4 Ocak 2013 Cuma

Efes-Panathinaikos ve Fenerbahçe-Siena (ya da Bobby Brown)

Efes 2013'ün ilk, top 16'daki ikinci maçında, Diamantidis'siz Panathinaikos'u pek zorlanmadan yenebildi. Efes'in 9 kişilik bir rotasyonla oynadığı bir maçtı. Kadroda olan Kerem Tunceri, Doğuş ve Ermal'e Mahmudi süre vermemeyi tercih etti. Maç sonrası mikrofonlara konuşan Mahmudi, maçın sonunda farkın 20'li sayılardan 14 sayıya inmesinin nedeninin, son perioddaki durağan oyun olduğunu açıklaması aslında Efes'in bu sene ne yapabileceğinin temel göstergesi. Mevcut Efes kadrosu ağırlıklı olarak hızlı oynamak zorunda. Set hücumunda da skor üretebilecek opsiyonları olsa da özellikle Farmer'ın açık alandaki maharetleri set ya da Mahmudi'nin tabiriyle durağan oyunda adeta yok oluyor. Efes'deki temel sorun ise tam bu noktada karşımıza çıkıyor. Mahmudi kanımca (her ne kadar kendisi kabul etmese de) durağan basketbol ile parıldayan bir koç. günümüz basketbolu çok hareketli ve Mahmudi bu basketbola uyabilmek için amerikalı kısa ve hareketli oyun kurucular seçiyor. Solomon, Jenkins, Gordon, Farmar... liste uzamaya müsait. Mahmudi ile hızlı hücum bir arada nasıl olabilir sorunu kadar önemli bir diğer sorun ise mevcut Efes pivot rotasyonu ile durağan olmayan bir basketbolun nasıl oynanabileceği. Barac, Ermal ve Semih ağır ayaklara sahipler ve çabuk ayaklı uzunlara karşı önemli sıkıntıları var. Bu iki sorunun altından Efes'in bu sene kalkabileceğine ben inanmıyorum ve bu iddiamı Efes'in bu sene en iyi oynadığı maçtan sonra dile getiriyorum. umarım beni yanıltırlar. Dün gece Efes uzunları karşılarında kendilerinden daha ağır bir pivot rotasyonu bulabildiği için parıldadı. Mahmudi,Big Sofo'nun savunması için Barac ve Semih'i uyarmış. Fiziksel temeaslı bir mücadele ile onu tutamayacakları açıktı ve oyunculara geri çekilip blok yapma savunması uygulamalarını belirtmiş ve Semih ve Barac Sofo'ya sahayı dar ettiler. Tebrikler Efes... Fenerbahçe kazanması gereken bir maçta maalesef Siena'ya boyun eğdi. halef ile selef'in (bobby brown ile mccalebb) eşleşmesinde Bobby Brown EL tarihine geçecek bir performans sergiledi. 50 raking aldığı maçta brown 41 sayı 7 asist'lik performansı %67 şut ve %100 serbest atış yüzdesi ile sağladı. Bobby Brown'u durudurmak ya da yavaşlatmak adına Ömer tercih edilebilirdi. Bunu pek denemedik ve maçı seyrederken bu durumu çok yadırgadım. Aslında iki takım adına da olumsuz bir maç olduğu söylenebilir. Geçmişte Euroleague'in ön alanda en iyi savunma yapan takımlarının savunmada bu kadar kötü olmaları şaşırtıcı. Siena'yı bilemem ama FB'nin bu işe acil önlem alması lazım. her maç 100 sayı civarında yiyerek top 16'da barınmak mümkün değil. kadroda yer alan tripkovic'in savunması iyi olsa da kısa rotasyonundaki temel açıkları giderebilecek bir oyuncu olmadığını biliyorum. daha da vahimi F.B'nin temel sorunu pota altında. FB maçın yarıya yakınını 4 kısa ile oynadı. Oğuz, Kaya kadrodaydılar ama hiç süre alamadılar. Batiste ve Andersen ise 20 dakikadan daha fazla oynayabilecek fizik-kondisyona sahip değiller ve sahip olamayacaklar. Piagiani sanırım uzun rotasyonuna güvenmiyor ve Bogdanovic'i uzun forvet olarak kullanma yolunu deniyor. Top 16'dan çıkmayı başarsalar bile mevcut kadro ile yollarının uzun olmadığı rahatlıkla söylenebilir. bu noktada en büyük endişem kısa vadede gelebilecek bir başarısızlığın Piagiani'ye mal edilme ihtimali. Piagiani umarım uzun yıllar ülkemizde, ülkemiz basketboluna hizmet eder. Efes ve Fener top 16 öncesinde doğru takviyeler yapabilirdi. umarım kaçan balıklara üzülmeye devam etmeyiz.

Hiç yorum yok: