10 Kasım 2011 Perşembe

Parçalı Bulutlu



Slovenya deplasmanından Galatasaray galibiyetle dönmeyi başararak EL'deki ilk sezonunda 2 galibiyete, iki deplasman galibiyetine ulaşmayı başardı. Mevzu basketbol olunca erken ötmek pek doğru olmasa da bence galatasaray Top 16 biletini bu galibiyetle cebine koymuş oldu. Unics'i deplasmanda 4 sayının üzerinde yenebilirsek üçüncü olarak üst tura çıkarız.

Galatasaray pek de iyi oynamadığı maçı biraz zorlansa da maçın kırılma anlarında daha doğru bir oyunla kazanamyı başardı. Maça ilişkin söylenebilecek çok şey var ama bunlara fazlaca girmeden genel yoruumu paylaşmak istiyorum. EL'deki ilk maçtan itibaren sözünü ettiğim bir konu var. Rakip, ikili oyunları durduğunda, Lakovic de pek iyi bir gününde değilse Galatasaray nasıl galip gelebilir? 5 numarada Songolia'yı değerlendirerek onun post oyunundan yararlanmak bir çözüm olabilir. Ya da Shipp üzerinden yine post up oyunu çizilebilir. Takımın hücumda ikili oyun haricinde alternatif üretmek zorunda olduğunu burada defaten yazmıştım. Dün sürpriz şekilde Lucas'ın post up'larına şahit olduk. Umuyorum Mahmudi böyle yeni oyunları salonda sahnelemeye devam eder çünkü buna çok ihtiyacımız var.

Lakovic arzu edilen skor patlamasını 2-3 haftadır yapmıyor. Lakovic geçmişinde çok skorer bir oyuncu olsa da mental olarak takımın bir parçası olmayı daha çok tercih eden bir basketbolcu. Panathinakos'da oynadeığı 3-4 sezonda EL'de 13 sayı civarında bir ortalama tutturmuştu. Panathinaikos'dan önce Krka Novo'da ELde'ki ilk sezonunda 20'lerin üzerinde bir sayı ortalaması ile oynamıştı ama o takımda da doğrusu çift hanelere çıkabilecek başka bir oyuncu yoktu desek yeri var. Kısacası Lakovic attırmayı atmaktan daha çok seven bir oyuncu. Lakovic bireysel zorlamaları ile değil takımın işleyişi içinde sayı üreten ve takımın işleyişini güzelleştiren bir oyuncu. Maç boyu sevgili yorumcu ve anlatıcı abimiz/kardeşimiz Lakovic'in sahne almasını istediler. bu bence yanlış bir beklenti. lakovic işler yolunda gitmediğinde sazı eline alıp takımı sürükleyecek Spanoulis tarzı bir guard değil. Bunu yapamaz demiyorum ama o bunu tercih etmez. Takımı oynattıran ve o oyun esnasında bulduğu pozisyonları değerlendiren çok değerli bir oyuncu. Molalarda koçu adeta 18 yaşındaki bir oyuncu heyacanıyla dinleyen ve parkede elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan, görevini yerine getiren değerli bir oyuncu. sahne alacağı anlar, daha fazla sayı yapacağı anlar tabi ki olacak ama tek başına takımı taşınmasını beklemek; onun ruhuna ters ayrıca Galaatsaray'ın kaliteli kadrosuna haksızlık ve de Euroleague kalitesine aykırı bir istek. Bence bu maç özelinde Lakovic'in konuşulmasından ziyade diğer oyun kurucuları ender ve Tutku'nun konuşulması lazım. Toplamda 30-35 dakika süre alan bu guard ikilisinini ben asist yaptığını hatırlamıyorum.En az toplamda 3-4 asist yapmış olmaları gerekirdi. buna karşılık çok kötü günündeki Andric 3 asist ile maçı tamamladı yanlış hatırlamıyorsam. Furkan'a da bir parantez açmak lazım. Süre verildiği takdirde genç oyuncuların neler yapabileceğini göstermesi açısından güzel bir örnek. gerek Karşıyaka'da aldığı süreler ile tecrübesini arttıran genç oyuncu EL'de de bileğinin hakkıyla aldığı süreleri başarılı bir şekilde değerlendiriyor. yolu açık olsun. Karşıyaka'da onun üzerinde emeği olan tüm hocalarının dün akşam dururla Furkan'ı izlediklerini hissettim. Zaza sağlam olsaydı belki ilk beşte onu görecektik ve böyle bir Furkan izleyemeyecektik.


Fenerbahçe kötü oyununa devam ederek bir galibiyet hem de deplasmanda ciddi denebilecek bir rakibi yendi. Ciddi denilecebilecek diyorum çünkü ilk maçta OLY'u rahat bir şekilde yendiler sonrasıdna ise 3 mağlubiyet aldılar. Bilbao bir zamanlar Kaan Kural'ın Fenerbahçe için kullandığı terimle Kaos oyunu ile rakibi bozan değişik bir takım. Hızlı oyun ile telaşlı oyun arasında bir yerlerde garip bir takım. Vakti zamanının real madrid'inin kemiği ellerinde ve iyi denilebilecek eklemeler ile vasat üstü bir kadroları olmasına rağmen garip bir hücum anlayışı ile bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. OLY gağlibiyeti sonrasında Cantu Nancy gibi grubun zayıf denilebilecek takımlarına mağlup oldular. O mağlubiyetleri unutturabilmek ve telafi edebilmek için ellerindeki belki de son şans Fenerbahçe'yi yenmekti. Bu Fenerbahçe^'yi yenmek doğrusu çok da zor değil. Neyseki buna muvaffak olamadılar.

Fenerbahçe'lilerin enseyi karartması için bence sebep yok.Nancy maçını saymadığımızda takımın asist ortalaması 7,5 civarında. En önemli sıkıntı da bu. Bunun temel nedeni ise özellikle oyun kurucuların kötü durumu. Ukic birazcık toparlansa Fenerbahçe bu gibi maçları en az on sayı farkla rahatlıkla kazanır. Ukic'in anlamsız kötü oyunu ve Engin'in hala tam düzelememiş olması takımın Jerrels'ın ellerine teslim edilmesi ile sonuçlanıyor. Jerrels her ne kadar son periodda maçı kazandıran adammış gibi gözükse de kötü şut seçimleri ile (sokması seçiminin doğru olduğu anlamına gelmez) takımının oyununu bozuyor. Fenerbahçe'nin şu anda oyunu kurmak konusunda elindeki tek seçenek Preldzic. o da her maç Nancy maçındaki gibi olamıyor. Mümkün mertebede top Preldzic'in elinde kalmalı. Bu noktada ben Spahija'nın seçimlerinin de tartışılması gerektiği kanaatindeyim. özellikle Vidmar bu uzun rotasyonunda sadece 15 dakika oynayacak oyuncu değil. Vidmar birazcık bana Godfread'i hatırlatıyor. Basketbol erkek oyunu derdi. kendisine yapılan faulleri göstermek yönünde bir çaba sergilemez ve kendi gücüyle elinden geleni yapardı. Vidmar, aynı Godfread gibi kendisine yapılan faulleri göstermiyor bu nedenle sıfır tolerans olan bir ortamda dahi lehine çalınabilecek pek çok faul, çalınmıyor ve pota altında düşük yüzde ile oynumuyormuş izlenimi uyanıyor. Spahija Vidmar'ı daha uzun süre oyunda tutsa o çalınmayan fauller biraz daha fazla çalınmaya başlayacak ve Vidmar muhtemelen kendisini bulacaktır. Bir de Vidmar doğru yerde topla buluşturmuyor bunun en önemli nedeni de oyun kurucuların formsuzluğu ya da basketbol akıllarındaki yetersizlikten kaynaklanıyor. Fenerbahçe rakibini, rakibinin oynadığı şekilde yenmeye çalışıyor. kendi oyununu dayatamıyor bu bağlamda iki fizikli pivotu olan Fenerbahçe, rakibin duruduramayacağı bu oyuncular yerine maçın önemlice bir kısmında Gist'i 5 numarada kullanarak rakibin teleşlı oyununa ayak uydurdu. Bu seçimin ben yanlış olduğunu düşünüyorum ancak işin bir başka boyutu da var. Spahija belki de haklı olarak şunu düşündü. Oyun kurucular kötü olduğu için pivotlardan yararlanamıyorum o zaman ben de Biilbao gibi takımı kısaltıp daha hızlı olayım istedi. bu noktada Harvelle'n sakatlanması Fenerbahçe'nin işini kolaylaştıran önemli bir etmen oldu.

Fenerbahçe oyun kurucu pozisyonununun acilen sağlıklı bir Engin'e ve geçen seneki Ukic'e ihtiyacı var. onlar geldiği zaman işler Fenerbahçe için çok daha farklı olacak.

Hiç yorum yok: