10 Aralık 2009 Perşembe

Alkışlar Partizan'a...


Maç son saniyeye kalınca kaybedeceğimiz belliydi. Birisi şunu açıklarsa çok sevineceğim. Son 9 saniye Mccalebb dışarda. Topu Kecman’ın kullanacağı gün gibi ortada. Penetre edeceklerini “değerli” yorumcumuz bile söylüyor. Faul yapmayacaksak ki savunmaya güvenmemiz için hiçbir nedenimiz yoktu: neden rako oyunda tutulur. Hadi rako’yu sahaya sürdün. Neden Kecman’ı tutma görevini ona verirsin. Kecman o pozisyonda rako’yu (perdelemeyi kullanarak) yürüyerek geçti. Şutu atmasa ve içerdeki boş maric’e verse smaçla kazanacaklardı. O pası vermeyerek bize bir top savurma şansı verdi.

Partizanın hücum ribaunt sayısı bizim toplam ribaunt sayımızdan fazla: 20-19. Genel toplamda ise 40-19 ribaunt üstünlüğü sağladılar ve buna rağmen sadece bir sayı ile kazanabildiler. Kadrodaki oyuncu kalitesine baktığımızda ibre efes lehine o kadar ağır basıyor ki. Ama kalite değil müacdele, emek harcayan kazanıyor. Efes’in zaafları üzerine gittiler. Ribauntu zorladılar ve hücumda hep Rako’nun savunduğu oyuncudan oynadılar. Dolayısıyla da zorlansalar da kazandılar. Tebrikler partizan ve salonu şölen alanına çeviren seyircileri. Basketbol ülkesi olmak ayrı bir şey…

Hiç yorum yok: