25 Şubat 2010 Perşembe

Umutsuz Vaka: Efes Pilsen


Galip gelinen bir maçtan sonra böylesi bir başlığa gerek var mıydı? Bence var. Galibiyet önemliydi ama fark daha da önemliydi. Son mucizevi üçlük olmasa belki de 4 sayıyla hatta o anda yapılabilecek top kaybı ile sadece 1 ya da 2 sayı farkla galip gelecekti efes. Maccabi çok büyütülecek bir takım değil. Eskiden Erman-Hıncal ikilisinin bir teorisi vardı. Rakip takımdan hangi oyuncuyu takımına alırsın? Koçu almak yeterli olabilir.


Koç demişken; maçın sonlarında ben Kaya oyuna girsin ve Nachbar çıksın diye televizyon başında inlerken Nachbar'ın savunmada (bir daha yazayım SAVUNMADA) yaptığı inanılmaz katkı ile Efes maçı kazanabildi. BEnce yanlış bir tercihti ama doğru sonuç verdi. Ataman'ı bu abğlamda tebrik etmek gerekir.


Gelelim Efes neden umutsuz vaka. Bana öyle geliyorki Efes kadro olarak kağıt üstünde kendisinden üstün ya da denk takımları yenebilecek bir oyun sergileyemiyor. Ancak kendisinden kadro olarak aşağı seviyedeki takımları (ite kaka, zorla) yenebiliyor. Bu nedenle de Real Madrid maçını Efes'in kaybedeceğini düşünüyorum. Yanılmayı dört gözle bekliyorum.


Hakem konuşmayı da konuşulmasını da pek sevmem. Hakem de insandır ve hata yapar. Ama kabul edilmesi zor iki düdük vardı. Neyse ki kritik anlarda benzeri düdükler gelmedi.


Maçın kısır bir skorla neticelenmesinin nedeni takımların iyi savunma yapasından ziyade, buldukları boş atışları değelendirmedeki beceriksizlikleriydi. Efes'in bu savunma ile madrid ve siena'ya karşı işinin çok zor olacağını düşünüyorum. Umarım Siena maçında yakalanana o büyük farkın maçın sonlarında kapanmış olmasını ileride çok fazla aramayız. Bekleyelim ve görelim.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

"Maccabi çok büyütülecek bir takım değil."

Peki büyütülecek takımlar kimler?
İlk sekize kalamayan Panathinaikos mu? Yoksa bana göre dengesiz ve düzensiz oynayan Real Madrid, Olympiacos ya da CSKA mı?

"Son mucizevi üçlük olmasa .."
Bence bu şekilde bir düşünce doğru olmaz. O zaman şu şekilde de düşünülebilir.
Peki hakemler Nachbar'a iki kere, Kasun' a bir kere toplamda çalınmayan üç basket faulümüzü verse (üçü de basket oldu, bariz fauller çalınmadı), Anderson' un yaptığı bariz hatalı yürüme çalınsa (sonrasında Maccabi basketi oldu), Santiogo' nun kafasına bariz vurulduğu posizyonda savunma faulu çalınsa (en azından hücüm faulu çalınmasaydı), kaçırdığımız dokuz tane bomboş üçlüğün üçte birini atsaydık vb. o zaman yirmi sayı fark ile yenerdik.

"Real Madrid maçını Efes'in kaybedeceğini düşünüyorum"
Çok beğenilen Real' in, dün akşam - hakemlerin desteği ile - bizim eze eze yendiğimiz Siena' yı ite kaka yendiğini görünce bu düşüncenin çok da tutarlı olmadığını düşünüyorum. Messina' nın son çare olarak denediği Tomic ve Llull kumarı tutmasaydı ve hakemler Real' den yana olmasaydı on sayı fark ile Siena kazanırdı.

Genel olarak basketbol ile ilgili fikirler ortaya attığınız için sitenizi takip etmeyi seviyorum ama bu kez dayanakları olmayan peşin bir hükümle "umutsuz vaka" diye başlık attığınızı düşünüyorum.

Ahmet Arif Eren dedi ki...

Doğrusu haklı olduğunuz noktalar olduğunu belirtmem gerek. Vurguyu iyi koyamamış olabilirim. benim düşüncem, kağıt üstünde efes'in güçlü bir kadrosu olsa da bunu basketbol olarak sahaya yansıtamadığıdır. kimin ne kadar güçlü olduğunu sabaha kadar tartışabiliriz. ama pek bir şey çıkmaz. olimpiakos, panathinaikos, real ve barca efes'den daha iyi kadrolara sahipler. diğerleri ise denk ya da daha zayıf kadrolara sahipler. temel argümanım efes'in kendisi ile denk ve kendisinden daha kuvvetli takımlara karşı galibiyet almakta çok zorlandığı. bu nedenle de umutlu olmadığımı söylüyorum. Bence kadro olarak Maccabi efes'in iki maçta da yenebileceği zayıflıktaydı. ama bırakın iki maçta da yenmeyi skor avantajı bile elde edemedik. buna ilişkin uzun bir yazı ileride yazacağım.

Maccabi bence kağıt üstünde efes'den çok daha zayıf bir kadroya sahip. Panathinaikos ise kadro olarak Efes'den birazcık daha kuvvetli ama onlar 0-4 oldular.

Çapraza baktığımızda grup birincisi olduğumuzda f4'ün kapısı ardına kadar açılıyor. ama efes'in öyle bir niyeti yok gibi. üzüldüğüm nokta da bu. tekrar söyleyeyim umarım ben yanılırım..

Adsız dedi ki...

Maalesef baskebol potansiyelimizi sahaya tam olarak yansıtamıyoruz ama yine de sezon başına göre iyiye giden şeyler de var bence..

Önümüzdeki iki maçı birer sayı fark ile kazanırsak ve Maccabi en az bir maçını kaybederse grup lideri olacağız. Bu da bence hiç uzak bir ihtimal değil. Dolayısıyla umutlanmamak için de bir sebep yok diye düşünüyorum.

Sarıkaya dedi ki...

Valla bu mantıkla Efes EL şampiyonu olsa, "bu sezon takımlar kötüydü!" denecek!-(( Mesele vurgu falan değil, başlık "Umutsuz vaka : Efes Pilsen" olunca gerisi teferruattır. Yanlız Efes'in kazandığı her maç, Türkiye'nin etnik yapısını daha iyi kavramamıza neden oluyor!-)) Önce içimizdeki Rytaslıları sonra Sienalıları gördük! Zaten MTA kötü oynadı. Şaka bi' yana, Gergin Atamancılar daha çok hayal kırıklığına uğrayacak gibime geliyor. Bi' de yazıda Gershon'un koç olduğu ima edilmiş gibime geldi... Gershon gibi gençleri MTA dışında bi' takımda dikiş tuttururken görmek isteriz!-))

Ahmet Arif Eren dedi ki...

efes el şampiyonu olsun da ben (biz) takımlar kötü diyelim. teferruat olur nasıl olsa. olmalı zaten. yalnız iki galibiyet ile dünü unutmak da bizim "etnik yapımızı" gösteren güzel bir örnek. umutsuz vaka efes pilsen ağır bir başlık olsa da galibiyet sonrasında böyle başlıklar bence daha anlamlı. aynı şeyleri tekrarlamayı sevmiyorum: efes'in kadro kalitesi oranında basketbol oynayamadığı ve bu oyunla da fazla bir yere gidemeyeceğini savunuyorum.

14 maçta 6 galibiyet 8 mağlubiyet alan efes'i ayakta mı alkışlayalım? (galibiyetlerden ikisi de Orlenaise'e karşı)