30 Ekim 2009 Cuma

Bir Tatlı Derbi Masalı: Yereldene evrensele gidememek...


Bu blogda en azından benim kalemimden futbola ilişkin bir şey pek göremezsiniz. Bu bağlamda bu yazıyı kesip saklayın isterseniz. Binde bir olacak bir şey. Başlangıçta şunu belirtmem lazım. Futbolla ilgilenmediğim için verdiğim bilgilerde yanlışlar olabilir. Kusura bakmayın. Burada verilen bilgiden ziyade mesaja dikkat etmenizi önerebilirim.

Bu konulara ya da bu konuda topa girmeyi pek sevmem çünkü. Konu “büyük” derbi. Yazıyı yazma nedenim ise işte şuradaki köşe yazısı. Gülşah hanım bence güzel yazmış. (Ali sami Yen'de benzer görüntüler olduğunda aynı yazıyı yazabilirse o zaman Gülşah hanımın bu yazısı benim gözümde gerçek değerine ulaşır. Yazabileceğini tahmin ediyorum çünkü; Adnan Polat’a da bu konudaki tutumundan dolayı eleştirel olarak değinebilmiş) Gülşah Hanım’In yazısı; Türkiye futbolunun kısa bir özeti. Benim için ise neden futbol seyretmediğimin kısa bir özeti. Ya da blogun başlığının neden BOLbasket olduğunu da bu köşe yazısında buluyoruz.

Aslında tek neden kirlilik. Futbol ülkemizde o kadar kirli ki, o kadar kirletildi ki böyle bir pisliğin bir parçası olmak istemiyorum. Endişelenmeyin yazı uzun bir yazı olmayacak. İşin aslı böyle derbiler bizim için milli mastürbasyondan başka bir şey değil. Efendim neymiş; dünyanın en önemli derbisiymiş. Miş miş-mış mış. Aynı hafta sonu bir Arjantin derbisi bir de İngiltere derbisi oynandı. O maçlar 200’den fazla ülkede gösterilmiş. Bizim maçı ise bizim dışımızda sadece İspanya yayınlamış. O da dandik bir kanaldaymış. Tek başına bu bile; bu derbinin yerel olduğunun en önemli kanıtıdır.

O zaman bu derbiyi o ünlü Arjantin derbisi ya da İngiltere derbisinin yanında anmamak lazım. Öyle dünya çapında büyük bir derbi falan değil. Biz böyle masalları nedense çok seviyoruz. Yerel başarılarla avunuyoruz. Basketbola da bu kirlilik ucundan kıyısından bulaşmaya başladı. Benim endişem basketbol için.

Hiç yorum yok: