Linkte Dilli’nin Enes açıklamaları var. Hak verilebilecek sözleri de var. Saçmaladığı şeyler de. Federasyon başkanı basketbolda çete var diyordu. Dilli’de bir çetedir tutturmuş gidiyor. Federasyon başkanı da, “çetede; menajerler, gazeteciler vs. var” diyordu. Dilli de; “menajerler, çocuğu ve ailesini etkilediler. Birisi bir şeyler yapsın” diyor. Sanki devlet içinde bir çeteleşeme var ve onun için de savcıları göreve çağırıyor.
Bir genç insana ve ailesine baskı kurarak, çocuğun hayati bir karardan dönmesini istemek ya da döndürülmesi için federasyona baskı yapmak ne kadar uygundur? Çocuğun tek “suçu” Fenerbahçe’nin kontrat önerisini reddetmesi. Oyuncular köle midir? Kontrat ya da sözleşme karşılıklı rıza ile imzalanan bir belgedir, anlaşmadır. Bir tarafın rızası yoksa; sözleşme yapılmaz. Dilli açık bir şekilde rızasız bir sözleşme istiyor. Rızasız sözleşme köleliktir. Kendisi farkında olmasa da; oyuncuyu köle olarak görüyor. Bence çok yanlış yapıyor. Bu, bence ailesinin bile çok fazla müdahil olmaması gereken bir karar. Tavsiye de bulunulabilir. O kadar. “Bence Amerika’ya gitme. Geleceğin için Fener’de kalman daha iyi olur.” Ya da başka tavsiyeler. O kadar.
Şimdi varsayımlardan hareket edelim. Sevgili Enes, ABD’den hoşlanmadı ve bir Avrupa kulübüne kısa süreliğine geldi. Sonra da Türkiye ligine örneğin Darüşşafaka’ya transfer oldu. Ya da Dacka, Semih transferinin intikamını aldı diyelim. Buna Fenerbahçe yönetiminin itiraz olabilir mi? Olur olmasına da bu muteber bir itiraz mıdır? Diğer varsayım ABD’den hoşnut kalmadı ve kariyerini Avrupa’da sürdürmek istedi. EL takımlarından birisi ile anlaştı. Ya da ABD’de kaldı okumaya ve oynamaya devam etti. NBA tarafından beğenilmedi ve ülkeye ya da Avrupa’ya geri döndü. Bir sürü seçenek sayılabilir. Ama bu seçenekleri belirlemek hakkı sadece ve sadece oyuncuya aittir. Varsayalım ki böyle bir çete var. Çocuğun aklını karıştırdı. Onu ikna etti. “Yanlış” bir yola gitmesini sağladı. Fenerbahçe yönetimi de çocuğu “doğru” yola gitmesi için ikna etmeye çalıştı. Çocuk, şeytan çetecilerin “yanlış” yoluna sürüklenirken, Fenerbahçe yönetimi onu “doğru” yol için ikna edemediğine göre, ya kendi ikna kabiliyetlerinin zayıf olduğunu söyleyebilirler (Aziz Yıldırım ve Topuz transferi Fener’li yöneticilerin ikna kabiliyeti için yeterli bir delil olsa gerek) ya da “yanlış” olduğunu düşündükleri yolun aslında doğru yol olduğunu kabullenmeliler.
Burada basit bir örnekten yola çıktık. Ama eleştirdiğimiz Fenerbahçe yöneticileri değil. Genel olarak yöneticilerin oyunculara bakış açısı. Geçmişte Emre, Okan Galatasaray’dan Avrupaya giderken Galatasaraylı yöneticilerin bakış açısı. Ya da Tümer Fener’le imzalarken BJK’li yöneticilerin bakış açsısıdır eleştirdiğimiz. Oyuncuları köle olarak görmeleri. Oyuncular özgürdür. Akılları vardır, iradeleri vardır. Bu akıl ve iradeyi kullanarak kendi yollarını kendileri tayin ederler. Buna karışmaya da hiç kimsenin hakkı yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder