22 Temmuz 2009 Çarşamba

Türkiye: 63 Sırbistan:52


Ümitler beni yanıltmaya devam ediyor. Aynı Ukrayna maçı gibi başlamış ümitler. Maçın hemen başında 20’nin üzerinde bir sayı farkı yakalamışlar ve bu fark sayesinde maçı sonuna kadar önde götürmüşler. Ama değişik bir maç olmuş, rakibimizden daha az ribaunt almışız, daha fazla top kaybetmişiz, daha az blok yapmışız. Buna rağmen kazanabilmişiz, hem de rahatlıkla.
Geçen maça göre iç-dış dengesinde bir değişiklik yok. 23 üçlük 31 ikilik denenmiş. Üçlük yüzdesi %26 iken ikilik yüzdesi %54. Maçı kazandıran unsur da ikilik atışlarda rakibe oranla daha iyi bir yüzde yakalamış olmamız. Gökber de genel kötü dış şut yüzdesine rağmen; takımı iki maçtır iyi yönlendiriyor. Bu maçta oynadığı 20 dakikaya 5 asist sığdırmayı başarmış. İki maçtır maça fırtına gibi giren ümitlerimiz rakibin direncini maçın başında kırmayı başarıyor. Gerçi Sırplar 20’li sayılarla geriye düştükten sonra çok sert bir savunma ile sayı imkanalrımızı çok sınırlandırmışlar ancak sayı atmakta zorlanan ümitlerimiz benzer bir sert savunma ile sırp karşı atağını durdurabilmişler ve farkın erimesine fırsat vermemişler. Kolay bir rakip değil Sırplar, özellikle milli takımlar düzeyinde fazla galibiyet alamadığımız bir rakip. O yüzden ümitlerimizi tebrik edelim.
Maalesef serbest atışlarda yine kendimizi bulmuşuz: %61. Ve yine maalesef Dusan sadece 1 dakika oynamış. Neyse ben “ümitlerden ümidim yok” dedikçe onlar daha iyi sonuçlar alıyor. Ben ümitsizliğimi koruyayım onlar da galibiyetlere devam etsinler.
Şu turnuvada en çok üzüldüğüm konu; zevkli ve keyifli geçen müsabakaları takip edememk, daha doğrusu izleyememek. Özellikle Alman; Benzing, Fransız; Edwin Jackson, Hırvat; Bogdanovic ve Vragovic, İspanyol; de la fuente, Litvanyalı; Buterlevicius gibi önümüzdeki yıllarda Avrupa basketbolunda ve hatta nba de etkili olabilecek genç yıldız adaylarını izlemek isterdim.

Hiç yorum yok: