28 Ekim 2011 Cuma

Enseyi Karartmaya Gerek Yok

“Bu hafta Euroleague takımlarımız açısından kâbus gibi geçti” gibi klasik, standart ve ilk etapta gerçeği yansıtır gözüken bir girişle başlanabilirdi. Ancak, ben bunu yapmayacağım. “Yenildik ama ezilmedik” gibi 80’li yıllar model bir girişle de başlamayacağım. Kanımca en uygun giriş “enseyi karartmaya gerek yok” olmalıdır. Neden enseyi karartmamamız gerektiğini anlamak için aslında kaybedilen 3 maçtaki ortak noktalara bakmamız yeterlidir.





1) 3 takımımızın oyun kurucularının hücum performansının dibe vurmuş olması. 3 takımımızın oyun kurucuları toplamda yüzde 28 şut yüzdesiyle 44 sayı atarken, rakip oyun kurucular yüzde 37 şut yüzdesiyle 69 sayı atmış. Bizim kısaların asist/top kaybı oranı 1,67 iken yaparken, rakip kısalar için aynı oran 3.57 olmuştur. Bu rakamların anlamı şudur: Rakip oyun kurucular ortalamanın biraz altında bir performans göstermemesine rağmen bizim kısalara her alanda üstünlük sağlamışlardır.

2) Hücum ribauntları: Rakip takımların 3 maçta hücum ribauntlarında 41-28 üstünlükleri var. Maç başına rakip takımların 4 kere daha fazla hücum yapması anlamına geliyor ki maçların çok yakın geçtiğini düşünürsek karşı takımlara önemli avantaj vermişiz. 3 maçtaki toplam şut yüzdemizin rakiplerimizden daha iyi (yüzde 44,1 rakip: yüzde 42,7) olması aradaki farkın fazla hücum etmekten kaynaklandığını göstermektedir.

3) Uzak mesafe atışları: takımlarımız yüzde 15/51’le yüzde 29 ‘la üçlük atarken rakiplerimiz 23/62 ile yüzde 37 ile üçlük kullanmışlar. Rakamsal olarak bakıldığında kaybetmemizde etken gibi gözükse de dış şuttan ziyade potaya yakın atışı tercih etmemiz ve rakibi görece olarak potaya daha uzak atışlara yönlendirmeye çalışmamızı uzun vadede faydalı buluyorum. Şut yüzdemiz buralarda kalmayacaktır. Ayrıca, rakiplerde elbette bu denli yüksek yüzdeyle atmayacaktır.

4) Maçın sonlarında kritik toplarda iyi savunma yapmamıza rağmen yediğimiz basketler. Aslında yukarıdaki 3 belirleyici faktöre rağmen Efes ve Galatasaray maçlarında kritik anda 24 saniye süresinin biterken yediğimiz basketler (Hamilton ve Domercant) olmasa maçları kazanabilirdik.
Sonuç olarak, yukarıdaki tablo 3 takımımızın gösterebileceği minimum performansa işaret etmektedir. Başka bir deyişle, takımlarımızın performans aralığını (-10 +10) diye düşünürsek bu hafta takımlarımızın -10 seviyesine yakın bir performans gösterdikleri kanaatindeyim. Bu anlamda yukarıda saydığım 4 faktör aynı anda bir araya gelmez ise böyle bir haftayı grup maçlarında ve TOP 16’da yaşamayacağımızı düşünüyorum

Faruk Aydın

Hiç yorum yok: