2 Ocak 2010 Cumartesi

Beşiktaş-Galatasaray

Basketbolda hücum süresinin 14 saniyeye indiğini görecek miyiz bilemiyorum ama 14 saniyeye indiğinde nasıl bir basketbol izleyeceğimizi bugün seyrettik. Zevkli bir maçtı.

Evren iki dakika kenara alındığında chatman, yokuşaşağı giden kamyon gibi bir anda beşiktaşı kasasına attı ve 2 dakikada bulduğu 8 sayı ile Beşiktaşın öne geçmesini sağladı ama Galatasaray'lı oyuncular maçı kazanmak için gereken savunmayı yapmasalar da hücumdaki etkinlik ile maçı kazanmayı başardırlar. Cem Akdağ bence alan savunmasını doğru uygulayarak ve evren'i çıakrtma hatasından erken dönerek ve hepsinden önemlisi D-Wash'ın maçı satacağını anlayarak kritik anlarda onu oyunda tutmayarak maçın kazanılmasında en önemli etkiye sahip oldu.

Beşiktaşta Newley, Galatasaray'da ise Can Akın yoktu. Doğrusu Newley'in eksiliğinin Can'ın olmamasından daha önemli olduğunu düşünüyordum. Evren ve Murat bir numarada oynayabilen oyuncular. Rakip koç da çok kurt bir hoca olmadığından tam anlamıyla bir oyun kurucu olmaksızın galatasaray rahat organize olabildi. hatta d-wash varken takım daha kötü organize oldu. BUrak Bıyıktay eğer oyun kuruculara birazcık baskı yaptırsaydı (muratcan bu işi çok iyi yapabilirdi) maçın rengi bence çok farklı olabilirdi.

Galatasaray daha önce de yazdığımız üzere son yılların en iyi yabancı rotasyonunu kurdu. Önümüzdeki sene ligde kalabilirse (ki silinen puanlar konusunda bir af gelmezse çok zor) d-wash haricindeki yabancıları mutlaka kadroda tutmalı. neyse bunları konuşmak için çok erken.

Beşiktaşın ise bence iyi bir kadrosu var ancak kenar yönetimi çok zayıf kalıyor. Aslında şu beşiktaş kadrosu tam bir Özyer rotasyonuna sahip. Ne bileyim sene başında ismi Beşiktaşla anılıyordu. şimdi de boşda olduğunu düşününce neden olmasın diyoruz.

Son tahlilde çok zevkli bir maçtı. Seyirci de takımını destekledi ve maç sonrası mağlup olan takımı "tribüne" davet etmeleri bence çok hoştu.

Spormax yine hızlı hücumlarda hangi kameradan maçı vereceğine karar veremeyerek bu güzel maçtaki çirkinliklerden biriydi. diğer "çirkinlik" ise sevgili yorumcumuz Çetin Yılmaz'ın bir ara skorboarda bakarak galaatsaray'da sayı dağılımının adil olduğunu oyuncuların 9-18 sayılar arasında dağıldığını söyleyip 18 sayı atanın kim olduğunu forma numarasına bakarak bulunabileceğini söylemesiydi. komik adam diyeceğim. maçı seyrediyorsun ve diğer oyunculardan 8 sayı fazla atan oyuncunun kim olabileceğini bilemiyorsun.

Hiç yorum yok: