Dün Akşam federasyon başkanının yaptığı açıklamalara ilişkin Kaan Kural'ın telefonla bağlantısından sadece bir iki dakikasını izleyebildim. Eleştirinin, ne anlama geldiğini çok güzel özetledi. Ben de bu konudan hareketle bir şeyler yazmak istedim.
Öncelikle İhsan Bayülgen'in yorumlarının bana çok komik geldiğini belirtmek isterim. Kendisi gibi yapıcı eleştiriler yapanlara federasyon başkanının birşey demediğini ama yıkıcı eleştiriler yapanları eleştirdiğini bu nedenle de isim vermesi gerektiğini söyledi. Anlayabildiğim kadarıyla federasyon başkanının eleştirdiği kişiler arasında kendisinin olup olmadığını tam olarak idrak edememiş ve olmaması gerektiğini savunarak onu isim vermeye davet ediyor. offf of...
ben doğrusu şu yıkıcı ve yapıcı eleştiri ayrımının çok da doğru olmadığını düşünüyorum. Yapıcı eleştiri ile kişi yıkılabileceği gibi üzerine yapı da inşa edebilir. Bu tamamen eleştirilenin zeka ve bilgi düzeyi ile ilişkili. Eleştiri yapan ne kadar yıkıcı olmak isterse istesin karşısındaki bu eleştiriden yapıcı yönler ve şeyler çıkartabilir. Burada mesele bence eleştirenlerde değil, bizzat eleştiri alanın niteliğine ilişkindir.
Bu bağlamda eleştiriden korkmamak gerekir. Yıkıcı eleştiri bile yapıcı sonuçlar yaratabilir. Hatta yıkıcı eleştiriler yıkıcı olmayı başardıklarında bile yapıcı olabilir. Schumpeter'in tabiriyle buna "yaratıcı yıkım" diyebiliriz. Örnek vermek gerekirse yapılan eleştiriler sonucu Tanjevic yıkılırsa ve yerine daha çok şey verebilecek bir koç getirilirse bundan daha "yaratıcı bir yıkım" düşünemiyorum. Bu bir boyutu. Diğer bir boyutu ki maalesef Tanjevic'in Türkiye geçmişi bize bu ikinci boyutun pek de geçerli olmadığını gösteren örneklerle dolu: yapılan eleştirilerden Tanjevic'in dersler çıkartması. Tanjevic'in eleştiriye kapalı olduğu hem Fenerbahçe'yi çalıştırırken ne de Milli takımın başında iken gördük. Doğrusu federasyon başkanı da eleştiriye kapalı. Herkes kendisini "tanrı" görürse ve yaptıklarının "hakikat" olduğunu düşünürse eleştiriyi kabullenemez. federasyon başkanımızın haliyeti ruhuyesi aynen böyle. Ama unutulmaması gereken bir şey var; klişe olacak ama milli takım sadece federasyonun değil, hepimizin takımı. bu takım hakkında ilkokula giden talebelerden, profesyonel sporculara kadar herkesin söz söyleme eleştiri yapmak hakkı var ve hiç kimsenin eleştiri hakkı bir diğerininden daha fazla değil. Beğenseniz de beğenmeseniz de...
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini Öğrendim
MEVLANA
Foto: Medyaspor.com'dan alınıtıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder