Evsahibi olduğumuz 2010 Dünya basketbol şampiyonasına neredeyse sadece 1 sene kaldı. Şampiyonanın oynanacağı şehirler bile henüz tam netleşmedi. Şampiyonanın bir ayağı Antalya’da olacaktı. Ancak anlaşılan Antalya’daki salon yetişmeyeceği gerekçesiyle şampiyonanın bir ayağı Kayseri’ye kaydırılacak. (yazıyı dün yazmıştım. kaydırıldı demek daha doğru olacak) Bu kaydırma basit olarak salonun yetişmemesinden kaynaklanmıyor ama anladığım kadarıyla siyasi bir hesap(laşma) da içinde barındırıyor. Ya da basketboldaki gücünü yitiren federasyonun başka bir güç, siyasi bir güç elde etme çabası. Belediye seçimlerinde iktidara “one minute” diyen Antalya şehri cezalandırılıyor ve Sayın Cumhurbaşkanımızın şehri Kayseri ise ödüllendiriliyor. Şampiyonanın bir ayağının kayseride oynanacağını gururla deklare eden Demirel: "Şampiyonanın ayaklarından birinin de Anadolu’nun köklü kentlerinden birinde oynanması ayrıca memnuniyet verici bir durum” diyor. Antalya sanki başka bir memleketin şehri. Bu açıklamayı gururla değil bence utanarak yapması gerekiyordu çünkü bu salonların yetiş(tiril)memesinin baş sorumlusu bizzat kendisi. Neyse alıştık biz federasyon başkanımızın “suyun üzerindeki zeytin yağı halleri”ne.
Ankara için de durumun kritik olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Melih Gökçek fiba yetkililerini belediye kamyonları ile bir süre oyalamayı başardı ancak salonu yetiştirememe ihtimalini de göz önünde bulundurmakta fayda var. Aslında Antalya ile Ankara’nın salonu yetiştirme açısından pek bir farkı yoktu ancak yukarıda açıklamaya çalıştığımız basketbol ve iktisat dışı etkenler belirleyici oldu. Aslında salonların gecikmesinin ülke ve federasyon olarak bizim itibarımızı sarsması dışında şampiyonluk hayali kuran federasyonumuz için de arzu edilmeyen bir durum olduğunun altını çizmekte yarar var. Malum basketbolda evsahibi olmanın iki avantajı var. Birinci faktör seyirci ve onun yarattığı baskı ile hakemleri az da olsa etkileyebilmek. İkincisi ise oyuncuların salonun atmosferine ve potalarına olan alışkanlıkları. Salonların gecikmesi ile işte biz en azından bu ikinci faktörden mahrum kalacağız. Basit kişisel hesaplar/çıkarlar yüzünden umarım fırsatları kaçırmayız.
Bu arada Kayseri’deki basketbol salonu gerçekten çok güzel. Kayseri çevresinde de şampiyonayı takip edecek seyirciler için her türlü konaklama imkanı mevcut. Ancak iktisadi açıdanbakıldığında Antalya çevresi ağustos sonu ve eylül başında düzenlenen bu turnuva için daha fazla turisti ülkeye çekecektir. Bu bağlamda şampiyonanın bir ayağının Antalya’da yapılması milli gelire daha fazla katkı sağlayacaktır. Özellikle Antalya’nın basketbol takımları için kamp yeri olabilme potansiyeli gibi durumlar ve bunun yaratacağı ileriye dönük olası gelirlerden de mahrum kalacağız.
Ankara için de durumun kritik olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Melih Gökçek fiba yetkililerini belediye kamyonları ile bir süre oyalamayı başardı ancak salonu yetiştirememe ihtimalini de göz önünde bulundurmakta fayda var. Aslında Antalya ile Ankara’nın salonu yetiştirme açısından pek bir farkı yoktu ancak yukarıda açıklamaya çalıştığımız basketbol ve iktisat dışı etkenler belirleyici oldu. Aslında salonların gecikmesinin ülke ve federasyon olarak bizim itibarımızı sarsması dışında şampiyonluk hayali kuran federasyonumuz için de arzu edilmeyen bir durum olduğunun altını çizmekte yarar var. Malum basketbolda evsahibi olmanın iki avantajı var. Birinci faktör seyirci ve onun yarattığı baskı ile hakemleri az da olsa etkileyebilmek. İkincisi ise oyuncuların salonun atmosferine ve potalarına olan alışkanlıkları. Salonların gecikmesi ile işte biz en azından bu ikinci faktörden mahrum kalacağız. Basit kişisel hesaplar/çıkarlar yüzünden umarım fırsatları kaçırmayız.
Bu arada Kayseri’deki basketbol salonu gerçekten çok güzel. Kayseri çevresinde de şampiyonayı takip edecek seyirciler için her türlü konaklama imkanı mevcut. Ancak iktisadi açıdanbakıldığında Antalya çevresi ağustos sonu ve eylül başında düzenlenen bu turnuva için daha fazla turisti ülkeye çekecektir. Bu bağlamda şampiyonanın bir ayağının Antalya’da yapılması milli gelire daha fazla katkı sağlayacaktır. Özellikle Antalya’nın basketbol takımları için kamp yeri olabilme potansiyeli gibi durumlar ve bunun yaratacağı ileriye dönük olası gelirlerden de mahrum kalacağız.
2 yorum:
Keşke basketbolu yönetenler de sorunları ve çözümleri sizin görebildikleriniz gibi görebilseler ve olayları sizin düşünceleriniz ile süzebilseler.
cumhurbaşkanının şehri stadınıda salonunuda kendi yaptı.sizin zihniyettekiler gibi her şeyi devlet yapsın diye ağlamadı.
Yorum Gönder