30 Mayıs 2010 Pazar

Efes Fener'e Kupayı Vermedi (5. Maç)

Doğrusu hem işlerin yoğunluğu hem de benim şehir dışında Faruk'un ise ülke dışında olması nedeniyle istediğimiz yoğunlukta yazamıyoruz.

5. Maça ilişkin genel kanaatim, Fenerbahçe'li oyuncuların işi bitirdik zihniyetiyle oynamalarından dolayı kaybettikleridir. Kerem ve Thornton'dan yoksun Efes'i başta yeterince ciddiye almadıklarını düşünüyorum. Tabi bunları söylerken Efes'li oyucnuların ve Ataman'ın hakkını da yememek lazım. Özellikle Ataman neredeyse her hücum için kendi istediği seti oynattırmaya gayret gösterdi.

Kerem'in yokluğu özellikle Fenerbahçe'nin baskı yaptığı anlarda etkisini gösterdi. Basit top kayıpları ile uyuyan Fenerbahçe bir anda kazanabilecek konuma geldi ama başarılı olamadı.
Efes'in gençleri saymazsak 5 yerli oyuncusu var. Birisi sakat. Diğer ikisi ise 5 faulle çıktı. Geriye kalan Kaya 4 faulle oynuyor. Ender ise baskıdan ve stresten hareket edecek hali kalmadı. Kaya beşinci faulu alsa ya da Ender'in bileği burkulsa ne olacak? Dusan'la mı oynayacak serinin en kritik dakikalarını sevgili Ataman?
Efes galibiyeti daha fazla istedi. Mücadele üst düzeydeydi. Ribaunt savaşlarıçok keyifliydi. Ben serinin 7. maça kadar uzamasını istiyorum. Ama Efes'in daralan guard rotasyonun bu maç trafiğinde error verme olasılığının çok kuvvetli olduğunu düşünüyorum.
Erdoğan bence takımı çok iyi yönetiyor. Bence tek hatası özellikle Ender yokkken oyun kurucuya baskıyı (Sinan-Rako) greer ile yapması oldu. Ender de dahil olmak üzere Efes oyun kurucularına Ömer ile baskı yapabilirdi. Preldzic'i düşündüğüm gibi kullanarak aslında bir dönem çok verim aldı. özellikle takımını pota altından oynatmak arzusu Erdoğan'ın takımının bir adım önde olmasını sağlıyor. efes'in pota altı savunma zaaflarını ve rako'nun sürekli adam kaçırmasını iyi kullanıyorlar.
Smith ise o ilginç şutları ile adeta Efes'e suni teneffüs yaptırıyor. geçen maçı getiremese de bu maçı getirmeyi başardı.
Rako ise bildiğimiz (yorumcunun tabiri) Rako gibi oynadı. Kritik anlarda kaydettiği sayılar ile takımın galibiyetinde pay sahibi oldu. Savunmada da sanki bir parça daha gayretli gibiydi.
Bu serinin sonu umarım Efes için tamam ya da devam olmaz. Malum Hükümetin aldığı karar ile isim değiştirmek zorunda kalacak olan Efes Pilsen için adının olmadığı bir ortamda devam edip etmeyeceğinin belirleyicilerinden birisi de şampiyonluk olabilir. Umarım yanılıyorumdur ama Efes şampiyon olamadığı takdirde, ismini de devam ettiremeyeceğine göre şubeyi kapatmayı ciddi ciddi düşünebilir. Tabi ligimizde şampiyon olup da şube kapatanlar olduğunu düşündüğümüzde, şampiyonluğun karar alma da çok da anlamlı olmayacağı söylenebilir.

25 Mayıs 2010 Salı

Fenerbahçe:72 Efes:70 (3. Maç)


Fenerbahçe seride durumu 2-1 yapmayı başardı. Maça çok iyi başladılar. sert savunma ile rakibini çemberin dışına attılar ve Efes'de çemberin dışında yapabileceğinin en iyisini yaptı. Bol bol üçlük soktular. Öyle ki Tunceri 5/4 gibi bir oran yakaladı. Ama içeri dışarı dengesini kuramayınca kaybetmek bir anlamda kaçınılmaz oluyor. Çemberden uzaklaştıkça başarı şansın azalıyor. Efes için de aynen böyle oldu. 17 ikilik 26 üçlük kullanmışlar. ikilik yüzdeleri: %29. Bu istatistik o kadar şey anlatıyorki; başka bir şey yazmaya gerek bile olmayabilir.


Erdoğan yönetimindeki Fenerbahçe'de gözle görülür değişiklikler var. Pota altındaki kuvvetinden olabildiğince yararlanmaya çalışıyor. Sadece hücum değil savunma bağlamında da. Fenerbahçe kısaları bire bir de yenilmeyerek rakip kısaların penetrelerine fırsat vermiyorlar. Efes uzunları ise zaten ne sırtı dönük ne de yüzü dönük hücumları olmadığından sorun çıkartmıyor. Bu nedenle de Fenerbahçe savunması etkin olabiliyor.


3. periodu izlerken Efes'in tüm dengesizliğine rağmen maçı rahat kazanacağı izlenimine kapılmıştım. bu kadar dışa bağımlı olmasına rağmen çok akılcı top çevirmeler ile boş oyuncuları bulmaları ve bu boş oyuncuların dışardan atışları kaçırmamaları ve aynı dönemde Fenerbahçe'li oyucnuların üzerindeki gerilim maçı Efes'in kazanacağını söylğyor gibiydi. Ayrıca Efes savunması sertleştikçe Ukic'in etkinliğinin Sinan ve Smith'in savunması ile zayıflaması da önemli bir faktördü. Fenerbahçe'de Ukic'in etkinliği azaldığında oyun kurabilecek tek isim Preldzic gibi gözüküyor ve o da dün gününde değildi. Bu durumda Efes'in kazanması bana daha olası gözüküyordu. Süreç Ömer Onan'ın hakeme yaptığı itiraz ile sonlandı. Fenerbahçe o anda adeta silkelendi ve kendine geldi.


Maçın son iki dakikasında ise Ukic bana Harun'u hatırlattı. Ülker'in ünlü beş dışarda oyununu Ukic ile izledik. Ataman'da izledi. O anda örneğin Sinan'ın Ukic üzerine verilmesi düşünülebilirdi.

Son topa kalan maçlar heyecanlı oluyor. Mirsat'tan izlemeye çok da alışıkolmadığımız bir blok ile Maalesef maç uzatmaya gitmedi. uzatma olsa çok daha heyecanlı bir maç izlerdik. Bakalım serinin ilerleyen maçlarında neler olacak.


Hakemlerin çok iyi olmadıklarını söylemek mümkün. Çok hata yaptılar. Ömer'e teknik faul çalmaları gerekirdi. Ondan daha önce Oğuz'a yanılmıyorsam Kasun'un yaptığı faulu görmemeleri şaşırtıcıydı.


Vidmar'ın Fenerbahçe'den ayrılması ona yaramıştı. çok iyi istatikler elde ediyordu. Bu maçta da yanılmıyorsam 6/6 ile hücum ederek önemli katkı sağladı. Ermal'in gitmesi ise ona hiç yaramamış. Gitmeden önce hem sırtı dönük oyunu vardı hem de dışardan şut atmaya başlamıştı. görebildiğim kadarıyla bu iki yeteneğini de kaybetmiş.


serinin geleceğini belirlyecek faktör Ukic'e efes'in yapacağı savunmanın etkinliği olabilir. Ukic'in etkinliği zayıfladığında hücumda takımı organize edecek örneğin bir Preldzic ortaya çıkmazsa Efes galibiyete yakınlaşır yoksa tersi olur. izleyelim görelim.



19 Mayıs 2010 Çarşamba

Efes-Fenerbahçe: Basketbol Finali mi? Gerilim Zamanı mı?


Son yıllarda alışıla geldiği üzere Efes ve Fener'i yine finalde izleyeceğiz. Bu sadece bir final mi yoksa yine alışılageldiği üzere gerilimin üst düzeye çıkacağı bir seri mi olacak? Final serisinde taraf çok. Efes Pilsen vs. Fenerbahçe; Yıldırım vs. Özilhan; Ataman vs. Demirel.


Şimdilik bu karşıtlıklarda beni ilgilendiren ilk kısım. Yani Fenerbahçe vs. Efes. Efes şampiyonluğunu devam ettirmek isteyecek. Buna karşılık Fenerbahçe ise hem geçen senenin rövanşı hem de bu sene Futboldaki kaybedilen şampiyonluğu bir nebze de olsa telafi etmek isteyecek.


Efes Pilsen Galatasaray mağlubiyeti sonrasında ciddi bir kabuk değişikliğine gitti. Efes geleneğinden bir anlamda uzaklaştı ama mevcut kadrosuna uygun (?) bir basketbol oynamaya başladı. Hücumda daha tempolu ve hızlı oynayarak 90-100 gibi sayılarla maç kazanmaya başladı. Fenerbahçe'ye karşı bu oyunla mı devam edecekler yoksa daha kontrollü, eski geleneklerine uygun bir basketbol mu oynayacaklar? Tempolu ve hızlı basketbol aslında Fenerbahçe'nin de arzusu. ileride bu konuda değerlendirmeler yapacağım. ancak şu önemli bir sorun. efes şu anda göze hoş gelen bir tempo ile oynuyor. Ancak bu tempo ile Fenerbahçe'ye karşı oynamak intihar olabilir mi? Geçen sene seriyi getiren sert basketbol bu kadro ile mümkün mü? Kerem'in yokluğunda bu kolay olmayacaktır. Ataman'ın sorunu; şu anda oynanan güzel ve hızlı basketbola devam mı yoksa geçen senenin savunmacı ve kontrollü basketbolu mu?


Karar vermek kolay değil? Benim tahminim ilk maçta bu senenin ikinci yarısının sonlarında oynanan basketbola devam edecek Efes Pİlsen. Alınan sonuç olumlu olursa o oyuna devam edecek ama başarısız olurlarsa eski kontrollü takımı izleyeceğiz. Zor karar.


Fenerbahçe ise neredeyse kapalı kutu. Bu tip finallerde ekstra motivasyon ve kazanma hırsı ile oynar Fenerbahçe. Son dönemde oynadığı basketbol tat vermiyor ama Efes'e karşı daha farklı bir Fenerbahçe izleyeceğimiz herhalde hepimizin malumudur. Kenar yönetimi de bence Tanjevic sonrasında takıma daha olumlu bir katkı sağlıyor. Bakalım neler olacak? En zor görev ise hakemlerin. Umarım seri boyunca sadece basketbol konuşabiliriz.
Foto: 2.bp.blogspot.com

18 Mayıs 2010 Salı

Evren Büker Trabzonspor'da...


Galatasaray için çok kötü ama basketbolumuz için iyi bir haber olduğunu düşünüyorum. Oyak'da yıldızı parlayan Evren çok yetenekli olmasada kapasitesini sonuna kadar kullanarak çok verimli olan bir oyuncu. Hatta yerli kısa oyuncular arasında Türkiye'deki en iyi kısa oyuncu olduğunu düşünüyorum.


Bu transfer haberi; Tranbzon ve Galatasaray'ın önümüzdeki sezon hedeflerini de gösterir nitelikte. Trabzon'un ilk transferinin Evren olması takımın hedeflerinin önemli olduğunu gösteriyor. Anadoludaki iddialı takımlar ile basketbolumuzun ilerleyeceğini düşünen birisi olarak bu bağlamda bu transferin basketbolumuz için olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyorum.


Ancak diğer yandan basketbolu ülkemize getiren klüp olan Galatasaray'ın kadrosundaki en önemli yerli oyuncuyu takımda tutamaması önemli bir sorun. Özellikle geçen seneki rezaletten sonra bu sene şampiyonluk hedefleneceği iddia edilen bir durumda kadrondaki en önemli yerli oyuncuyu tutamıyorsan tek başına bu bile hedefinin şampiyonluk olmadığını gösterir. İsmi olan ama cismi olmayan yabancı futbolculara saçılan paranın onda birini basketbola kullansalar çok daha farklı ibr galatasaray izlemek mümkün olacaktı.


Trabzon'un iyi bir kadro kurması temennimizin yanı sıra Galatasaray'ın da adına yakışır bir basketbol şubesi idaresine ihtiyacı olduğunu söyleyerek bu yazıyı sonlandıralım.