22 Kasım 2009 Pazar

CEZA(LAR): Defacto Olarak Küme Düşürüldü


Cezalar açıklandı. Resmen küme düşülmese de Galatasaray'ın aldığı bu ceza sonrası küme de kalması ancak mucizelere bağlı. Son iki sırada yer alan takım küme düşecektir. Galatasaray şu an -4 puanla sonuncu sırada. sıfır galibiyet ve 6 mağlubiyeti var. kendisi gibi ligde galibiyeti olmayan dacka'nın puanı ise 6. Yani aradaki fark 10 puan. Basketbolda bunun anlamı, rakibinden 10 maç daha fazla kazanman gerektiğidir. Bu mantıktan devam ettiğimizde kümede kalabilmek için Galatasaray'ın şu an için 14. sıradaki rakibini yani Mersin'i geçmesi gerekmektedir. Mersin'in puanı sekiz. Galatasaray'la arasındaki fark 12 puan. dolayısıyla galatasaray'ın Mersin'in kazandığından 12 maç daha fazla kazanmalı. ligde 24 maç kaldı. Galatasaray kalan tüm maçalrını kazansa bile (imkansız olduğunu biliyoruz) Mersin'in ve üstündeki takımların 12 galibiyet alması durumunda bile Galatasaray küme düşecek. Çok fazla uzatmaya gerek yok. Galatasaray'ın kümede kalması mucizelere bırakılmıştır.


Bu bence ağır bir ceza değil. Yapılanlara karşılık böyle bir ceza verilmesi normal. Ancak sorun federasyonuni bu standardı, her takıma karşı ya da her eyleme karşı aynı uygulamaması, farklı uygulamasıdır. Her zaman kurala göre duruma göre karar almasıdır. Saha kapatmalarda, sahaya girmelerde vb. çok örneğpini gördük. Örneğin Kinsey'in cezasına bakalım. Bir oyuncuya yumruk atılmasına 9 maç ceza veren federasyon taraftara yumruğa 2 maç verdi. Sinirlenen oyuncu taraftarın burnunu kırabilir. Umarım gelecekte bu tip cezaları her durumda ve ortamda, takım ve yetkili ayırt etmeksizin verebilecek bir iradeye ve güce sahip bir federasyonumuz olur. Bu gerçekleştiği zaman; Türkiye basketbolu hak ettiği düzeyelere gelebilecektir. Gerçek basketbolseverler, salonnları dolduracaktır.


Oyunculara verilen cezalara geçelim. Nalga'nın 2 yıl ceza almasına üzüldüm doğrusu. Çünkü yaşadığı ceza korkusu bile onun akıllanmasını sağlamıştır. Ancak bu cezalanın mantığı doğru. En azından kısmen doğru. Şöyle ki; bu cezalar, "kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla" mantığını izliyor. Böyle bir şeyle yakın gelecekte karşılaşmamak adına verilmiş büyük cezalar. Ancak böylesi bir sahtekarlığa cesaret edilebilmesinin nedeni bence federasyonun geçmiş uygulamaları. Burada sahtekarlık yapılamsını meşrulaştırmıyorum. Ama Federasyonun basiretsiz uygulamalarına dikkat çekmek istiyorum. Federasyonun büyük takımlar söz konusu olduğunda olayların üstünü örtmesi böylesi davranışlara sebep olabilir. Federasyonun hiç mi suçu yok?


Gelelim cezaların mantıksız olan yanına. Tufan'a verilen cezadan bahsediyorum. tamam 4 ayla sınırlı ama o mantıkla hareket edildiğinde o maçta oynayan her oyuncuya o zaman ceza vermek gerekir. Sadece Tufan'a ceza vermek saçma olmuş. Olayın bilenb her oyuncuya ceza vermek gerekirdi.
koç, teknik heyet ve yöneticiler ise bu cezaları hak etmişlerdir.

Hiç yorum yok: