15 Eylül 2009 Salı

Oyun Kurucu Faktörü


Avrupa Şampiyonası sonrası turnuvayı seyretmemiş ve sonuçları bilmeyen bir grup insana şunların dendiğini varsayalım. İspanya ve Sırbistan’a karşı sırasıyla 63 ve 64 sayı atıyorsunuz ve bu maçlarda takımınızın yıldız oyuncusu Hidayet 2/21 şut yüzdesi ile oynuyor. Sizce bu maçlar nasıl sonuçlanmıştır? Her halde bu insanlar yüzde yüz oranda bu maçlarda fark yediğimizi söyleyeceklerdir. Ya da turnuva öncesi size birisi bunları söylese karşı tarafın delirdiğini düşünecektiniz.

Biz bu maçları kazandık. Peki nasıl kazandık? Yorumcular tarafından iki maç sonunda ağırlıklı olarak savunma ile açıklandı bu galibiyetler. Kısmen katılıyorum. Böyle düşük skor yememizin rakip takımın hücumda kötü gününde olması mı yoksa bizim savunmanın sertliğine mi bağlı olduğunun ayrıştırılması güç olmaktadır. Arasında ince bir çizgi vardır. Mesela Sırbistan maçında Markovic 4. periyodta ve uzatmadaki boş üçlükleri soksaydı acaba savunmamız maçın sonuna doğru çöktü gibi yorumlarla karşılaşabilirmiydik. Zor sorular bunlar.

Bence bu şampiyonada sert savunmamız kadar oyun kurucularımızın rakip oyun kurucuları domine etmesi ve Ersan faktörünün üzerinde durulması gerekir. Benim görüşüm bu 5 maçı bize getiren ağırlıklı olarak bu iki faktördür. Savunmanın rolünü yadsımıyorum ama en azından maçların kazanılmasında bu iki faktörün üzerinde çok fazla durulmadığıdır benim naçizane meramım. Şimdi gelin turnuvada geride kalan 5 maçta bizim oyun kurucular (Kerem Ender ve Engin) ne yapmış, rakip oyun kurucular ne yapmış hamasete kaçmadan nesnel bir şekilde inceleyelim:

Türkiye oyun kurucuları: 21 sayı, 7 assist, 0 top kaybı, 3 top çalma.
Litvanya oyun kurucuları: 10 sayı, 3 assist, 2 top kaybı, 0 top çalma

Türkiye oyun kurucuları: 20 sayı, 8 assist, 1 top kaybı, 2 top çalma.
Bulgaristan oyun kurucuları: 15 sayı, 4 assist, 2 top kaybı, 0 top çalma

Türkiye oyun kurucuları: 21 sayı, 6 assist, 2 top kaybı, 1 top çalma.
Polonya oyun kurucuları: 11 sayı, 3 assist, 2 top kaybı, 1 top çalma

Türkiye oyun kurucuları: 18 sayı, 3 assist, 1 top kaybı, 1 top çalma.
İspanya oyun kurucuları: 3 sayı, 5 assist, 3 top kaybı, 1 top çalma

Türkiye oyun kurucuları: 16 sayı, 9 assist, 2 top kaybı, 5 top çalma.
Sırbistan oyun kurucuları: 16 sayı, 8 assist, 2 top kaybı, 0 top çalma

Toplam:
Türkiye oyun kurucuları: 96 sayı, 34 assist, 6 top kaybı, 13 top çalma.
Rakip oyun kurucular: 55 sayı, 22 assist, 11 top kaybı, 2 top çalma

Aslında yazıyı burada bitirmem lazım. Rakamlar her şeyi açıklıyor. Sayı ve assist beraber düşünüldüğünde oyun kurucularımız maç başına 33 sayıya doğrudan ve dolaylı olarak etki yaparken rakip oyun kurucular için bu rakam sadece 20. Yani diğer bir deyişle oyun kurucularımızın sayesinde maçlara 13-0 önde başlamışız. Top kaybı ve çalmalar düşünüldüğünde oyun kurucularımız sayesinde rakip takımlara göre 16 kere daha fazla hücum etmişiz. Olayın psikolojik üstünlük kısmından bahsetmiyorum bile. Hidayet’in turnuva boyunca 15/50 şut yüzdesi ile oynamasına rağmen maçları kazanmamızı biraz olsun açıklar sanırım. Savunmamız ne kadar sert ve iyi olsa da oyun kurucularımız bu farkı yaratmasa bu 5 maçı kazanabilirmiydik. Bence asıl milli takımımızı bir kademe yukarı taşıyan ağırlıklı faktör oyun kuruculardır. Tabi oyun kurucularımız teknik ve psikolojik yönden turnuvaya hazırlayan teknik ekibe de “yiğidi öldür hakkını yeme” desturundan hareketle hakkını verelim. Ersan faktörü bir sonraki yazıda…

Hiç yorum yok: