1 Eylül 2009 Salı

Kenan Bajramovic


Kenan Bajramovic; gerek euroleauge gerekse Bosna milli takımıyla oynadığı maçlar ile hepimizin yakından tanıdığı bir oyuncu idi. Telekoma transferi sonrasında onu daha da yakından tanımak fırsatını bulduk. Karakter olarak değil ama oyuncu olarak özelliklerini daha da iyi görme fırsatı yakaladık.

Bayramovic’in en önemli özelliği, basketbol zekası ve saha görüşünün geniş olması. Bu sayede savunmada doğru pozisyonlar alarak pota altını kapatabilmekte hücumda ise adeta bir oyun kurucu gibi oyunu yönlendirebilmekte. Şarap misali oyununa her geçen sene biraz daha farklı ve güzel bir lezzet katabiliyor. Onu seyredenlerin gönüllerinde ise tatlı bir lezzet bırakıyor.

Doğuştan gelen basketbol yetenekleri yok. Bazı oyuncular vardır ve onların doğuştan yeteneklidir. Bajramovic öyle bir oyuncu değil, sadece aklını kullanan ve çok çalışan, yüreğiyle oynayan bir oyuncu. Yüreğini sahaya koyduğundan, hırsını, oyununa artı olarak aktarabildiğinden dolayı da hem başarılı oluyor hem de seviliyor. Galatasaray’da iki yıl önce Charles Gaines isminde forvet vardı. Gerek fizik gerekse oyun stili olarak Bajromovic’den oldukça farklıydı. Aynı onun gibi doğuştan yetenekli değildi ama yüreğini koyarak takımına çok ciddi katkı verebilmişti. Bajramovic, Gaines’den bence daha da üstün bir oyuncu. Fizik olarak avantajı var. Saha görüşü daha iyi. Ayrıca dış şutu da var. Ama ikisi de yürekten oynayarak takımlarına katkı sağlıyorlar.

Piyasada bu kalitede oyuncu bulmak kolay değil. Özellikle de uzun oyuncu bulmak kolay değil. Takımlarımıza şöyle bir hızla bakarsak aslında Galatasaray, Beşiktaş, Efes ve hatta Fenerbahçe’nin bile en azından bir uzun oyuncuya ihtiyaçları olduğunu söyleyebiliriz. Belki ilk beşte başlayacak bir oyuncu değil ama aldığı 15-20 dakikalık sürede sahada her şeyini verecek, yedek kalmayı sorun etmeyecek. Verilen her görevi yerine getirmeye çalışacak fizikli, tecrübeli bir oyuncu bulmak çok zor. Hele hem pota altında etkili olabilen, oldukça iyi dış şutu olan, basketbol zekası üst düzeyde olan kaç oyuncu sayabiliriz ki. Kendisinden daha ağır bir oyuncuyu karşısında bulduğunda penetre bile edebiliyor. Kendisini savunan oyuncunun eksiklerine göre farklı hücum silahları geliştirebiliyor. Hem hücum silah portföyü zengin bir oyuncu hem de bu portföyü etkin olarak kullanabiliyor. Tek eksiği atletik olmaması. Ama zaten söylediğimiz özelliklerine bir de atletiklik eklenebilse onu Avrupa’da değil NBA’de izlerdik. Yıllar önce prekazi’ye sadece 45 dakika iyisin. 90 dakika oynayamıyorsun demişlerdi. O da zaten doksan dakika oynasam Avrupa’nın en önemli takımlarında oynardım demişti. Neyse Prekazi’yi bırakıp örneğimize geri dönelim.

Pek çok takımımızın derdine çare olabilecek Bajramovic’i Alba Berlin aldı. Hayırlı olsun. Umarım orada da başarılı olur. Ligimize ve takımlarımıza önemli katkı verebilecek böyle bir oyuncunun TBL’de kalmasını isterdim doğrusu. Ondan çok daha iyi bir oyuncu getiremeyeceklerini biliyorum. Alınacak oyuncuların Bajramovic kadar katkı vermeyeceğini de tahmin ediyorum. Böyle değerli oyuncuları ligde tutamayan klüp yönetimlerini ise şaşkınlıkla izliyorum. Sonuçta Barcelonaya değil Alba Berlin’e gitti. Pek çok takımımızı Alba’ya ve ülkemizi de Almanya’ya tercih edebilirdi eğer biz onu isteseydik…

Hiç yorum yok: