8 Ocak 2010 Cuma

Efes-Olimpiakos:


Yazılacak çok şey var: maça ilişkin, efes'e ilişkin, rakibe ilişkin, koça ilişkin, yorumcuya ilişkin ve seyirciye ilişkin ama hepsini yazacak heves yok bende ne yazık ki ya da ne şans ki...


Efes'in kabetmesine üzüldüm ve hatta olimpiakos'a kaybetmesine daha da üzüldüm ama en çok gelen seyirciler için üzüldüm. Uzun zaman sonra Abdi İpekçi böylesine dolmuşken (11000 seyirci) onlara verilecek en güzel hediye Olimpiakos galibiyeti olacaktı ve hatta olmak da üzereydi ama Kaya 5. faulu almasaydı ya da o düdük çalınmasıydı. Çalınmayabilirdi de. maç tabiki bu nedenle kaybedilmedi.

Tunceri en iyi oynayabileceği maçlardan birisini çıkarttı ama yetmedi. 8 asist yaptı ama bu düzeylerde bu oyun kurucular ile bu işin olmayacağını Kerem'in en iyi oynadığı maçta dahi görmüş olduk.

Teodosic, büyük bir oyuncu oldu. oldu diyorum çünkü gerçekten milli takımdaki performansı ne kadar iyi olsa da dün gece seyrettiğimiz oyuncu çok "büyük" bir oyun sergiledi. Attığı skor çok da önemli değil ama takımı organize etmesi ve en kritik yerde olimpiakos gibi yıldızlarla dolu bir takımda en kritik atışı kullanabildiğine göre, yeni bir yıldıza hoşgeldin dememiz gerekir. Hoş geldin Teodosic. Umarım NBA seni kapmadan Avrupa'da seni daha fazla izleyebiliriz.

Alan savunması ile maçı çevirebilmişti Efes ama son hücumda Kerem topu aldıktan sonra bir saniye kadar uyumasaydı belki de galip gelen taraf olacaktı. Kerem'e de çok fazla yüklenmek istemiyorum, kapasitesini bence sonuna kadar kullandı. bundan daha iyi bir kerem izleme şansımız pek fazla yok. bundan daha iyi bir efes izleme şansımız da yok. maalesef malzeme bu.

Ancak sene başından beri buralarda yırtındığım bir konu var. iki uzun meselesi. Bu maç ve önceki maçlar efes'in savunma zaaflarını en az ortaya çıkaran sistmein iki uzunlu sistem olduğunu gösterdi. Abartılı gelecek belki ama Santiago ve kasun ikilisi bile yan yana oynatılabilirdi. Koça büyük bir eleştiri getirmek istemiyorum. çünkü kritik anlardaki koç tercihleri çok önemli olsa da son tahlilde kendi içinde bir rasyonalitesi oluyor. Maç boyu verimli bir şey yapmayan Rakocevic'e sarılmayabilirdi. Bunu bir eleştiri olarak getirmem yine de çko büyük bir kolaycılık çükü Rako'uu almasaydı ve maç kaybedilseydi bu sefer de Rako niye kenarda unutuldu diye eleştirmek mümkün. Benim asıl eleştirim başka bir noktada olacak. Alan savunması düştükten sonra adam adama devam ettik. maça tekrar ortak olduk. Orada bir kırılma anı vardı. o noktada alan savunması ile tekrar maçı lehimize çevirebilirdik.


Neyse efes kendi ipini kesme şansını kaybetti. Hep birlikte bekleyip göreceğiz. umarım bundan sonraki haftalarda bu gördüğümüz seyirci yoğunluğunu basketbol maçlarında tekrar görebiliriz. bu mağlubiyet nedeniyle takıma ve basketbola küsmemeleri dileğiyle...

3 yorum:

Unknown dedi ki...

bence alan savunmasını iyi yapadı efes. iki kere smaç pozisyonu oluştu hatta bu zamanda ki alan savunması yaparken smaç geliyorsa işler kötüdür. bir de alan savunmasının şekli sürekli değişti. birkaç savunmada bir değişse neyse de aynı savunma 2-1-2,3-2 gibi hatta bir ara daha da değişik bir hal aldı.
oyuncuların da değişmesi gerekiyor. santiago ve kasun'un olduğu pota altına bir tane agresif 4 numara mutlaka eklenmeliydi. yoksa ne nachbar ne de kaya orada bir şey yapamaz. her şeye rağmen güzel bir maçtı.

Ufuk Çağdaş Erdem dedi ki...

Kerem Tunçeri küçük maçların büyük,büyük maçların küçük adamı...

Sarıkaya dedi ki...

Hangi malzeme? Altıda sıfır üçlüğü, ki bunların beşi fotoğraf çektirme kıvamındaydı, ben de atarım!.. Malzeme tamam da, malzemenin aklını başına devşirmesi lazım..