"İstanbul Ataşehir'deki Fenerbahçe Spor Kulübü Spor Kompleksi ile ilgili olarak hazırlanan proje, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 17 Temmuz 2009 tarihindeki toplantısında görüşülmüş ve proje oy çokluğu ile kabul edilmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nden çıkan bu karar sonrası, inşaat ile ilgili kanuni işlemler başlatılmıştır. Türkiye ve İstanbul'un sportif açıdan yüzakı kabul edilen, bu planla ilgili Sabah Gurubu gazetelerinde iki gündür gerçekle ilgisi olmayan bazı yayınlar yapılmaktadır." Feberbahçe spor klübü
Sonunda Fenerbahçe Futbolda yaptığı gibi büyük bir hizmeti basketbolda da yapmaya karar verdi. Gerçi bu karar 2.5 yıl önce alınmıştı ancak bizim memlekette alınan karar ile onun gerçekleşmesi arasında ciddi bir zaman gecikmesi olabilmekte. Bu kısmen iktisadi sıkıntılar, kısmen bürokrasi ve kısmen de keyfi nednelerle ortaya çıkabilmekte. Neyse işin bu kısmına çok fazla takılmadan bizi ilgilendiren boyutuna kısaca değinelim. Basketbolda her takımın kendi salonu olmalı. Hem takımlar antremanlarını kendi salonlarında yaparlar hem de salonun yan kullanımları sayesinde ciddi gelirler elde edebilirler. Sinema, alışveriş merkezi, yüzme havuzu, otel ve çeşitli seminer ve toplantılar sayesinde salonlar klüpleri ayakta tutabilecek nakit akışını sağlayabilirler. Bu noktada bence önemli olan bu proje sonrasında salonun ve yan kaynakların gelir akışından basketbol şubesinin yararlanabilmesi. Tabi bundan sadece basketbol şubesi değil, salonun voleybol ve hentbol gibi sporlara da elverişli olması nedeniyle voleybol şubesinin ve diğer amatör şubelerin de yararlanması gerekmekte. Umalım salonun olası gelirlerinden futbola kaynak transferi yapılmasın.
Sonunda Fenerbahçe Futbolda yaptığı gibi büyük bir hizmeti basketbolda da yapmaya karar verdi. Gerçi bu karar 2.5 yıl önce alınmıştı ancak bizim memlekette alınan karar ile onun gerçekleşmesi arasında ciddi bir zaman gecikmesi olabilmekte. Bu kısmen iktisadi sıkıntılar, kısmen bürokrasi ve kısmen de keyfi nednelerle ortaya çıkabilmekte. Neyse işin bu kısmına çok fazla takılmadan bizi ilgilendiren boyutuna kısaca değinelim. Basketbolda her takımın kendi salonu olmalı. Hem takımlar antremanlarını kendi salonlarında yaparlar hem de salonun yan kullanımları sayesinde ciddi gelirler elde edebilirler. Sinema, alışveriş merkezi, yüzme havuzu, otel ve çeşitli seminer ve toplantılar sayesinde salonlar klüpleri ayakta tutabilecek nakit akışını sağlayabilirler. Bu noktada bence önemli olan bu proje sonrasında salonun ve yan kaynakların gelir akışından basketbol şubesinin yararlanabilmesi. Tabi bundan sadece basketbol şubesi değil, salonun voleybol ve hentbol gibi sporlara da elverişli olması nedeniyle voleybol şubesinin ve diğer amatör şubelerin de yararlanması gerekmekte. Umalım salonun olası gelirlerinden futbola kaynak transferi yapılmasın.
Sabahdaki habere bakılırsa Aziz Yıldırım belediyeden çıkarken kameralara yakalanmasına ciddi şekilde bozulmuş. Maalesef biz de rekabet saha dışında daha da çetin hal alıyor. Malum Galatsaray’ın bitmek bilmeyen seyrantepe projesi ortada. Engellemek için türlü türlü kesimler türlü türlü hamleler yaptılar. Şimdi de Alpella Şehri’nin engellenmesi için çeşitli hamleler, ayak oyunları görüyoruz ve göreceğiz. Bu tip büyük projeleri engellemek değil ama geciktirmek mümkün. Amaç rakibin olası gelirlerini düşürmek, geciktirmek. Kısacası biz de rekabet daha ileriye gitmek üzerine kurulu değil terinse rakibi aşağıya çekmek üzerine kurulu. Bu yüzden de klüp takımlarımızın avrupada başarı gibi söylemleri ve iddiaları bana komik geliyor. Önce zihniyette büyük bir devrim geçirmeliyiz. Söz konusu zihniyet devrimi gerçekleşmeden ancak gündelik başarılar gerçekleşebilir bu bağlamda dünyanın sayılı klübleri arasında bizim memleketten takımları görmek kısa vadede pek mümkün değil gibi...
2 yorum:
Ahmet Bey,
Doğru, takımların biribirini aşağıya çekmeye uğraşması vs. hoş değil.
Peki, böyle bir arazinin Bursa'da yerel bir gazetede çıkan ihale ilanıyla yangından mal kaçırır gibi satışının gerçekleştirmesi vs. ne kadar doğru?
Yazınızı yadırgadım doğrusu.
Yazının baş tarafı doğrudan Fenerbahçenin resmi açıklaması. Şİmdi edit yaparak anlaışmlasını kolaylaştırdım. gerçi sizin yadırgadığınız husus başka bir şey. İkilemde kaldığımı söylemek isterim. ama sanınrsam şu naçıklama kafi gelecektir. Tarihsel olarak girişimcinin devletin sırtından beslendiği bir ülke olduk. bunu "devletin malı deniz yemeyen domuz" felsefesi ile resmileştirdik. Bu bağlamda kamusal mallar özellikle de arsalar vekil yakınlarına, yalılar, köşkler ya da fabrikalar olarak verildi ve belediye imar planalrı üzerindeki oynamalar ile de kanunlaştırıldı. Ancak bu gibi durumlarda hiç ses çıkartmayan kesimler bu tip arsaların basketbol salonu, futbol stadı gibi amaçlarla kullanılmak üzere klüplere verilmesinde seslerini üykseltme eğilimine girdiler. ses çıakrtanların maksatı rakip takımın güçlenmesini engellemek. onu aşağı çekmek. A takımı, B takımı ya da c takımı fark etmiyor. durum aynı. Yani rekabet birbirimizi aşağı çekmek züerine kurulu.
sorunuzun can alıcı kısmı ise kamusal maların bu şekilde verilmesi/satılması üzerine. size yüz de yüz katılıyorum. Kamusal malların bu şekilde verilmesi, dağıtılması yanlıştır, ahlaki değildir ve iktisadi de değildir. Ancak başa dönersek sorun girişimcinin devletin sırtından beslendiği ekonomi olmamızda yatıyor.
Yorum Gönder