25 Ağustos 2009 Salı

Mor Bu Senenin Moda Rengi Olacak mı?


Avrupa’da bu senenin transfer sezonunun şampiyonu açık ara Real Madrid takımıdır. Ahmet’in Real Madrid transferlerini analiz ettiği yazısında de belirttiği gibi heyecan verici bir takım kurdular. Tüm bu transferler tek bir hedef için yapıldı: Şampiyonluk. Peki bu takım EL şampiyonluğuna ulaşabilir mi? Bence hayır. Görüşümü 4 ana eksen üzerine oturtuyorum:

1) Pota altı oyuncu yetersizliği
2) Bullock faktörü
3) Toplama takım olmalarının takım kimyasının oluşumunda yarattığı zorluk
4) Yüksek beklentilerin (şampiyonluk) kritik anlarda oyuncular üzerinde yaratacağı baskı

Bu maddeleri tek tek ele alalım:

1) Ahmet’ın yazısında da belirtildiği üzere 7 kişilik uzun rotasyonu var. Doğru. Niceliksel olarak sayı çok yüksek. Peki ya niteliksel olarak. Soruyu şöyle soralım. Uzun oyuncu eşittir pota altı oyuncusu mudur? Daha başka şekilde soralım. Bu 7 oyuncudan kaç tanesi sert oyunuyla boyalı bölgeyi domine edebilir. Daha başka şekilde de sorabiliriz. Bu oyuncular Pekovıc, Batiste, Splitter gibi oyuncuları tutabilir mi? Reyes ve biraz da Spiegel (o da ince kalmakta) haricinde bu oyunculardan hiç biri gerçek anlamda bir pota altı oyuncusu değildir. Garbajosa ve Lavrinovic hepimizin yıllardır bildiği üzere pota altı mücadelelerine girmeyen dış şut ağırlıklı oyuncular. Velickovic oyunun her yönünü oynayabilen ama daha çok dışarıda top alıp içeriye penetre edebilen bir oyuncu. Bu anlamda pota altında sert bir takım oluşturduklarını düşünmüyorum. Jeremiah Massey takımdan neden yollandığını anlayabilmiş değilim. Bence F8’e kalmalarında Massey’in yarattığı pota altı sertliğinin payı çok yüksekti. Bu sene oluşturulan kadroda Spiegel gibi yumuşak oyuncunun yerine Massey olsaydı, daha tamamlayıcı bir uzun rotasyonu olurdu.

2) Louis Bullock bu takımın son iki yıldır en önemli hücum opsiyonu. Geçen sene seyrettiğim maçlarda takımın oyun planları bu oyuncu üzerine kurulmakta idi. Geçen seneki başarısızlıkta belirleyici etken hücum opsiyonlarının Bullock üzerine kurulmuş olmasıydı. Playofflardaki Olympiakos maçını hatırlayın. Kaybedilen serinin dördüncü ve son maçında kritik anlarda her topu Bullock kullandı ve tabi bu oyuncu Michael Jordan olmadığı için Olympiakos F4’e kaldı. Bu sene alınan oyuncular hücumdaki opsiyonları zenginleştirmiştir. Bullock bu zenginleşen hücum sisteminde ve Kaukenas transferi ile takım içinde küçük bir dişli olma rolünü kabullenecek midir? Zor. İki sene takım içinde baş aktör olan oyuncuyu birden yardımcı aktör rolünü kabul ettiremezsiniz. Eğer Bullock takımda kalırsa sene içinde sorunlar çıkabilir.

3) Reyes, Bullock ve Lull haricinde takım baştan aşağı yeniden yaratıldı. Velickovic ve Dasic sonuçta küçük bütçeli ama sistem takımlarından gelen ve bence ilk senesinde çok fazla şey beklenmemesi gereken oyuncular. Toplama takım olmaları her ne kadar Messina faktörü olsa da takım kimyasının oluşumunda en azından ilk sene için zorluk yaratacaktır.

4) Real Madrid, Barcelona, Olympiakos gibi dünya kulüplerinde sabır sözcüğü çok fazla kullanılmaz. Tahamülzsülük genel karakterleridir. Gerek taraftar gerekse yönetim nezdinde beklentiler hep kısa vadelidir ve yüksek hedeflere yöneliktir. Kaukenas, Velickovic, Dasic, Lavrinovic, gibi oyuncular kariyerleri boyunca sırasıyla Siena, Partizan, Buducnost gibi beklentilerin yüksek olmadığı, toplam taraftar sayısının ancak onbinlerle ölçüldüğü daha yerel takımlarda başarılı olmuş oyuncular. Real Madrid’in gibi evrensel ölçekte ve taraftar sayısının milyonlarla ölçüldüğü bir yapıya bu tür oyuncuların ayak uydurması en azından ilk sene için kolay olmayacaktır.

Sözün özü, biraz klişe olacak ama yeni kurulan toplama büyük takımların ilk senesinde başarılı olacaklarını düşünmüyorum. Yukarıda değindiğim pota altı sertliğini sağlayabilirlerse ve Messina önderliğinde takım sistemini oturtabilirlerse orta vadede Avrupa basketbolunu hegemonya altına alabilir. Ancak bu sene için çok büyük beklentim yok.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

kısaları o kadar da iyi değil