23 Aralık 2009 Çarşamba

TT-FB: Ligin Kalitesizliği


Telekom’da Milicevic sonrası dönemin en önemli özelliği büyük maçlarda ekstra sokamayınca maç kazanamaması. Dün de bunu izledik aslında. bırakın ekstra sokmayı, normal yüzdesini bile tutturamadı tt'li oyuncular. Doğrusu Fener’in kolu kanadı kırıktı ama Telekom takım olmaktan o akdar uzak ki bu nedenle Fener doğrusu rahat bile tabir edilebilecek bir şekilde galip geldiler. TT savunma yapmaktan da uzak. Pota altındaki temel oyuncuları hüseyin ve dudley ancak ikisinin savunmaya katkısı neredeyse hiç yok. Mallet ve owens da öyle. Açıkları kapatabilecek bir Lamayn Wilson kalıyor. Onun da topu yere vurabilen oyunculara karşı savunma zaafı var. Oyun kurucusu olmayan Fenerbahçe’yi 50’li sayılarda tutmak bile mümkün olabilirdi ama Telekom bu bu gerçekleşştiremedi. Buraya kadar yazdıklarıma aldanmayın lütfen. TT maçı savunma zaafları nedeniyle kaybetmedi.

Sorun genel olarak Murat Özyer takımlarının hücum planları olmaması. Hücumdaki zenginlik tamamen oyuncuların bireysel performansına dayalı. Takım oyunu içinde yücelen ve milli takıma yükselen Bekir Yarangüme bile Murat Özyer sisteminde tek başına takımı kurtaracak aslan kesilebiliyor. Post up oyunu oynamaksızın (yani içeri verip sonra dışarı çıkartmazsanız) başarılı olmak (uzun vadeli başarı) bence mümkün değil. Murat Özyer takımlarının en büyük handikapı da maalesef bu oluyor. Herkesin şut kullanabilmesi ya da uzunların dışarıdan penetre edebilmesi güzel ama kısa oyuncuların rahat atışı için mutlaka post up oyunu oynamak gerekiyor. Bunu yapamzasanız, rakibinizden daha fazla asist de yapsanız, daha fazla top çalsanız, rakibinize daha fazla top kaybettirseniz de maçı kazanamayabilirsiniz. Aynı dün akşam olduğu gibi.

Fenerbahçe’nin o kadar çok eksiği var ki. Kötü oynadılar ama bu kadar eksiğe rağmen çok değerli bir galibiyet aldılar. Doğrusu bu bile ligimizin kalitesizliğini gösteriyor. Efes ve fener’den sonra kuvvetli denebilecek Telekom oyun kurucusu olmayan pota altında iki önemli oyuncusu eksik olan, savunmanın bel kemiği ömer onan’ın ise hastalıktan ve sakatlıktan yeni çıktığı için ruh gibi olduğu bir maçta galibiyet alamıyorsa, bu; takımlar arasındaki uçurumu gösterir. Kalitesizliğin göstergesi olarak kabul edilebilir.

Oğuz’un oynatılması lazım. Oğuz’un Türkiye basketbolu için süre alması lazım. Avrupa’da bu fiziğe sahip, bu kadar yumuşak bilekli ve bu kadar iyi saha görüşü olan başka bir oyuncu ben bilmiyorum. Fiziğine oranla ağır bir oyuncu da değil. Eksikleri tamamen maç yapmamaktan kaynaklı. Tecrübesizlik ama yaşına oranlı bir tecrübesizlik. Tek eksiği tecrübe ama yıllar geçiyor ve oğuz hala tecrübesiz. İnanın bu adam gençliğinde Partizanda oynama fırsatı bulsa şu an ya NBA’de ya da Avrupa’nın dev takımlarından birinin ilk beşindeydi. Post up yaparak bir topu aldı. Oldukça da uzakta sahanın ters köşesinde aldı. Daha sonra potaya gidecekmiş gibi yaparak ters ve dip tarafa sert bir pas çıkarttı. Serhat’a bomboş bir üçlük fırsatı verdi. Bana Prkacin’in paslarını hatırlattı. bu yeteneği göz göre göre yok edeceğiz. Sıradanlaşacak. İnce belli ve uzun kollu olmadığı için resmen Tanjevic Oğuz’a ve dolayısıyla Fenerbahçe’ye ve Türk basketboluna zarar veriyor. Hep birlikte seyrediyoruz. Doğrusu Fener seyircisi de artık takımını seyretmez oldu. İçimdeki basketbol izleme aşkını öldüren bu federasyona, yöneticilere ve koçlara kucak dolusu sevgiler…

Hiç yorum yok: