3 Ocak 2011 Pazartesi

Fenerbahçe-Efes: İkinci yarıda tahminlerimiz tuttu


Nereden başlasam nasıl anlatsam diye düşünmek zorunda olduğum bir maç. Maçta takımların vasat ve altındaki oyunları değil ama maç dışında konuşulacak şeylerin fazlaca olması beni düşündürüyor.


Efes Saras'ın oynamaması için maç başlamadan itirazda bulunmuş. Saras oyuna girince de "kapalı zarf" ile itirazını iletmiş. Muhterem spiker ve yorumcularımız zarfın kapalı olmasına neden takıldılar anlamak pek mümkün değil. Neyse buraya takılmayacağım. Efes Saras'ın oynamasına neden itiraz etti? Burada birazcık sesli düşünelim. Saras transferi sonrasında Efes muhtemelen Saras'ın kendi maçlarına yetiştirilmesi için federasyonun maçı bir gün ileriye aldığını düşündü. Buna ilkesel olarak ya da reel nedenlerle itiraz etmiş olabilir. Geçmişteki Fenerbahçe serileri ve bunları sonrasında klüpten ve yöneticilerden yapılan açıklamalara ilişkin olarak parkede değil parke arkasında bir mücadele de yürütebileceklerinin mesajını vermek isteyebilir. Süreci ve sonucu merakla bekliyorum. Maç sonuçlarının parkede belirlenmesi gerektiği inancımı tekrardan paylaşıp bu meselelere takılmamak gerektiğinin altını çizelim.


Muhterem spiker ve daha muhterem yorumcular gerçekten maç izleme keyfimizi kaçırıyorlar. Pozisyon tekrarlarıın veremeyen kamera ve yönetmene de ayrıca bir teşekkür edelim. Nihayetinde bu maçları izlemek için belli bir maliyete katlanıyoruz. Karşılığında sunulan hizmetin (piyasa mantığı ile bakarsak) kalitesizliği düşündürücü. Efes Saras üzerinden hücum etmeliymiş. E Fener de Rako üzerinden hücum etsin o zaman. Sahada muhteşem bir basketbol varmış. top 16 değil top 8 kalitesinde bir oyun varmış. Kimse kusura bakmasın ama top 8 kuvvetindeki herhangi bir takım dünkü gibi oynayan takımalrı "evire çevire" yenerdi. Aman en savunma varmış. 5 kişinini arasına girip boş turnike atanları bir tek izleyiler mi görüyor? 50 yılımız verdik diyor muhteremlerden bir tanesi. EL'i biz bilmeyelim de kim bilsin demeye getiriyor ama daha bir yüzyıl daha verseler bu işi beceremezler gibi...Basketbolu bunların at gözlüğü ile baktıkları zihniyetten arındırmak yararlı olur gibi geliyor.


Maç öncesi Efes'in yenebileceğine ihtimal veren var mıydı bilmiyorum. Efes'in durumu bu. Hatta bence maksimumu bu. Gördüğüm kadarıyla wisnievski yerine ender tercih edilebilirdi gibi bir düşünce hakim. Efes'in iyi olduğu beşe baktığımızda wisnievski'nin olduğunu görüyoruz. Efes sekiz sayı farkla öndeyken wisne 3. faulu aldı ve cıktı. Ukic'i bence ilk yarıda çok iyi müdafa etti. Efes'in kısa rotasyonunda wisne'nin müdafa katkısını yapabilecek tek bir oyuncu var o da Sinan. Dünkü Sinan'ı özel olarak konuşmak istiyorum çünkü gerek BJK'da gerek Efes'de ve gerekse de milli takımdaki maçları sonrasında Sinan'ı çoğu zaman başrole koymuştum. Dün Sinan yine başroldeydi. Ancak bu sefer beklenen hiçbir şeyi yapmayarak. Marko Tomas'ı savunması gerekiyordu. Marko Türkiye'deki kariyerinin en iyi oyununu oynadı. Sinan'da en kötü. Marko Tomas'ı tutmak için belki Cenk tercih edilebilirdi.


Efes'in sorunu sadece uzun rotasyonunda değil. Bu nedenle de Raduljica'nın dönmesi ile Efes Pilsen'de büyük bir değişim olacağını düşünmüyorum. Efes'in köklü bir değişime ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.


Fenerbahçe'de Tomas'ın devreye girmesi sevindirici. Lavrinvic'den hiç katkı gelmemesi ise düşündürücü. F4 'nün realistik bir hedef olabilmesi için Fenerbahçe'nin lavrinovic'den katkı alması gerekiyor. Vidmar'ın yokluğu pota altı savunmasında ciddi zaaflara yol açıyor. Efes Vujcic yorulana kadar oradan çok sayı üretti. Kaya'nın hırlı oyunu bu sorunun çok fazla göze batmasına engel olsa da daha ciddi rakiplere karşı tek başına Kaya'nın hırsı ve istekliliği (eski takımına hatta perasovic'e karşı oynamasının bu noktada onu hırslandırdığını belirtelim) ile bu sorunun üstesinden gelmek pek mümkün değil.

Hiç yorum yok: