26 Nisan 2010 Pazartesi

Play-off Eşleşmeleri


Efes-Erdemir: 1-0

Fenerbahçe-Bornova:0-0

Banvit-Karşıyaka: 0-0

Beşiktaş-Telekom:1-0


Son yılların en keyifsiz play-off'larından birisini izleyeceğimizi düşünüyorum. bunun temel olarak 3 sebebi var. Birincisi bence lige ciddi anlamda renk katan Galatasaray'ın play-off'da olmaması. İkincisi Telekom ve Fenerbahçe'nin beklenene düzeyin çok altında oyun oynamaları. Üçüncüsü ise Beşiktaş'ın gelenekselleşen maddi sorunları ve takımın düzenin bu nedenle bozulmuş olması.


Beşiktaş-Telekom serisi ilginç bir seri olacak. Üst tura çıkanın olası rakibi Efes Pilsen olacak. Bu anlamda Efes için birincilik pek de iyi olmadı. lig sekizincisi Galatasaray olsaydı galiba lig birinciliği çok da anlamlı olmayabilirdi. Düşüşün fina yolunda galatasaray, beşiktaş ya da telekom'la oynayacak. zor bir yol.


Fenerbahçe-Bornova eşleşmesi berabere başlasa da Fenerbahçe'nin mutlak favori. İki-üç yıl önce Darüşşafaka play-off eşleşmesinde Fenerbahçe'ye karşı sürpriz bir galibiyet almıştı ve iyi oyun oynamıştı. Bornova'nın gücünün yetebileceğini sanmıyorum. Belki bir galibiyet çıkartırlar. Evlerinde alacakları bir galibiyet Bornova için bence yeterli olacak.


Banvit karşıyaka serisinin en izlenisi maçlara sahne olacağı ümidindeyim. Çekişme ve mücadelenin üst düzeyde yaşanacağını düşünüyorum. En "efendi" seyirci ile en "ateşli" seyircinin takımları karşı karşıya gelecek. Kazananın rakibi ise muhtemelen pek de iyi oynayamayan Fenerbahçe olacak. Yani kazananın tek hedefi yarı final olmayacak. Bir yandan finale kalmayı da düşünerek mücadele edecekler.


Basketbolun kazanması dileğiyle...



17 Nisan 2010 Cumartesi

Tempo Beşiktaş'ın Galibiyet Galatasaray'ın


Maç Beşiktaş'ın istediği tempoda gitti. Beşiktaş hızlı hücumu seven bir takım. rakibinin de kendisi gibi oynamasını istiyor. Hızlı hücumlarda boş adamı iyi bulup kolay dış atışlarla sonuca gidiyor. Maçın başında da istedikleri oyunu oynadılar. 20 sayılık bir fark yakaladılar.


15 dakika esen Beşiktaş fırtınası kısmen Galatasaray'lı oyuncuların en azından hücumda iyi günlerinde olması ve kısmen ise Beşiktaşın dar rotaysonundaki yorgunluk belirtileri ve Cevher'in çok kötü olması nedeniyle kısa ömürlü oldu. 15. dakikadan sonra gelen 15-o'lık seri ibreyi Galatasaray'a çevirdi.


Jasaitis, Rancik ve özellikle D-Wash'ın (hep sakat sakat oynasa) inanılmaz performanlarına 3. periodda Evren'in de verdiği katkı eklenince son period Galatasaray için rahat geçti.


Beşiktaş'lı oyuncuları ve özellikle de Engin'i ayakta alkışlama gerekiyor. Takımın onca eksiğine rağmen sahada inanılmaz bir mücadele sergilediler.


Akdağ'ın iyi işler yaptığını düşünüyorum. ama bu maçta özellikle Murat Kaya'ya bence fazla insiyatif verdi. Beşiktaş'lı oyuncuların ve özellikle Engin'in bire bir'de her pozisyonda Murat'ı adeta yürüyerek geçtiğine şahit olduk. Galatasaray savunması hala tam bir ritim yakalayamadı. Önceki maçlarda dönem dönem sahada olan Evren, Caner, Jasaitis, Rancik, Wilkinson (Fatih) beşi en iyi savunma rotasyonu gibi gözüküyor. Akdağ'ın bu rotasyondan vazgeçmeye başlamasının nedenlerini doğrusu merak etmeye başladım.


İki takımda üçüncü çeyrekte ve dördüncü çeyrekte yorgunluktan dolayı dönem dönem alan savunması uyguladılar. Bu savunmada pek başarılı olduklarını söylemek zor. Galatasaray pota altında rakibinin cirit atmasına izin verdi. Beşiktaş ise alan yaptığı anlarda 3-4 hücum ribauntu kaptırdı.


Galatasaray'ın play-off yürüyüşü devam ediyor. Bakalım neler olacak. Savunmanın olmadığı ama mücadele ve etkili hücumların olduğu keyifli maç için iki takımda teşekkürü hak ediyorlar.


foto: turkbasket.com

15 Nisan 2010 Perşembe

Yazık Bu Çocuğa 2


Aylar önce Hürriyet gazetesinde futbolcu Batuhan hakkında çıkan bir yazı vesilesi ile sendikalaşmanın sporda ve basketbolda önemine dair bir şeyler karalamıştım. Yine Bugün Hürriyet'te çıkan bir yazı üzerine "Ömer Aşık'a Büyük Tehdit" birşeyler daha yazmamız gerektiğini düşündüm.


Maalesef sesimiz adeta sessiz bir çığlık. Ne federasyona ne de oyunculara duyurabiliyoruz. Bir anlamda havanda su dövüyoruz. Elimizden gelen bu...


Haber doğru ise, (Fenerbahçe resmi sitesi yakında yalanlar) yapılanlar büyük haksızlık. Bunu menejerlerin oyunu ya da başka bir şekilde adlandırmak bence yanlış olur. Oyuncunun sakat olduğu uzunca bir dönemde parası ödenmeyince klübe ihtirname çekiyor ve patron tarafından cezalandırılıyor. İsimlerden bağımsız düşünmek gerektiğine inanıyorum. Basketbol gündeme sıklıkla oyunculara para ödenmeme meselesi ile oturur. Özellikle Beşiktaş ve Galatasaray sıklıkla oyucnulara para ödemeyerek bir şekilde şubeyi devam ettirmeye çalışırlar. bunun temel nedeni beşiktaş ve galatasaray'ın basketbol şubelerinin maddi imkansızlıkları yanı sıra küçük olan maddi imkanlarının da futbola aktarılmasından kaynaklandı.


Fenerbahçe'de böyle bir durum bildiğim kadarıyla yaşanmamıştı. En azından ülker birlikteliğinden sonra. Maddi olarak görece rahat olduklarından ödemelerini de yapan bir klüptü. hala da öyle ama Ömer Aşık haricindeki oyuncular için.


Doğrusu burada bir oyuncunun klübe ihtarname çekilmesinin klüp başkanı tarafından neden bu kadar önemsendiğini sormamız lazım. Cevap aslında çok da uzakta değil. Enes gibi büyük bir yeteneği yurt dışına kaptırmıştı fenerbahçe. Şimdi de Ömer'i kaptırma tehlikesi var. param ödenmedi diyerek Ömer sözleşmeyi feshedebilir. Korkulan şey bu zannımca. Daha doğrusu oyuncuyu yetiştiren klüp onu kedni kölesi gibi görüyor. E oyuncular da herhangi bir birlik olmayınca patronların, menejerlerin oyuncağı oluyorlar. Federasyon ise eylemci değil seyirci olduğundan kılını kıpırdatmaz. Memlekette nice Ömer'leri, gelişim çağında basketboldan uzakta kaldığı için kaybederiz ya da daha iyi oyuncu olmamalarına hayıflanır dururuz.

4 Nisan 2010 Pazar

Galatasaray-Mersin

Akdağ'lı Galatasaray bana büyük keyif veriyor. İyi hücum oyuncularından kurulu ekibe iyi de savunma yaptırmaya çalışıyor sevgili Akdağ. Bunda da büyük oranda başarılı olabiliyor. Daha önce de yazmıştım ama önemli olduğunu düşündüğüm için birkez daha vurgulamak istiyorum. Savunma rotasyonunda Akdağ'ın kafasında bazı şeyler var. Murat ya da D-Wash oyundayken Fatih'i de oyunda tutuyor ve onların savunma zaaflarını pota altında Fatih'in kapatmasını bekliyor. Fatih bu maçta Akdağ'ın düşündüğü katkıyı veremedi. Bunun üzerine 3. periodda alan savunması denedi. Ama alan savunmasında çok kötü bir görüntü sergilediler. Bunun üzerine adam adama savunmaya dönmek zorunda kaldı.
Bu maçta, son haftalarıın formda ismi Caner'in olmaması Galatasaray'ın hem savunmada hem de ribauntlarda sıkıntı yaşamasına sebep oldu. Murat, iyi bir oyun ortaya koysa da ne ribauntlarda ne de savunmada Caner'in katkısını veremiyor. evren, d-wash ve murat'tan oluşan kısa rotasyonu, ribaunt konusunda ciddi açık veriyorlar. Akdağ'ın bu noktada jasaitis'i değerlendirmesi daha akıllıca olabilir.
Bu maçta D-wash seyrettiğim maçları dahilinde avrupa'daki en akıllı oyununu oynadı. öyle ki boş atış şansları önüne geldiğinde dahi topu çevirmeyi ya da penetreyi tercih etti. İlk beşte süre almaması ve saçmaladığında kenarda oturacağını anlayan D-Wash, basketbol oynamayı öğreniyor mu acaba? Sevgili yorumcu Çetin yılmaz'ın bu konudaki sözlerine katılmamak elde değil ama bir şeyi de unutmamak lazım. bu tip Amerikalı oyunculara fazlaca da güvenmemek lazım. bu tip oyuncuların maç içinde saçmalama potansiyellerini öyle bir iki günde bırakabileceklerine inanmıyorum. Akdağ'ın D-wash'ı hücumda ne yapması ve ne yapmaması konusunda yola soktuğunu varsaysak bile işi tamamlanmış değil. savunmada da daha istekli ve etkili bir d-wash isteyecektir. Bakalım d-wash'ın gelişim çizgisi nereye doğru gidecek.
Mersin hakkında yazılacak çok şey var. iyi bir kadroları var. Mücadeleci oynuyorlar. birazcık şanslkarı olsa Fenerbahçeden sonra Galatasaray'ı da yenebilirlerdi. Özellikle Rancik'in süre biterken geriye çekilerek attığı ikilik girmese ve Asım'ın bomboş turnikesi girse maçın rengi farklı olabilirdi. Onları mücadelelerinden dolayı kutlamak lazım.