21 Ağustos 2009 Cuma

Kadro Analizi: Galatasaray


Galatasaray’ın sezona başlayacağı kadro belli oldu.

p.g. D-Wash, Can ve Evren
s.g. Tufan ve Murat
s.f. Jasaitis ve Caner
p.f. Wilkinson, Rancik, Polat ve Eren
C. Cemal

Geçen sene isim bazında çok iyi yabancı oyuncularla anlaşılmıştı. Gerçekten iyi bir bütçe vardı. Bu sene daha düşük bir bütçe olmasına rağmen isim bazında yine; bence çok iyi oyuncularla anlaşıldı. Hatta Galatasaray’ın bu seneki yabancı oyuncu seçiminin çok daha verimli olacağını düşünüyorum. D-Wash haricindeki yabancılar oyunun her iki tarafında da etkili olabilecek oyuncular. Oyuncu bazında tek tek değerlendirmek biraz uzun olacak; bu nedenle genel bir değerlendirme yapmak arzusundayım. Gerçi bu da uzun olabilir.

Önce takımın eksilerinden bahsedelim. Galatasaray’da bu sene natural (doğal) skorer eksikliği var. Son iki senede; Hite,Graves gibi sıkışılan anlarda sorumluluk alarak, bireysel yetenekleri ile skora katkı sağlayan oyuncular vardı. Bu sene öyle oyuncular yok. Galatasaray, bu sene doğal skorer oyuncu olmayan bir takım hüviyetinde. İsim ve tecrübe olarak; Jasaitis skorerlik rolünü üstlenebilir ama oyun tarzı olarak liderlik ve skorerlik özelliği olmayan bir oyuncu. Aslında formda bir Tufan karakter olarak bu göreve soyunabilir. Ya da savunması zayıf olsa da Murat Kaya; lider ve skorer özellikleri olan bir oyuncu olarak, o da bu göreve soyunabilir. Her ne kadar takımın önemli eksiklerinden birisi natural skorer eksiği olsa da bu eksik en azından takım içindeki uyumla /kimyayla ya da bazı oyuncuların bu görevi üstlenmesi ile çözülebilir.

Diğer önemli bir eksiklik ise Galatasaray pota altının fizik olarak yetersiz olması. Aslına bakarsak, pota altı oyuncularımızdan Cemal haricindekiler potaya uzak, şutla etkili olabilen, daha çok yüzü dönük hücum edebilen oyuncular. Takımdaki post-up oyun eksikliği hücumu kısırlaştıran ve tekdüze hale getiren önemli bir etken olabilir. Wilkinson, Aris’te Massey ile çok iyi bir ikili olmuşlardı ama orada aralarındaki işbölümünde Massey pota altındaki mücadele ve itiş kakışlarda uzmanlaşmışken Wilkinson daha çok o mücadeleden kaynaklanan şut imkanlarını değerlendirmişti. İşte Galatasaray’da önemli eksiklik Massey gibi pota altında topu alıp çembere kuvvetlice yönelebilecek, oraları varlığı ile karıştırabilecek bir oyuncu eksikliği. Fizik olarak Galatasaray kadrosunda bu işi yapabilecek tek oyuncu Cemal ama o da geçmiş senelerde aldığı süreleri pek değerlendiremedi. Buradan hareketle Cemal’in bu görevi kısa vadede üstlenemeyeceğini söylemek mümkün. Bu noktada bütçe ile de çok yakından ilişkili diğer bir eksik yön ortaya çıkmakta. Bütçe kısıtlı olduğu için risk alınması pek mümkün olmuyor. Bu yüzden gerekli olan uzun transferi yapılmıyor. Pota altında Fenerbahçe, Efes ve ve Uleb maçlarında size sorunu yaşanacağı çok açık. Buraya fizikli bir oyuncu alınması şart ama bu transfer ilerleyen haftalarda ya da aylarda yapılacak. Sene içi yapılan transferler istisnaları olmakla birlikte çok yararlı olamıyor. Takımı ve ligi bilen bir oyuncu getirilme ihtimali varsa, yararlı olma ihtimali bir nebze de olsa var ama yıllardır Galatasaray hep farklı yabancı oyuncularla devam ettiğinden takımı bilen bir oyuncu geldiğinde bile yeni bir takıma gelmiş gibi hissedecektir.

Ben, basketbolda kimyanın çok önemli olduğuna inanırım. Bu kimya denen şey aslında takımın sistemi ve sisteme yönelik oyuncu tercihleri ile ilgilidir. Her koçun kendisine has bir sistemi vardır ve bu sisteme yönelik transferler yaparlar. Sistem oyuncular arasında idrak edilip alışıldığında kimya oluşmaya başlamıştır. Bu oluşum sırasında çeşitli kazalar mutlaka olacaktır ama zaman içinde yapılan yanlışlar giderek azalır ve sistem tam anlamıyla oluşur ve oturur. Kimya tamamlanmıştır. Bu kimya tamamlandıktan sonra yapılacak transferler risk taşır. Çünkü kimyanın bozulması oturan düzeni bozar ve yeni bir düzen kurulması için süreci baştan başlatır. Takımın eksiği açıksa ve ileride bu noktaya transfer yapılacaksa bu transferi en baştan yapmak bence daha akıllıca olur. Geçen sene ortasında yapılan transferler böyle olumsuz bir etki vermişti. Ancak bu noktada bir parantez açmamız gerek. Geçen seneki yapılan transferler sene başında alınıp da takımdan ayrılan ya da verimli olmayan oyunculardan dolayı yapılmıştı. Bir anlamda zorunluluktu. Ancak bu sene için bahsettiğim transfer; bir beş numara transferidir. Yani baştan bu eksiği kapatarak iyi bir kimya kurulması şu an için hala mümkün. Ancak böyle bir transfer düşünülmemesi bence çok yanlış. Bu transferin gerekliliğini aşağıda süre dağılımlarını değerlendirdiğimizde daha rahat göreceğiz.

Süre dağılımlarına girmeden önce, başka bir konuya takımın önceki senelere ve rakiplere göre artılarından bahsedelim. Açıkçası, sene başında Galatasaray’ın bu sene bütçe küçülttüğü haberinden sonra ligde play-off’u ancak zorlayacak bir takım kurulacağı basketbol camiasında dillendirilmese de yagın bir kanaatti. İlk transferler, bu kanaati kısmen yaratmıştı. Ancak zaman içinde alınan oyuncular (özellikle Jasaitis ve Wilkinson transferleri) ile Galatasaray görece düşük bütçesine göre iyi transferler gerçekleştirdi. Gerçi transfer dönemi açısından bakıldığında Galatasaray’ı iki ayrı dönemde değerlendirebiliriz. Sene başında yapılan transferler incelendiğinde; yerli olarak can ve evren yabancı olarak rancik ve d-wash. Daha sonra yapılan transferler ise yerli olarak Caner ve eren yabancı olarak ise jasaitis ve Wilkinson. Daha sonradan yapılan yabancı transferleri: Jasaitis-wilkinson ikilisi daha önce yapılan yabancı transferlerinden; rancik ve d-wash’dan çok daha iyi transferler. Daha önceden yapılan yerli transferleri: Evren-Can ikilisi ise daha sonra yapılan yerli transferlerinden; eren ve Caner ikilisinden çok daha iyi transferler. Yani başta daha iyi yerli daha zayıf yabancı oyuncular sonra ise daha zayıf yerli daha güçlü yabancı oyuncular transfer edilmiş. Bu durum ise bana transferlerin biraz rassal yapıldığını işaret ediyor. Neyse bu transfer ve rassallık meselesi ayrı bir yazı konusu olmalı.

Takımın en önemli artısı, bireysel savunması kuvvetli oyunculardan kurulu olması. Tabi bu konuştuklarımızın hepsi kağıt üstündeler. İşin teorisinde bunlar var ama pratiğe gelindiğinde uygulamaya bakmamız gerekiyor. Bu savunma potansiyeli maç kazandırabilecek bir uygulamaya dönüşmeli. Yoksa kağıt sütünde oyuncuların savunma yeteneği olmasının anlamı yok.

Kağıt üstünden pratiğe dönüştürme işi koça dayalıdır. Okan Çevik’in yaptığı iyi transferler ve kağıt üstünde kurduğu güçlü kadroyu, uygulamada izleyemeyeceğimizi düşünüyorum. Ancak ve ancak takımı iyi idare edebilirse ve bir de yaptığı yabancı transferler düzeyinde pota altını toparlayabilecek bir oyuncu transfer ederse; bu sene önemli işler yapabilir. Kısacası son senelerde bana en fazla umut veren kadro bu oldu. Ama dediğim gibi uzun oyuncu transferinin gecikmeden yapılması lazım. Ligdeki ilk 2-3 maça yetişmeli. Ancak bu yapılmayacağından dolayı yine sükût-u hayal’e uğrayacağız.

Neyse artık süre dağılımına geçelim. 80 dakika uzun ve 120 dakika’lık kısa oyuncu rotasyonlarını takımın sürekli 3 yabancı ile sahada oynayacağı varsayımına dayanarak oluşturmaya çalışalım. 4 yabancı oyuncu olduğundan ve bunların kabaca eşit süreler alacağını düşünerek her birisinin 30’ar dakika oynayacağını söyleyebiliriz. Yerli oyuncuların zayıflığından ötürü özellikle uzun oyuncuların 30’ar dakika ortalamayı tutturacağını tahmin etmek zor değil. Uzun yerli oyunculara yaklaşık 20 dakikalık bir süre kalıyor ve bu süreyi kabaca Cemal 10 dakika ve diğerleri 5 dakika şeklinde dağıtmak mümkün. Koca bir ligi pivotsuz olarak götürmek belirli oyuncular üzerine (wilkinsson ve rancik) aşırı yük bindirecektir. Bu aşırı yükten dolayı bu oyunculardan birisinin olası sakatlığı halinde pota altında Galatasaray yokları oynayacaktır. İşte bu nedenle Galatasaray’ın kaliteli bir uzun alması gerekiyor. Kısa rotasyonunda sorun çok daha az. Tufan’ın hem iki hem de üç oynayabilmesi keza Evren’in de hem bir, hem de iki oynayabilmesi koçu, alternatifleri bol bir kısa rotasyonu ile karşı karşıya bırakıyor. D-Wash ve Jasaitis’e toplam 60 dakika süre kalsa da kısa rotasyonundaki, yerli oyuncuların kabiliyetleri oranında özellikle D-wash’ın daha az süre alacağını düşünüyorum. Tufan’ın sağlam olduğunu varsaydığımda; D-wash 20 ve Jasaitis 25 dakika civarı oynayacaklardır. 15 dakika can, 20 dakika evren, 20 dakika Tufan, 15 dakika Murat ve 5 dakika Caner’in oynayacağını söyleyebiliriz. Dolayısıyla aşağıdaki gibi bir süre dağılımı ortaya çıkıyor.

p.g. D-Wash (20), Can(15) ve Evren (5)
s.g. Tufan(10) Murat (15) Evren (15)
s.f. Jasaitis(25) Caner (5) Tufan (10)
p.f. Wilkinson (15), Rancik (15), Polat (5), Eren (5)
C. Cemal (10) Wilkinson (15) Rancik (15)

Savunmayı ön plana çıkararak oradan yakaladıkları dinamizm ile hücum eden bir Galatasaray bence çok tehlikeli olabilir. Tufan’ı belki çok abartıyorum ama sağlığına ve formuna kavuşmuş bir Tufan ile Galatasaray gerçekten bu sene kendi taraftarlarını bile olumlu yönde şaşırtabilir. Her şey Okan Çevik’in elinde. Doğru bir sistem ile ve erken yapacağı son bir transfer ile Galatasaray’ı ligde çok iddialı bir takım konumuna getirebilir. Daha renkli ve kuvvetli bir lig hepimizin arzusu. Özellikle Beşiktaş ve Galatasaray gibi ciddi taraftar desteği olan takımların şampiyonluğa oynayabilecek konuma gelmesi, Türkiye’de basketbolun daha çok sevilmesi ve rekabetin ve bütçelerin artmasını sağlayacak önemli bir faktördür. Futboldaki Galatasaray’a bakıp basketbolda neden olmuyor diye sormamak elde değil…

Hiç yorum yok: