6 Kasım 2009 Cuma

Çok Yorulduk Çok


Alan savunması sayesinde kazanma noktasına geldik ve alan savunması yüzünden kaybettik. Maçın benim açımdan özeti bu. Alan savunmasına başladığımız üçüncü periyodun 5.dk’sı ile normal sürenin sonuna kadar geçen 15 dk’de sadece 20 sayıyı potamızda görmüşken, uzatma bölümünde tam 5 üçlük yiyerek 20 sayı yedik. Yediğimiz üçlüklerin hepsi boş üçlüklerdi.

Efes Pilsen’in bu sene savunma ve hücum olarak oynadığı en derli toplu maçtı aslında. İlk yarıda Malaga’nın sağladığı 43-36’lık üstünlük yapay bir üstünlüktü. İnanılmaz zor pozisyondaki üçlükleri soktular. Ekstra oyunculardan akıl sınırlarını zorlayan ekstra basketler yedik. Ayrıca biz de iyi hücum organisazyonu yapmamıza rağmen boş atışları kaçırdık. İlk yarı bittiğinde benim düşüncem rakibin üçlük yüzdelerinin makul seviyelere düşeceği bizim de maça ısınıp boş şutları sokacağımız varsayımı altında bu maçı ikinci yarıda çevireceğimiz yönündeydi. Hatta skor üçüncü periyodun ortalarında 59-42 yenik duruma düştüğümüzde dahi Efes’in bu maçı bırakmayacağını düşünüyordum. Ender-Thornton-Smtih-Nachbar-Kaya beşlisi ile başladığımız alan savunması ile rakibi sürklase ettik. Hücum opsiyonlarını sadece üçlüklerle sınırladık. İlk yarıdaki gibi sokamayınca farkı azlatarak son 5 dk’ya 23-5’lik seri ile 65-63 önde girdik. Bundan sonrası artık takımların maçın kırılma anını oynama becersine kalmıştı. İki takım da bu beceriyi gösteremedi. Normal sürenin son bölümünde en dikkat çekici nokta Efes takımının yavaş yavaş yorulma emareleri göstermeye başlamasıydı. Özellikle maçın en değerli adamı olan Kaya’nın kenara dönüp “ben bittim, mola alın” demesi, ağzımdan “eyvah” kelimesini çıkmasına sebep olmuştur. Tabi burada Ergin Ataman’ın yapabileceği çok fazla şey yoktu. Kaya’yı kenarda nefeslendirmesi demek o gün Malaga’ya gelmeyen! Kasun veya Santiago’nun oyunaalınması demek olur ki bu da maçın kaybedilmesi anlamına gelirdi. Mecbur Kaya’yı mecbur oynatmak durumunda kaldı. Ayrıca bu sene ortalama 10 dk bile süre almayan alan Nachbar’ın da 35 dk sahada yer alması bu oyuncuyu maçın sonlarında çok zorladı ve maçın kritik anlarında hücumda epey aksamasına sebep oldu. Efes’in maalesef uzatmada pili bitti. Uzatmada alan savunmasında ayaklar beynin söylediğini yapamayacak duruma gelince boş şutlara çıkamadılar ve Ender’in efsanevi performansına rağmen maçı kaybettiler.

Tabi burada Ergin Araman’a çok eleştri getirilebilir. Maçın krtik anlarında neden kırılma anlarının adamı olan tecrübeli Rakocevic sahaya sürülmedi denebilir. Santiago ve Kasun gibi adamlardan neden faydalanamadığı sorulabilir. Alan savunmasında neden bu kadar çok ısrar edildiği de sorulabilir. Kendimi koçun yerine koyup düşündüğümde sahadaki beşi aynen tutmaktan başka yapılabilecek çok fazla şey yoktu gibi geliyor. Ender süper performans segiliyor, Smith Thornton savunmada ve hücumda takımın yükünü çekiyor. Nachbar geldiğinden beri en iyi oyununu oynuyor, ayrıca Shumpert’in sakatlanmasıyla yedeği de yok. Kaya herkesin malumu. Buradaki eleştrim transfer politikasına. 4 numara eksikliği bu kadar aşikar iken tutup Ermal ve Santiago’nun alınması bence kilit noktadır.

Her ne kadar bu maç kaybedildiyse de en azından ilk defa bize zevkli bir maç izlettirdiler. Sonuna kadar savaştılar. Hele Fenerbahçe maçından sonra basketbol izlemenin keyfine vardım. Buradan takımın bir ritm yakalayacağını grubu en kötü ikinci veya üçüncü bitireceğini düşünüyorum. Ancak, her zaman belirttiğim gibi iyi bir 4 numara alınmadığı sürece Efes’in bu kadro ile yüksek hedeflere ulaşması çok zor görünüyor.

Hiç yorum yok: