" /></a><br /><br />Efes'de potansiyeline göre kötü oynayan bir oyuncu var mıydı sorusu ile başlayalım. Barac haricinde verebilecek cevabımız yok gibi. %40 gibi bir ikilik yüzde ile oynadı. Savunmada daha etkili olabilirdi. Doğrusu efes uzun rotasyonunda şöyle bir görev paylaşımı var. Savanovic ve batista genelde beraber oynuyorlar ve bu durumda ribaunt ve savunma yükünü ağırlıklı olarak batista üstleiyor barac ve ersan durumunda ise bu yükü ersan üstleniyor.<br /><br />Yukarıdaki souryu bir de tersten soralım; potansiyelinden daha iyi oynayan bir oyuncu var mıydı? Biraz Cenk, biraz da sinan bu soruya verebileceğimiz isimler. E sinan hazirandan beri yani neredeyse 6 aydır dinleniyor artık patlama yapma zamanı gelmişti. Cenk ise 6 yıldan fazladır dinleniyor (EL'de 8 sezonu ve Uleb'de ise 1 sezon en azından isim bazında var) e artık kariyeine basketbolda devam edip etmeyeceği yönünde bir karar vermesi lazımdı. Cenk'in performansında Ersan faktörünün önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. daha önce yazdığım için tekrar etmeyeceğim bu konuyu. unutamayacağım bir pozisyon var. Efes set hücumunda hızla top çevirdi ve Cenk boş şut pozisyonu yakaladı. o sırada savunma oyuncusu üzerine doğru geliyordu. Cenk üçlük kullanmak yerine bir vücut fake'i ile oyuncuyu geçti, penetre sonrasında uzunları görünce göz yaşı damlası bıraktı. Cenk böyle devam edip yıllardır gizlenmiş potansiyelilni sahaya yansıtacak mı yoksa traş bıçağını kaydırıp bıyıklarına veda ettiğinde alışık olduğumuz Cenk'i mi göreceğiz?<br /><br />İlievski kendi normalini sahaya yansıttı ve sonunda Kerem'in yedeğinden katkı bulduk. Ancak bu durum oyun kurucu rotasyonunun zayıflığını örtmüyor. <br /><br />Efes, kısalarından verim aldığı sürece başarılı olacak. Kinsey sağlam döndüğü zaman Efes kısa rotasyonu tat vermeye başlayacak ancak F4 adayı takımlarla kıyaslandığında Efes'in çok iyi uzun rotasyonuna (Ersan'ın boşluğu nasıl telafi edilecek merak ediyorum) sahip olduğu söylenebilir ancak maalesefr aynı şeyi kısa rotasyonu için söylemek mümkün değil. Basketbolda kısa rotasyonunun uzun rotasyonundan bir parça daha önemli olduğu gerçeğini buna eklediğimizde efes mevcut kısa rotasyonu ile top 16'da başarılı olabilmek için sürekli ekstra katkıalra ihtiyaç duyacak. Umarım Sinan ve Cenk bu katkıları sürekli verebilirler.<br /><br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRJL_0_xD5MvkUrJOM9U66NErJaSv6sMtDSFLCDtiHtbQQYkq4aYdKMOan1STO6IZ6x-8eAl5qkkZIlOmhzJ_Ln5Zx-JAihD2IKYDlvga7yWN4EwmQflZxmlDLy-pwoKkokNvD_pYDrcs/s1600/fenerbahce+nancy.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 266px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRJL_0_xD5MvkUrJOM9U66NErJaSv6sMtDSFLCDtiHtbQQYkq4aYdKMOan1STO6IZ6x-8eAl5qkkZIlOmhzJ_Ln5Zx-JAihD2IKYDlvga7yWN4EwmQflZxmlDLy-pwoKkokNvD_pYDrcs/s400/fenerbahce+nancy.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5683650443197750498" /></a><br />Fenerbahçe ise efes'in tam tersi bir kadro yapısına sahip. Uzun rotasyonunda zayıf kalsa da Avrupa'nın en iyi kısa rotasyonlarından birisine sahip. Ancak takımın iskeleti ve oyun şablonu yok. bunun temel nedeni ise oyun kurucuların takımı oynatmaya dönük isimler olmaması. Ukic çok formsuz. Jerrels combo guard. saf olarak oyun kurucu değil. Dolayısıyla takımı oynatabilecek tek isim Preldzic ve hücumu organize etmeseydi yarım nancy bile başa bela olabilirdi.<br /><br />Fener'in kısa rotasyonundaki zenginlik göz kamaştırıyor ve her ne kadar dün Jerrels hücum anlamında üstün bir oyun sergilese de Fenerbahçe'nin ihtiyaç duyudğu oyun kurucunun takımı daha oynatmaya dönük bir oyuncu olması gerektiğine inanıyorum. Sağlam bir Engin bu kadroya büyük katkı sağlayacaktır.<br /><br />Görebildiğim en önemli sorun Bogdanovic'in savunmada yokları oynaması. Savunmada silik bile değil adeta görünmez. Rakip sürekli 5'e 4 hücum etti. Zayıf takımlara karşı bu durum soprun teşkil etmese de ciddi rakiplere karşı Bogdanovic'in bu vurdumduymaz savunması çok baş ağrıtıcı olabilir. Savunmamız iyi olduğu için rakibi 53 sayıda tutmadık, rakip dağınık olduğu için 53 sayıda kaldılar. hem hücumda hem de savunmada daha organize işler yapmak lazım. ama özellikle Ukic'in sayı olarak değil ama asist olarak, takım idare etmek olarak ipleri eline alması kendine gelmesi gerekiyor.<br /><br />2 takımımız galibiyet aldı. şu ana kadar beceremedik umarım bu hafta 3 galibiyet alabiliriz.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-57346253281733290542011-12-01T00:43:00.000-08:002011-12-01T01:40:44.263-08:00Spirou-Efes: 62-66 (Efes kısaları ses verdi)<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitNW5dfp-B0shu7eJ2pD6HxxQhHgVRZ6ayvjxM5nf4kh_kwKmd4f0j4J57l5qKWIGRbkLL8gnPmIyxhD6GgPrb8inwTM1-vI9UKtdM4wQ8PIagXjOqj_ahIaJEo7pscpsq1iw_YPjnwZw/s1600/cenk%252Bakyol.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitNW5dfp-B0shu7eJ2pD6HxxQhHgVRZ6ayvjxM5nf4kh_kwKmd4f0j4J57l5qKWIGRbkLL8gnPmIyxhD6GgPrb8inwTM1-vI9UKtdM4wQ8PIagXjOqj_ahIaJEo7pscpsq1iw_YPjnwZw/s400/cenk%252Bakyol.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5681092557593437266" /></a><br />Kinsey'in yokluğunda (performansı düşük olduğunda)Efes Pilsen'in büyük işler yapmasını beklememek gerek. Maccabi ile Real'e yenildi, Partizan ve Spirou'yu yendi. Mevcut kısa rotasyonu ile Efes'in kendisine yakın rakiplere karşı galibiyet alabilmesi için kısa rotasyonundaki oyuncuların ekstra performans göstermesi gerekiyor. Dün Tunceri yine Avrupa'nın en iyi 10 oyun kurucusundan biriymiş gibi oynadı. 4-5 maçta bir Tunceri böyle oynayabiliyor. Sinan ve Cenk savunamda gerçekten önemli işler yaptılar ve Vujacic takımın bir parçası gibi oynadı. Vujacic bu maç öncesinde 1,5 asist ortalaması ile oynarken 4 asist yaptı sadece bu maçta. ilk periodda farklı farklı dönemlerde 3 oyuncuyu top kapmak için yere atladığını gördük. kerem, sinan, vujacic, savanovic ve barac'dan hangisi atlamış olabilir diye düşünsek ilk akla gelen isimlerin değil, son akla gelebilecek isimlerin atladığını görürüz. İlk periodda savanovic barac ve Vujacic'i yerde top kapma mücadelesinde gördük. ilginç ve önemli bir detay; oyuncuların isteğini göstermesi açısından...<br /><br />Efes çok rahat kazanacağı maçı zora sokmayı nasıl başardı ben anlayamadım. cenk'den 6ribauntluk bir katkı gelmesine rağmen toplam takım ribauntunda Efes'in 8 ribaunt geride olması çok düşündürücü. dahası 73 doğumlu olan (tahminim EL'de daha yaşlı oyuncu yoktur.) Riddick'in efes'in çok güvendiğimiz pivot rotasyonunda ayak çabukluğunu kullanması garip bir durum. 40 yaşındaki bir adamın ama ayak çabukluğunun ekmeğini yemesine izin verdik. 16 dakika oynadı ve 10 ribaunt aldı bunlardan 5'i savunma ribauntu diğer 5'i ise hücum ribauntu.<br /><br />"2 dakika daha olsa bu maçın sonu ne olurdu kimse bilemez" demiş Ufuk. Bence kötü açıklama. Farkın kapanma nedeni Efes'in anlamsız bir şekilde nasıl olsa kazandık havasına girmesi. Koçun hatası ise takımı bu havadan çıkartmaması. Dün izlediğim Efes bu maç değil 2 dakika, isterse 100 dakika uzasaydı da Efes yine kazanırdı diye düşünüyorum. <br /><br />Kinsey'siz Efes, Partizan'a rövanşı vermedi, Spirou'dan rövanşı aldı, bakalım EA7'ya karşı ne yapacak. Efes'de güzel gelişmeler var. Önce Cenk'ten bahsetmek lazım. Cenk'i ilk kez hırslı ve istekli görüyorum. Dün fazlaca sorumluluk aldı. Savunma ve ribauntlardaki gayreti ile o şutları deneme hakkını kazanmıştı. Sokamadı belki ama istekli olması önemli. Cenk eski Cenk gibi olsaydı kinsey'siz Efes'in EL'de galibiyet çıkartması bence mümkün olmayabilirdi. Son tahlilde Cenk'in bench ısıtmak dışında işlewvleri olduğunu görmemiz güzel. Cenk'deki bu değişimi ben ilginç gelecek ama Ersan'a bağlıyorum. Ümit takımı sırtında taşıyan iki oyuncudan biri cenk diğeri ise Ersan'dı. cenk Ersan'ın geldiği kademeyi yakından saha içinde görünce muhtemelen kendinden utandı ve birşeyler yapmaya karar verdi. Umuyorum böyle devam eder. Sinan sakatlığının etkisini yavaş yavaş üzerinden atıyor. eski çabukluğuna kavuşmak üzere. Vujacic, takımın bir parçsı olma yolundaki istekliliği çok önemli. ilk kez 35 dakika oyunda kaldı ve ilk kez sadece 10 top kullandı. Rakam fazla gibi gözükse de bu maç öncesinde yaklaşık 14-15 top kullandığını düşünürsek, 10 rakamı oldukça kabul edilebilir olmakta. Tek sorun ilievski. ne savunmada ne de hücumda varlığını hissettrimemesi Efes için önemli bir handikap. ilievski sınırları belli olan bir oyuncu ama ne savunmada ne de hücumda bu kadar kötü bir oyuncu değil. Efes'in kısa rotasyonunun form durumu Efes'in sıralamadaki yerini belirleyecek. Kinsey'in sakatlık öncesindeki performansı ile dönmesi çok önemli ancak ilievski'den verim alınamazsa top 16 sonrası Efes için büyük bir hüzün olabilir.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-13755679601368981412011-11-24T22:54:00.000-08:002011-11-24T23:51:10.907-08:00Uzatmalarda Gelen Sevinç-Hüzün<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5Cb9_GbCiEdRUScewPSGoxQ3DVY5JVH1pRlfGYPFYzR3yi-bcXia1p6RmRndxvQZ2oC6ycue2aLDJJIA1yAoH_jIjWtyfRf8TMoaYO9ATmGyy4wWegZ_zTTplbWhe3SKYx9nNwbcMer8/s1600/Zaza_Pachulia.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 200px; height: 278px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5Cb9_GbCiEdRUScewPSGoxQ3DVY5JVH1pRlfGYPFYzR3yi-bcXia1p6RmRndxvQZ2oC6ycue2aLDJJIA1yAoH_jIjWtyfRf8TMoaYO9ATmGyy4wWegZ_zTTplbWhe3SKYx9nNwbcMer8/s400/Zaza_Pachulia.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5678837664675686482" /></a><br /><br />Önce sevindik sonra üzüldük. 3'te üç yapmaya çok yaklaşmıştık ta ki uzatmalarda Fenerbahçe teslim bayrağını çekene kadar. <br /><br />Galatasaray maçının normal süresinin son beş dakikasını ve uzatmalarını seyredebildim. O nedenle fazla bir şey söyleyemem. Zaza'nın katkı vermesi ile "Zaza'nın kazanılması olumlu bir gelişme" şeklinde bir argüman ortaya atıldı. Ben buna pek katılmıyorum şöyle ki; takımın bireysel performanslara bağımlı olması bence iyi olmaktan ziyade olumsuz bir durum. Özellikle Efes ve Galatasaray kadrolarındaki büyük değişikliklere rağmen sene başında oynadıkları takım oyunundan giderek uzaklaşarak, bireysel yeteneklerin kendilerini göstermeleri ile galibiyet almaya başladılar ve uzun vadede bunun iyi sonuçlar doğurmayacağı rahatlıkla söylenebilir. Takımın 2 hatta 3 oyun kurucu ile oynadığı, genelde de 4 kısa ile mücadele ettiğini düşündüğümüzde rakibin ise hiç galibiyet almamışl bir takım olduğunu buna eklediğimizde takımın sadece 14 asist ile oynaması ve buna karşın 20 top kaybı yapması düşündürücü.<br /><br />Ancak takımın geriye düştükten sonra galibiyet için inanılmaz efor sarfetmesi ise takdire şayan bir durum. Özellikle oyuncularının terlerinin son damlasına kadar mücadele etmeleri ve maçı çevirebilmeleri sadece rakibin genç ve tecrübesizliğine değil, Galatasaray'lı oyuncuların kazanma hırsına dayalıydı. Takımın bu denli hırslı olmasını sağlayan faktör ise; taraftarının inanılmaz desteği idi. Galatasaray'ın gerçek gücünü haftaya test etme olanağı bulacağız. Galatasaray'ın bu sene neler yapabileceğini gösterecek en önemli maçı haftaya. Ya mağlubiyeti telafi edeceğiz ya da 4. olarak gruptan çıkacağız. <br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-B3XXlh7FpLOPT5rUgaBaYGzr1NVdLrwdExANL9-nm0NgAYZhNRsybBDf8VNvSLDkmRu2U27TJKkp1tMJhZzFuhs7vY1TdNHGUga27pQVORmQ5W__Nj9R53WNulRWftoYsaR1rJItJ_c/s1600/Spahija_basin.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 225px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-B3XXlh7FpLOPT5rUgaBaYGzr1NVdLrwdExANL9-nm0NgAYZhNRsybBDf8VNvSLDkmRu2U27TJKkp1tMJhZzFuhs7vY1TdNHGUga27pQVORmQ5W__Nj9R53WNulRWftoYsaR1rJItJ_c/s400/Spahija_basin.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5678837545390987458" /></a><br /><br /><br /><br /><br />Fenerbahçe ölüm grubunda oynuyor. tüm takımlar eşit ayarda gibi. grup birincisi ve sonuncusu her an değişiebilir. Doğrusu Nancy ve Cantu sürpriz yaptılar. OLY, Caja Labarol, Bilbao ve Fenerbahçe rahatlıkla ilk dört'ü alır beklentisi vardı. Olmadı. Şu an için gruptan kim çıkacak o bile belli değil. tüm takımlar 5 galibiyet 5 mağlubiyet alabilir. Bu anlamda dün akşamki maç, hem gruptan çıkmak ve hem de birinci çıkmak için çok önemliydi. Fenerbahçe 3 period boyunca maçı kazanacak şekilde oynadı. 4. periodda Caja'lı oyuncular sazı ellerine aldılar ve uzatmalarda da kazanmayı bildiler. <br /><br />Bogdanovic hücumda her geçen gün daha etkili olmaya başladı ama aynı bogdanovic işin savunma kısmında da giderek kötü oynuyor. San Emeterio her pozisyonda Bogdanovic'i geçti. Hatti bogdanovic durumu seyretti diyelim, savgili Spahija örneğin Sefolosha ile Emeterio'yu savunmayı neden düşünmedi doğrusu anlam veremedim. Basketbolda kısa rotasyonu da uzun rotasyonu da çok önemli. ancak kısa rotasyonu uzun rotasyonundan bir parça daha önemli önemli. kısalar iyi olduğunda vasat uzunlarla bile iş yapmak mümkün. ancak en yi uzunlara kötü kısalar eşlilk ettiğinde takımın galibiyet ççıkartması mümkün değil. Bu noktada Fenerbahçe'nin en büyük avantajı kısa rotasyonunun isim bazında çok iyi olması. Feerahçe'Nin top 16'ya kalmasını sağklayacak tek faktör bu olacak gibi. Oyuncular formsuz, koç formsuz, uzunlar kötü, sakatlar var ancak kısa rotasyonu çok kaliteli isimlerden oluştuğu için bu takım çok can yakacak. Form düzeyi arttığında ve eksikler takıma tam anlamıyla aktıldığında ise çok tehlikeli bir Fenerbahçe karşımıza çıkacak. bu arada ilginç bir şekilde takım oyunu içinde yükselme olanı olan oyunucların Fenerbahçe maçlarında ortalamaları üzerinde oynadıklarını görüyoruz. Bu sene Prigioni, printizesis, moerman, banic ve san emeterio gibi oyuncular ortalamaları üzerinde bize karşı oynadılar. Neyse yolumuz açık olsun.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-84055695401399934522011-11-23T22:37:00.000-08:002011-11-23T23:06:20.265-08:00Efes-Partizan (67-58)<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGixtxjqa2wMJYOaNmSj7Nr0qRya03LRz3HjJ6eVsVDdebKsDakxtW5LUDyMQcKtcjBdpL7VTjxcSoF-1d81M6QsS9tI48sj_5t8N0HPS9SfhDU-pKSZEcyqgxqu_ci4qeJaSkL_hx1Ws/s1600/vujacic.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 200px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGixtxjqa2wMJYOaNmSj7Nr0qRya03LRz3HjJ6eVsVDdebKsDakxtW5LUDyMQcKtcjBdpL7VTjxcSoF-1d81M6QsS9tI48sj_5t8N0HPS9SfhDU-pKSZEcyqgxqu_ci4qeJaSkL_hx1Ws/s400/vujacic.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5678454791206685474" /></a><br />Partizan'ın üst üste 3 haftadır kazandığını, Efes'in ise son 2 haftada kaybettiğini düşündüğümde çok zor bir maç olacağı beklentisine girmiştim. Doğrusu maç öncesi beklentim tam olarak sahaya yansımamış olsa da maç sonunda Partizan'ın dış şutları sokmaya başladığı dönemde Pekovic'İn 5 faul ile dışarda olması ve Savanovic ile o şutlara karşılık verebilmemiz maçı kazanmamızı sağladı.<br /><br />Ben maçta Efes mi iyi savunma yaptı yoksa Partizan mı kötü günündeydi çok emin olamadım. Partizan kısalarının dış şutlarda gününde olmaması, Pekovic'e yardım getirmemeizi kolaylaştıran bir faktör oldu. Sİnan ile rakip oyun kurucuya baskı yapmamız ve Cenk'in de uzun kolları ile çaldığı topların savunmaya etkisi beraber değerlendirildiğinde Efes maçı kazanmayı başardı. bu galibiyette şüphesiz ki Kerem'in de rolü çok önemli. Kerem ortalama performansının üstünde oynamamış olsa maç daha kısır skorlarla devam edebilir ve Partizan, çok fazla geriye düşmeyerek maç içinde kalabilirdi. Bu durumda ise maç sonu tamamen farklı bir senaryo ile karşılaşmak mümkün olacaktı.<br /><br />Efes için sorun tam olarak bu noktada başlıyor. Kinsey'in olmadığı ya da üstün performans sergilemediği durumda kısa rotasyonundaki oyuncualrın ortalamanın üzerinde oynamaları gerekiyor. Hem de bir tanesinin değil en az iki üç oyuncusunun ortalama üzerinde oynaması gerekiyor ki Efes maçı kazanabilsin. bu minvalde dün akşam, Kerem, Vujacic ve Cenk kendi oyun ortalamalarının üzerinde oynayarak maçın kazanılmasında önemli rol oynadılar. Sinan'ın savunma performansı da bu maçta önemliydi. Yağtığı baskı ile rakibin hücum düzenini bozması genel olarak önemliydi. Vujacic kendine değil takıma oynadı ve verimliği arttı. 1,2 asist ortalaması ile oynuyordu dün 3 asist yaptı. Vujacic'in bu oyunu istisna değil, rutin olmalı.<br /><br />Bireysel performanslar dışında Efes'de küçük de olsa bir değişim vardı. tam saha baskı yerine yarı saha baskıyı daha fazla uyguladılar ve bu oldukça işe yaradı. Bakalım bu düne özel bir görüntü müydü, yoksa genel olarak bir strateji değişikliği mi?<br /><br />Kazanılması gereken bir maçı Efes kazandı. Ancak bu galibiyet takım olgusu ile değil, bireysel performanslar ile geldi. Kinsey'siz Efes tat vermiyor. Umarum Kinsey sakatlık öncesindeki formu ile takıma dönebilir.<br /><br />Ilievski transferi öncesinde Efes pilsen Kerem'e yedek değil, Kerem'i yedek bırakacak bir oyun kurucu peşindeydi. Huertas, Spanoulis gibi isimler olmayınca Efes ilievski'yi transfer etti. Kerem'e yedek oyun kurucu aldı. ılıevski çok kötü oynuyor. Bunu formsuzlukla açıklamak kolay değil. umarım üzerindeki ölü toprağını bir an evvel atabilir.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-85733767811576244112011-11-18T01:06:00.000-08:002011-11-18T01:11:08.071-08:00Mağlubiyetler...<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7WmOac9VXxfSRySy294Ot0RjT3wvRZgCnmtN1GX6wlTVQzjxak7ig0kpHcxsPv0evaRN7FoNGjbX_GD0xUiAMve3tQXZPJ3t8iWkxW8LpWlg_JDhtsJh-6O9InW4K6ag6jMpWlvG_qu4/s1600/galatasaray-cevher-ozer-ile-sozlesme-imzaladi-2832524_300.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 265px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7WmOac9VXxfSRySy294Ot0RjT3wvRZgCnmtN1GX6wlTVQzjxak7ig0kpHcxsPv0evaRN7FoNGjbX_GD0xUiAMve3tQXZPJ3t8iWkxW8LpWlg_JDhtsJh-6O9InW4K6ag6jMpWlvG_qu4/s400/galatasaray-cevher-ozer-ile-sozlesme-imzaladi-2832524_300.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5676260777491722594" /></a><br /><br /><br />Galatasaray'la başlayalım.<br /><br />Öncelikle her takımın çekinebileceği bir kadro kurdu. Siena'nın ve Barca'nın bize karşı maçtaki konsantrasyonları üst düzeydeydi ve maça iyi başladılar. Siena maçından farklı olarak Galatasaray geriye düştüğünde dahi kazanmayı umuyorlardı. Belki sizlere anlamlı gelmeyecek ancak Wallace dışarıdan 5/3 ile oynarken aynı pozisyonda Cevher'in 4/0 ile oynaması maçın kaybedilmesine neden oldu.<br /><br />Galatasaray için bu önemli bir kayıp değil. Hatta iyi tarafından bakıldığında Barcelona'nın oynadığı maçlarda (union olimpija haricinde onda da sadece 1 sayı farkla) period dahi kaybetmediği düşünüldüğünde Galatasaray’ın bir periodu berabere iki periodu ise önde kapattığı notu bence oldukça önemlidir. özellikle son periodu Galatasaray’ın 18-9 gibi bir skorla önde kapatması Barcelona ile oynayan diğer takımlarla bizim farkımızı göstermesi açısından bence önemli bir done. Rakibi dışarıya zorlamamız ve her iki alanda da iyi savunma yapmamız yardımlaşma ve yardım sonrasında hızla seti yeniden oturtabilmemiz çok olumluydu.<br /><br />Böylesi maçlarda kadro ve takımın ismi belirleyici oluyor. Cevher Wallace'den daha iyi bir şutör olmasına rağmen gözü kapalı yapabileceği atışlarda buralarda oynama alışanlığı olmadığından ya da rakip takımın isminin onun psikolojisi üzerinde yarattığı baskı nedeniyle o atışları sayıya çeviremezken Wallace EL kariyerinde 4 maçta toplamda 4/0 üçlük atmışken bize karşı 5 atış deneyerek bunun 3'ünde başarılı olmasını oynadığı takımın isminden kaynaklandığını söylemek mümkün.<br /><br />Neyse, Galatasaray camiasından basketbolu bilenler bu maç sonrasında üzülmemişler hatta gelecek için olumlu ışıklar görmüşlerdir. <br /><br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKmYImfTEPkqp8Mf7A-8WQuAnRJwsrqgadEfehyphenhyphen56tfbM5Y_qWNsRdPmEIZrd-H2LRa7Irm_NKneNe1lDL7sn_16bjDAFqzLm3ZlsLHptuKIFmXAUk46WKtZ_CidGOPXm8jg6P1aR93vM/s1600/ufuk-sarica.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 219px; height: 224px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKmYImfTEPkqp8Mf7A-8WQuAnRJwsrqgadEfehyphenhyphen56tfbM5Y_qWNsRdPmEIZrd-H2LRa7Irm_NKneNe1lDL7sn_16bjDAFqzLm3ZlsLHptuKIFmXAUk46WKtZ_CidGOPXm8jg6P1aR93vM/s400/ufuk-sarica.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5676259909962485698" /></a><br /><br /><br />Efes'le Ddevam edelim<br />Efes için benzer şeyler söylemek pek mümkün değil. Efes'de coaching ve kısa rotasyonun zaafları göze çok batıyor. Kinsey'in sağlam dönmesi önemli. Farkın kapatılması çok önemliydi ancak kapanan farkın açılması gelecek için kötü oldu. Muhtemel bir üçlü averaj durumu düşünüldüğünde bu farkı efesin kendi lehine çevirmesi kolay olmayacaktır. Ufuk'un son dönemlerin en formda uzunu Barac'ı sadece 8.30 dakika kullanması önemli bir sorun. Sinan'ın bu düzeylerde 30 dakika oynaması keza Cenk'in 15 dakika civarı süre alması kısa rotasyonundaki sorunu adeta gözler önüne seriyor. <br /><br />Ancak en önemli sorun Ufuk'un takımı yönetememesi. Böyle bir rotasyonu kullanmak için daha kariyerli bir koça takımın ihtiyacı var. Maç sonrası Madrid koçu EL'de 20 sayılık bir fark kolay değil diyor. Efes'e karşı bu farkı yakalamak daha da zor. Daha kötü bir kadro ile kendinden daha iyi bir kadroya karşı fark atmak gerçekten çok yaşanan bir olay değil.<br /><br />Bu noktada uzun oyuncuların ancak kısaların onlara pozisyon hazırlamaktaki yetenekleri kadar oynayabileceğinin altını çizmemiz gerek. Sene başında Efes Kerem Tunceri'yi yedek bırakacak bir oyun kurucu peşindeydi. Huertas, Spanoulis gibi. Ancak aldıkları isim Kerem'e yedek oldu. En önemli sorun özellikle guard rotasyonunun gerek hücum gerekse savunma açısından yeterince güçlü olmaması. Top 16'ya kalındığında iyi bir transfer ile bu sorun aşılacaktır. Kinsey'in sağlıklı dönmesi de oldukça önemli. Bu iki durum gerçekleştiğinde Efes'i daha iyi yerlerde göreceğiz.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-90164410486473268352011-11-16T22:25:00.000-08:002011-11-16T23:05:37.762-08:00Fenerbahçe Cantu: Uzatmalarla gelen Şans<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJGHoaXDiXhsSQqJP6yydTyHP_GGpChVxwSuYZsPk9BLlC03SK29_bAsPpkwkyyG0kqU0PVdGKA-kC3ARf3LHB-4Lcm2kiGZBpxJJha_WOHvJT1FamneFxx6YIXxaGDXX8u4naVC0l8yY/s1600/4_neven_spahija2.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 230px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJGHoaXDiXhsSQqJP6yydTyHP_GGpChVxwSuYZsPk9BLlC03SK29_bAsPpkwkyyG0kqU0PVdGKA-kC3ARf3LHB-4Lcm2kiGZBpxJJha_WOHvJT1FamneFxx6YIXxaGDXX8u4naVC0l8yY/s400/4_neven_spahija2.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5675856537750818786" /></a><br />Fenerbahçe çok formsuz günlerden geçiyor dolayısıyla çok kötü oynuyor. buna karşın Cantu adeta grubun sürpriz takımı hüvviyetinde. dün geceye kadar 3 galbiyet 1 mağlubiyet ile caja labarol ile birlşikte grubun zirvesinde idiler. Muhtemelen kuralar çekildiğinde grupta liderlik mücadelesi yapabilmeyi umut eden takımlardan birisi değildi Cantu ve koçları Trinchieri için de hedef top 16 idi fazlası değil. Grup birinciliği ya da ikinciliği gibi hayalleri yoktu muhtemlen. fenerbahçe'nin bulunduğu grup öyle bir hal aldı ki doğrusu neredeyse her takımın grup birinciliği ile sonunculuğu şansı eşit gibi. 3 takım 3-2 galibiyet ile birinci sırada iken diğer 3 takım ise 2-3 galibiyet oranı ile son 3 sırayı paylalıyorlar. her takım her takımı yenebiliyor. keyifli bir grup. İşte bu noktada galibiyet kadar önemli olan bir durum var o da averaj. Şu andaki görüntü devam ettiği takdirde bu grupta her takım beş galibiyet 5 mağlubiyet yakalayabilir ve averaj belirleyici olabilir. işte uzatma ile gelen şans aslında buydu Fenerbahçe için. Tatlı bir fark 7-8 sayılık bir fark yakalanabilirdi. Ama konsantrasyon eksikliği, coaching eksikliği ile birleşince arzue dilen fark olmadı ama en azından galibiyet geldi.<br /><br />İşin güzel tarafı Fenerbahçe gerçekten çok formsuz iken 5 maçta 3 galibiyet alabildiyse birazcık form tuttuğunda, Ukic biraz takımı oynattığında bu gruptan rahatlıkla lider olarak çıkacaktır. Düşünün siz, Mirsat yok, Marko yok, ukic formsuz, Jerrels çok kötü, Bogdanovic istenen kıvamde değil, preldizc ise insiyatifi almıyor ve siz formda bir rakibi yenebiliyorsunuz. İşler bu kadar kötü iken alınan bu galibiyetler işler biraz düzeldiğinde çok değil, Ukic biraz form tuttuğunda liderlik kapısını Fenerbahçe için aralayacaktır.<br /><br />Maçı Fenerbahçe toplamda sadece 6 asist ile tamamladı. Asist sayısı takımın takım olmaktan ne kadar uzak durdurğunu gösteren önemli bir gösterge. Sorun ise mevcut guard rotasyonu ile uzun seçimleri arasındaki kısır döngüde yatıyor. Gerek Jerrels gerekse Ukic ikili oyunları seven oyuncular ancak Fenerbahçe pivotları ikili oyun konusunda oldukça ağır kalıyorlar. bu da asist sayılaının çok düşmesinin önemli bir nedeni o0larak karşımıza çıkıyor. Ukic çok yönlü bir oyuncu olduğpu için toparlandığında takımı farklı şekilde oynatacak ve takımın ve kendi bireysel istatistiklerini de yükseltecektir. Diğer durumlarda Preldzic'in hücumu organize etmesi gerekiyor ancak dün akşam Perldzic de kötüydü.<br /><br />Son tahlilde yaptığı baskı ile özellikle maçın kırılma anlarında yaptığı baskı ile rakibi top kayıplarına sürükleyerek Fenerbahçe asist dezavantajını ortadan kaldırabildi ve galibiyete uzanabildi. Tebrikler.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-83706841068841146172011-11-11T01:47:00.000-08:002011-11-11T05:33:36.633-08:00Takas: Efes vs. Maccabi<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpdhVnn8y5omOPfr8t9fNm0UwmGYBVabrsD7zbQCXUfELcgs6plSyq9pwC5qvWHSevPV1AS0TNTbKTHlU4ypytslNoC33V4N0oCOHK0RYGkWVyrSvUUXomAjle2dVdV4XfW-LzfaDJ73U/s1600/ufuk-sarica.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 219px; height: 224px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpdhVnn8y5omOPfr8t9fNm0UwmGYBVabrsD7zbQCXUfELcgs6plSyq9pwC5qvWHSevPV1AS0TNTbKTHlU4ypytslNoC33V4N0oCOHK0RYGkWVyrSvUUXomAjle2dVdV4XfW-LzfaDJ73U/s400/ufuk-sarica.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5673726246105853922" /></a><br />Çok değil sadece koçları değiştirseydi bu iki takım acaba nasıl bir sonuç ortaya çıkardı sorusu çoğumuzun aklına gelmiştir. Ya da Farmar ile Vujacic yer değiştirseydi ne olurdu? Belki biraz iddialı olacak ama koçlar sabitken Farmar Vujacic takasının bir işe yaramayacağını düşünüyorum ancak koçlar değişse ve farmar Vujacic takası olmasaydı Efes'in rahat bir şekilde çift hanelerde maçı kazanacağını söyleyebilirdim. <br /><br />Maç sonrası sevgili Ufuk Sarıca "istatistiklere baktığımızda" diyor "ilginç rakamlar görüyoruz daha önce hiç 33 tane üçlük denememiştik." Çok yerinde bir tesbit doğrusu ancak Ufuk Sarıca'ya ilişkin sorun da tam olarak burada başlıyor. İstatistik kağıdına bakmadan sorunu tesbit etmeliydi ve özellikle son period oyuncularını içeriden oynamaya teşvik etmemliydi. Geçmiş olsun diyelim. Önemli bir kayıp oldu hatta telafisi pek de mümkün gözükmeyen bir kayıp.<br /><br />Daha önce de yazmıştım bu sefer uygulamalı izleme fırsatımız oldu. <br /><br /><strong> Partizan zaferinden sonra yazdıklarım adeta dün geceyi anlatıyordu: "...Ancak Efes kısa rotasyonunun ben yetersiz olduğu inancındayım. Kinsey her maç böyle oynarsa sorun olmaz ancak Kinsey'den verim alınamadığında Efes kısa rotasyonunda sayı ve asist kısırlığı göze çok fazla batacaktır. Eskilerde Nicholas'a, geçmiş senelerde rakocevic'e düşen yük bu sene de Vujacic'e düşer ve takım oyunundan hızla uzaklaşılabilir. Bu kısırlık uzunlara da yansır ve geçmiş senelerdekine benzer bir kilitlenmeye yol açabilir..."</strong><br /><br />1 ay öncesinde bu değerlendirmeyi ben yapabildiysem, Ufuk Sarıca ve Efes teknik ekibinin buna ilişkin herhangi bir planları olmadığı söylenemez. Muhtemelen top 16'da aşamasında kısa rotasyonuna hücum gücü yüksek bir oyuncu dahil edeceklerdir. Alternatif senaryo ise Sinan ve Doğuş'un hücumda etkili olmalarını beklemek... <br /><br />Son günlerde çok kullandığım tabirle her şeye rağmen enseyi karartmamak gerektiğine inanıyorum. Efes'in kısa rotasyonundaki skıntısına rağmen çok güçlü bir kadrosu var. Dün Barac haricinde hiçbir oyuncusundan yeterince verim alamamasına rağmen maçı kazanabilecek duruma gelmişti. Efes teknik ekibinin takım üzerinde biraz daha etkin olması, doğru şut imkanlarını doğru oyuncular için yaratacak oyun planları ile Efes daha iyiy yerlere gelebilir. Efes'İn mücadelesi ve direnci dün akşamki sonuca rağmen beni memnun etti.<br /><br />Maç sonrası Blatt'ın açıklamalarında; Maccabi'nin her periodu önde bitirdiği ayrıntısı görmek mümkün. Ancak Maccabi ilk beşi maç genelinde Efes ilk beşinin gerisinde kaldığını da biz ekleyelim. Önemli bir ayrıntı Maccabi benchten 30 sayı bulmuşken Efes sadece 19 sayı bulabildi. Zaten aradaki farkı yaratan unusr da bu oldu. <br /><br />Son söz Ufuk pek de gününde olmayan Savanovic'i Ersan'dan daha fazla oyunda tutarak bence önemli bir hata yaptı. Ama genel eleştiri olan ersan ve savanovic'i yanyana oynatmaması tercihi bence özellikle bu maç özelinde çok doğruydu. Blatt takımlarının hızlı oyunu sevdiğini düşündüğümüzde, ona karşı üç numara için yeterince hızlı olmayan savanovic ya da ersan tercihi pek de mantıklı olmayacaktır.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5089250509501214081.post-57230014549555671722011-11-10T02:38:00.000-08:002011-11-10T03:56:09.682-08:00Parçalı Bulutlu<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgaB083O05dYQ9qHAApGWdn4KtgF9v43YMB_RK0sJ0bnbmjSHScrWTBPx6KhLcXobfshYErKDSHddpaRr3nvMy7105QCYLixmUFyBrPCaRz6QtwGVg1EEGrWPI2wezUJ4BsuajIMI_FVYs/s1600/lakovic-barca.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 281px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgaB083O05dYQ9qHAApGWdn4KtgF9v43YMB_RK0sJ0bnbmjSHScrWTBPx6KhLcXobfshYErKDSHddpaRr3nvMy7105QCYLixmUFyBrPCaRz6QtwGVg1EEGrWPI2wezUJ4BsuajIMI_FVYs/s400/lakovic-barca.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5673334292581810562" /></a><br /><br />Slovenya deplasmanından Galatasaray galibiyetle dönmeyi başararak EL'deki ilk sezonunda 2 galibiyete, iki deplasman galibiyetine ulaşmayı başardı. Mevzu basketbol olunca erken ötmek pek doğru olmasa da bence galatasaray Top 16 biletini bu galibiyetle cebine koymuş oldu. Unics'i deplasmanda 4 sayının üzerinde yenebilirsek üçüncü olarak üst tura çıkarız.<br /><br />Galatasaray pek de iyi oynamadığı maçı biraz zorlansa da maçın kırılma anlarında daha doğru bir oyunla kazanamyı başardı. Maça ilişkin söylenebilecek çok şey var ama bunlara fazlaca girmeden genel yoruumu paylaşmak istiyorum. EL'deki ilk maçtan itibaren sözünü ettiğim bir konu var. Rakip, ikili oyunları durduğunda, Lakovic de pek iyi bir gününde değilse Galatasaray nasıl galip gelebilir? 5 numarada Songolia'yı değerlendirerek onun post oyunundan yararlanmak bir çözüm olabilir. Ya da Shipp üzerinden yine post up oyunu çizilebilir. Takımın hücumda ikili oyun haricinde alternatif üretmek zorunda olduğunu burada defaten yazmıştım. Dün sürpriz şekilde Lucas'ın post up'larına şahit olduk. Umuyorum Mahmudi böyle yeni oyunları salonda sahnelemeye devam eder çünkü buna çok ihtiyacımız var.<br /><br />Lakovic arzu edilen skor patlamasını 2-3 haftadır yapmıyor. Lakovic geçmişinde çok skorer bir oyuncu olsa da mental olarak takımın bir parçası olmayı daha çok tercih eden bir basketbolcu. Panathinakos'da oynadeığı 3-4 sezonda EL'de 13 sayı civarında bir ortalama tutturmuştu. Panathinaikos'dan önce Krka Novo'da ELde'ki ilk sezonunda 20'lerin üzerinde bir sayı ortalaması ile oynamıştı ama o takımda da doğrusu çift hanelere çıkabilecek başka bir oyuncu yoktu desek yeri var. Kısacası Lakovic attırmayı atmaktan daha çok seven bir oyuncu. Lakovic bireysel zorlamaları ile değil takımın işleyişi içinde sayı üreten ve takımın işleyişini güzelleştiren bir oyuncu. Maç boyu sevgili yorumcu ve anlatıcı abimiz/kardeşimiz Lakovic'in sahne almasını istediler. bu bence yanlış bir beklenti. lakovic işler yolunda gitmediğinde sazı eline alıp takımı sürükleyecek Spanoulis tarzı bir guard değil. Bunu yapamaz demiyorum ama o bunu tercih etmez. Takımı oynattıran ve o oyun esnasında bulduğu pozisyonları değerlendiren çok değerli bir oyuncu. Molalarda koçu adeta 18 yaşındaki bir oyuncu heyacanıyla dinleyen ve parkede elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan, görevini yerine getiren değerli bir oyuncu. sahne alacağı anlar, daha fazla sayı yapacağı anlar tabi ki olacak ama tek başına takımı taşınmasını beklemek; onun ruhuna ters ayrıca Galaatsaray'ın kaliteli kadrosuna haksızlık ve de Euroleague kalitesine aykırı bir istek. Bence bu maç özelinde Lakovic'in konuşulmasından ziyade diğer oyun kurucuları ender ve Tutku'nun konuşulması lazım. Toplamda 30-35 dakika süre alan bu guard ikilisinini ben asist yaptığını hatırlamıyorum.En az toplamda 3-4 asist yapmış olmaları gerekirdi. buna karşılık çok kötü günündeki Andric 3 asist ile maçı tamamladı yanlış hatırlamıyorsam. Furkan'a da bir parantez açmak lazım. Süre verildiği takdirde genç oyuncuların neler yapabileceğini göstermesi açısından güzel bir örnek. gerek Karşıyaka'da aldığı süreler ile tecrübesini arttıran genç oyuncu EL'de de bileğinin hakkıyla aldığı süreleri başarılı bir şekilde değerlendiriyor. yolu açık olsun. Karşıyaka'da onun üzerinde emeği olan tüm hocalarının dün akşam dururla Furkan'ı izlediklerini hissettim. Zaza sağlam olsaydı belki ilk beşte onu görecektik ve böyle bir Furkan izleyemeyecektik.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKxyL-BYsg8YUiUFLVmn-ZcxoN4I24T0kOvKqgURmrWWFvnH8fMK3P_SR-nk1Xq4JXfEosPZjbGyPRubXRQ7MhWyCMeLomf5-jUGam1OvR_icNhAodwqqQMV55r74GLn44d7MbOlOgzd8/s1600/vidmar.bmp"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 228px; height: 221px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKxyL-BYsg8YUiUFLVmn-ZcxoN4I24T0kOvKqgURmrWWFvnH8fMK3P_SR-nk1Xq4JXfEosPZjbGyPRubXRQ7MhWyCMeLomf5-jUGam1OvR_icNhAodwqqQMV55r74GLn44d7MbOlOgzd8/s400/vidmar.bmp" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5673334206139732386" /></a><br />Fenerbahçe kötü oyununa devam ederek bir galibiyet hem de deplasmanda ciddi denebilecek bir rakibi yendi. Ciddi denilecebilecek diyorum çünkü ilk maçta OLY'u rahat bir şekilde yendiler sonrasıdna ise 3 mağlubiyet aldılar. Bilbao bir zamanlar Kaan Kural'ın Fenerbahçe için kullandığı terimle Kaos oyunu ile rakibi bozan değişik bir takım. Hızlı oyun ile telaşlı oyun arasında bir yerlerde garip bir takım. Vakti zamanının real madrid'inin kemiği ellerinde ve iyi denilebilecek eklemeler ile vasat üstü bir kadroları olmasına rağmen garip bir hücum anlayışı ile bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. OLY gağlibiyeti sonrasında Cantu Nancy gibi grubun zayıf denilebilecek takımlarına mağlup oldular. O mağlubiyetleri unutturabilmek ve telafi edebilmek için ellerindeki belki de son şans Fenerbahçe'yi yenmekti. Bu Fenerbahçe^'yi yenmek doğrusu çok da zor değil. Neyseki buna muvaffak olamadılar.<br /><br />Fenerbahçe'lilerin enseyi karartması için bence sebep yok.Nancy maçını saymadığımızda takımın asist ortalaması 7,5 civarında. En önemli sıkıntı da bu. Bunun temel nedeni ise özellikle oyun kurucuların kötü durumu. Ukic birazcık toparlansa Fenerbahçe bu gibi maçları en az on sayı farkla rahatlıkla kazanır. Ukic'in anlamsız kötü oyunu ve Engin'in hala tam düzelememiş olması takımın Jerrels'ın ellerine teslim edilmesi ile sonuçlanıyor. Jerrels her ne kadar son periodda maçı kazandıran adammış gibi gözükse de kötü şut seçimleri ile (sokması seçiminin doğru olduğu anlamına gelmez) takımının oyununu bozuyor. Fenerbahçe'nin şu anda oyunu kurmak konusunda elindeki tek seçenek Preldzic. o da her maç Nancy maçındaki gibi olamıyor. Mümkün mertebede top Preldzic'in elinde kalmalı. Bu noktada ben Spahija'nın seçimlerinin de tartışılması gerektiği kanaatindeyim. özellikle Vidmar bu uzun rotasyonunda sadece 15 dakika oynayacak oyuncu değil. Vidmar birazcık bana Godfread'i hatırlatıyor. Basketbol erkek oyunu derdi. kendisine yapılan faulleri göstermek yönünde bir çaba sergilemez ve kendi gücüyle elinden geleni yapardı. Vidmar, aynı Godfread gibi kendisine yapılan faulleri göstermiyor bu nedenle sıfır tolerans olan bir ortamda dahi lehine çalınabilecek pek çok faul, çalınmıyor ve pota altında düşük yüzde ile oynumuyormuş izlenimi uyanıyor. Spahija Vidmar'ı daha uzun süre oyunda tutsa o çalınmayan fauller biraz daha fazla çalınmaya başlayacak ve Vidmar muhtemelen kendisini bulacaktır. Bir de Vidmar doğru yerde topla buluşturmuyor bunun en önemli nedeni de oyun kurucuların formsuzluğu ya da basketbol akıllarındaki yetersizlikten kaynaklanıyor. <strong>Fenerbahçe rakibini, rakibinin oynadığı şekilde yenmeye çalışıyor.</strong> kendi oyununu dayatamıyor bu bağlamda iki fizikli pivotu olan Fenerbahçe, rakibin duruduramayacağı bu oyuncular yerine maçın önemlice bir kısmında Gist'i 5 numarada kullanarak rakibin teleşlı oyununa ayak uydurdu. Bu seçimin ben yanlış olduğunu düşünüyorum ancak işin bir başka boyutu da var. Spahija belki de haklı olarak şunu düşündü. Oyun kurucular kötü olduğu için pivotlardan yararlanamıyorum o zaman ben de Biilbao gibi takımı kısaltıp daha hızlı olayım istedi. bu noktada Harvelle'n sakatlanması Fenerbahçe'nin işini kolaylaştıran önemli bir etmen oldu.<br /><br />Fenerbahçe oyun kurucu pozisyonununun acilen sağlıklı bir Engin'e ve geçen seneki Ukic'e ihtiyacı var. onlar geldiği zaman işler Fenerbahçe için çok daha farklı olacak.Ahmet Arif Erenhttp://www.blogger.com/profile/15249302467983182516noreply@blogger.com0